Yeni Eğitim-Öğretim Yılına Hazır Mıyız?

2023-24 eğitim öğretim yılı başladı. ERG Politika Analisti Sinem Sefa Akay, çoklu krizler çağının en zor senelerinden birini geçiren Türkiye’de eğitim sisteminin dayanıklılığını ve yeni döneme ne ölçüde hazır olduğunu ERG Blog’da değerlendirdi, yeni eğitim-öğretim yılının önceliklerine dair önerilerini paylaştı.

Sinem Sefa Akay
ERG Politika Analisti

2023-24 eğitim-öğretim yılı bugün başladı. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), 2022-23 eğitim-öğretim yılının başında yaklaşık 19 milyon öğrencinin eğitim sisteminde yer aldığını açıklamıştı. 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle 2022-23 eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi geç başladı ve deprem bölgesindeki illerde okula devam zorunluluğu şartı aranmadı. Tüm ülkeyi derinden etkileyen deprem felaketinden sonra okula başlayan ve eğitim dışında kalan, yani herhangi bir kademede okula kayıtlı olmayan çocuklara, depreme dayanıklı okul binalarına, öğretmenlere dair sayısal veriler kadar eğitimin niteliğine dair alınan önlemler ve yürütülen hazırlıklar da bir o kadar önemli. Bu noktada “okulun yalnızca akademik öğrenme ortamı olmadığını” yeniden vurgulamakta fayda var. Kapsayıcı ve nitelikli bir eğitim ancak her öğrencinin bireysel iyi olma hâlini; fiziksel, psikolojik, zihinsel, sosyal ve duygusal durumunu ve gelişimini göz ardı etmeyen hatta önceliklendiren okullar, eğitim programları, müfredat ve kaynaklar ile gerçekleşebilir. Öte yandan depremlerin ardından yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin, dayanışma ağlarının ve özel sektör kuruluşlarının da oldukça önemli sorumluluklar üstlenerek bireylerin, ailelerin ve toplulukların iyi olma hâlini doğrudan desteklediklerini deneyimledik.¹ İçinden geçtiğimiz ve gelecekte bizi bekleyen zorlu dönemlerde, afetlerin ve krizlerin yıkıcı etkilerine rağmen eğitimin onarıcı, iyileştirici, koruyucu ve önleyici işlevlerini ne ölçüde yerine getirdiğini izlemek ve bu işlevleri güçlendirmek gerekiyor. 

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 2 Haziran 2023 itibarıyla başlayan 28. döneminde hükümetin, meclisin ve kamu idaresinin, eğitim sistemindeki kronikleşmiş veya krizler sonucu gelişen sorunların çözülmesi ve eğitimin dönüşümü, değişimi, gelişimi için yeni eğitim-öğretim yılını iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu süreçte eğitimde liyakatı temel alan, güvene dayalı ve kapsayıcı bir kültür oluşturmak önceliklerden biri olmalıdır. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki tüm çocukların sosyoekonomik koşullarından, yaşadıkları bölgeden, etnik kökenlerinden, inançlarından, yasal statülerinden, cinsiyet kimliklerinden bağımsız olarak eğitim hakkından eşit biçimde yararlanabilmesi için eğitim sisteminin tüm öğelerinin daha kapsayıcı, çoğulcu, katılımcı ve eşitlikçi kılınması hedeflenmelidir.

Hiç kimseyi geride bırakmama şiarlı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan (SKA) biri olan “nitelikli eğitim”, devletlerin “kapsayıcı ve hakkaniyete dayanan nitelikli eğitimi sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenim fırsatlarını teşvik etmek” taahhüdünü vurguluyor. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı gibi üst politika belgelerinin nitelikli eğitime dair SKA  göstergeleriyle bağı bulunuyor. Çeşitli bakanlıkların sorumluluğundaki 2023-2028 Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı ve Eylem Planı (2017-2023), 2030 Engelsiz Vizyon Belgesi, Kadının Güçlenmesi Ulusal Stratejisi ve Eylem Planı (2018-2023), Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi (2017-2023) gibi eğitim hakkına özel stratejiler ise bu üst politika belgelerindeki hedeflerin gerçekleşmesinden  sorumlu olan kurum ve kuruluşlar ile ayrılması gereken kaynaklara işaret ediyor. 12. Kalkınma Planı ve Millî Eğitim Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Planı hazırlıkları tamamlanmak üzere. 2024 yılı için bütçe tekliflerini hazırlama ve Cumhurbaşkanlığına gönderme süreci ise yakında sona erecek.

Okulların ihtiyaçları için katılımcı planlama

Eğitim kurumları, tüm bu programların, stratejilerin, planların ve halihazırda devam eden projelerin, kurumlar arası işbirliklerinin odak noktası. Türkiye’de eğitim hakkına dair tüm bu stratejik hedefleri gerçekleştirmek için çoğu faaliyet eğitim kurumlarında veya bu kurumların kilit paydaşları olan öğretmenlerle, okul yöneticileriyle ve diğer personelle birlikte yürütülüyor. Dolayısıyla eğitim kurumları ve bu kurumların paydaşları için ayrılan kaynakların paydaşların katılımıyla planlanması ve onların mesleki ve kişisel gelişimi ile iyi olma hâlini odağa alması gerekiyor. İlgili süreçlere eğitimin diğer paydaşları olan uzmanların, eğitimcilerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin dahil edilmemesi ise kapsayıcılığa ve çeşitliliğe özen gösteren bir planlamayı imkânsız kılıyor. Bu bağlamda önemli bir adım olan okul bazlı bütçe uygulamasının daha işlevsel hâle getirilmesi için ödeneklerin doğrudan okullara gönderilmesi 2022 yılında başlatıldı. MEB, aynı yıl tüm okullara bütçe gönderildiğini, bu konuya ayrılan bütçenin üçte ikisinin kullanıldığını ve gerekirse artırılacağını açıkladı. Böylelikle okulların temizlik, kırtasiye, onarım ve donatım ihtiyaçlarının karşılanması ve kayıtlarda bağış alınmasının önlenmesi amaçlandı. Doğrudan ödenek sayesinde okullulaşmayı engelleyen bazı eğitim masraflarının karşılanması sağlanabilir. Ne var ki mevzubahis bütçenin okullara nasıl dağıtıldığına, okullar tarafından nasıl kullanıldığına, okulların ihtiyaçlarını ne kadar karşıladığına, öğretmenlerin mesleki gelişimine ve eğitimde fırsat eşitliğine katkısının hangi düzeyde olduğuna ve devamına dair kamuoyuna açık bir veri veya değerlendirme henüz bulunmuyor. Okulların ve eğitim paydaşlarının ihtiyaçlarının, bu ihtiyaçların karşılanması için okul bazlı bütçeleme vb. uygulamaların dikkatle değerlendirilmesi ihtiyacı devam ediyor. 

Yeni eğitim yılında devam ettirilmesi ve izlenmesi gereken uygulamalar 

28. yasama döneminin ve 67. hükümetin göreve başlaması ile MEB merkez ve taşra teşkilat yapısında değişiklikler oldu. Bakan ve bakan yardımcılarının yanı sıra 14 genel müdürlük ve iki başkanlıkta görev değişimi gerçekleşti. Daire başkanlığı, il ve ilçe millî eğitim müdürlüğü değişiklikleri devam etti. Bu değişim, ülke çapında sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarında nitelikli bir eğitim programı için yoğun hazırlık gerektiren bir döneme denk geldi. 2022-23 eğitim-öğretim yılında başlatılan veya ivme kazanan okul bazlı bütçeleme, okul öncesi eğitim seferberliği, ücretsiz yemek desteği, mesleki eğitimde kalite ve erişimin artırılması, Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA), Öğrenci – Öğretmen Destek Sistemi (ÖDS), İngilizce Dijital Platformu DİYALEKT gibi yeni dijital eğitim platformları, Erken Uyarı ve Öğrenci Takip Sistemi ile okul terki ve devamsızlık oranlarının azaltılması için yürütülen çalışmaların yeni dönemde devamlılığının sağlanması gerekiyor. Ayrıca, yaz aylarında tamamlanan veya başlatılan çalışmaların, örneğin ders çizelgelerindeki değişiklikler, özel öğretim kurumları yönetmeliğindeki değişiklikler gibi düzenlemelerin, izinsiz eğitim faaliyeti ihbar sistemine, mesleki eğitim merkezlerinde yeni alanların açılmasına, Eğitim Bilişim Ağı’nın (EBA) zenginleştirilmesine ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik çalışmaların etkilerinin izlenmesi ve değerlendirilmesi de önemli.

Bunların yanı sıra deprem bölgesinde yürütülen eğitim çalışmalarının da  izlenmesi kritik. Bölgeye yeni atanan ve mevcut öğretmenler çeşitli okullarda veya konteyner kentler içinde açılan dersliklerde eğitime başladılar. Bugün itibarıyla telafi programı da başlıyor. Öğretmenlerin barınma ve eğitim kurumlarına ulaşımları ile öğrencilerin taşımalı sistemle okullara ücretsiz ulaşımına yönelik tedbirlerin uygulanması yakından takip edilmesi gereken konular arasında. Deprem bölgesinde eğitim-öğretimin nasıl ilerlediği, öğrenme kayıplarının düzeyi; yeni atamaların öğretmen açığını nasıl etkilediği öğretmen ve öğrencilerin psikososyal esenliği; yabancı uyruklu özellikle sığınmacı ve geçici koruma altındaki çocukların okullulaşması; eğitim, koruma, çocuk koruma başta olmak üzere birçok alandan yetkili ve uzman tarafından izlenmesi gereken alanlar. 

Krizler çağında eğitimin dayanıklılığı ve ihtiyaçlar 

COVID-19 salgını sonrasında artan sosyoekonomik sorunlar ve derinleşen eşitsizlikler ile iklim ve biyoçeşitlilik krizi kaynaklı aşırı iklim olaylarının yol açtığı felaketler ve yıkıcı depremler Türkiye’de eğitim faaliyetlerinin devamlılığını sekteye uğratıyor. Türkiye son yüzyılda meydana gelen en büyük ikinci depremi yaşadı. İçişleri Bakanlığı, 11 ili etkileyen depremler sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısının 50 bin 783, yaralı sayısının ise 107 bin olduğunu açıkladı. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’ne (OCHA) göre depremlerden 9 milyondan fazla kişi etkilendi, 3,6 milyon kişi yer değiştirmek zorunda kaldı. 

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) Türkiye Deprem Toparlanma ve Yeniden İmar Değerlendirmesi’ne göre, depremden etkilenen 11 ilde MEB’e bağlı 11 bin 699 eğitim kurumu bulunuyor. Depremden dolayı yıkılan, ağır hasarlı olduğu için yıkımı yapılan, onarım, tadilat, güçlendirme işlemleri tamamlanan veya hasar tespit süreci devam eden eğitim kurumlarının güncel sayıları ile bu işlemlerin giderlerine dair bilginin paylaşılması etkili planlama için önemli. 

SBB’nin yayımladığı 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri ve Beklentiler Raporu’na göre en yüksek harcamayı Millî Eğitim Bakanlığı gerçekleştirdi. MEB’in Ağustos ayında yayımlanan 2023 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nda depremlerin ortaya çıkardığı ihtiyaçların sermaye giderlerinde yüzde 336,92 oranında, mal ve hizmet alım giderlerinde yüzde 568,63 oranında artışa neden olduğu belirtiliyor. Öte yandan 2023 Temmuz ayı sonunda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi  TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. 2023 ek bütçesindeki yaklaşık 26,3 milyarın engelli eğitim desteği, taşımalı eğitim giderleri, deprem bölgesinde bakım, onarım ve donatım giderleri, öğrencilere eğitim desteği, konaklama desteği, yeni okul inşaatı, eğitim yapılarında afet riskinin azaltılması, okul yemeği giderleri, ücretsiz ders kitabı ve yardımcı materyal giderleri gibi eğitim hizmetlerinin yürütülmesi için kullanılması öngörülüyor.

Bütünleşik afet yönetimi yaklaşımına ihtiyaç var 

Depremlerin ardından çocukların afet sonrası temel ihtiyaçlarının karşılanması, esenliklerinin korunması ve eğitim hizmetlerinin sağlanması için MEB başta olmak üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ASHB), Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı dahil farklı kurum ve kuruluşlar, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, yerel inisiyatifler ve firmalar çalışmalarına devam ediyorlar. Böylesi yıkıcı ve geniş bir coğrafya ve nüfusu etkileyen bir afet sonrasında yeni eğitim-öğretim yılına hazırlıkların bütünleşik afet yönetimi yaklaşımıyla yürütülmesine ihtiyaç duyuluyor. Bütünleşik afet yönetimi, iyileştirme, müdahale, yeniden inşa, kriz yönetimi ve iletişim çalışmaları devam ederken olası afetlere ve acil durumlara karşı risklerin azaltılmasını, dirençli olmaya dair ivedilikle sistemlerin kurulmasını, protokollerin hazırlanmasını ve uygulanmasını gerektiriyor. MEB ile ASHB arasında “deprem sonrası sosyal hasarı giderme sorumluluğunu yerine getirme” hedefiyle 20 Temmuz 2023 tarihinde imzalanan Afet Bölgesi Eğitim Destek Programı İşbirliği Protokolü bu bağlamda atılan yeni ve kritik adımlardan biri. Türkiye Afet Müdahale Planı, Türkiye Afet Riski Azaltma Planı, Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planı, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı ve İl Afet Risk Azaltma Planlarının birbirleriyle uyumlu hâlde, düzenli ve katılımcı bir süreç ile hazırlanması veya yenilenmesi bir diğer öncelik. Bu plan ve protokollerin izleme verilerinin kamuoyuna açık paylaşılması, olası afetlerde zarar azaltma ve önleme çalışmalarında kamu-özel sektör-sivil toplum elbirliğinin ve görev dağılımının daha dengeli, özgün, hesap verilebilir, etkin olmasını sağlayacak. 

Afetlere dirençli toplumlar için eğitim

Acil durumlar ve krizlerde çocukların ve eğitim paydaşlarının güvenliği ve esenliği gözetilerek eğitimin sürekliliğinin sağlanması karşılıklı destek, birlikte bakım ve özen odaklı politikalar ile mümkün. 2023 yılında gerçekleşen seller, yangınlar, depremler gibi acil durumların özellikle ilk 72 saatinde bireyler ve sivil toplum örgütlerinin müdahale ve insani yardım için hızlıca dayanışma ağları oluşturduğuna şahit olduk. Ne var ki tüm bu acil durumlar afete dirençli bir toplum olmadığımızı, hazırlıklarımızın hâlâ çok zayıf olduğunu ortaya koydu. Yaşanan son depremler sonrasında eğitimin sürekliliği ve çocuk koruma açısından kilit role sahip öğretmenlerden okula dönebilenlerin bile “enkaz hâlinde” hissettiği birçok kurum, kuruluş ve uzman tarafından altı çizilen bir durum. Afet bölgesinde çeşitli görevlerde ve sürelerde çalışan öğretmenlere, eğitimcilere ve idarecilere, afetlerin psikososyal etkilerine dair kapsamlı, nitelikli ve uzun soluklu destek programları sunulursa önemli bir eksiklik giderilmiş olacaktır. Ayrıca afet bilincinin oluşması ve ilgili becerilerin geliştirilmesi için afet eğitimlerinin okulöncesi eğitimden itibaren tüm eğitim sürecine dahil edilmesine ihtiyaç var. 

Krizler çağında dayanıklılık ve afetlere hazırlıkla ilgili son olarak, 22 Ağustos 2023’te Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi tarafından yayımlanan ve iklim değişikliğine özel olarak odaklanan çocuk hakları ve çevre hakkında genel yoruma, bu yoruma 121 ülkeden 16 bin 331 çocuğun katkısı olduğuna değinmekte fayda var. Çocuklar haklarının ve çevrenin korunmasında, çevresel zararlara karşı farkındalıklarının ve hazırlıklı olmalarının artırılmasında eğitimin etkili olduğunu vurguladı. Bu nedenle 2022 Eylül ayında kamuoyu ile paylaşılan MEB İklim Değişikliği Eylem Planı’nda yer alan faaliyetlerin -özellikle iklim değişikliği eğitiminin tüm kademelere ve eğitim sürecine yaygınlaştırılmasının, iklim ve biyoçeşitlilik krizleri ve etkilerine dair farkındalığın oluşturulması için eğitim ortamlarının dönüşümünün ve öğretmen bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi ve desteklenmesinin- yeni eğitim-öğretim yılında devam ettirilmesi önemini koruyor. Bu kapsamda Millî Eğitim Bakanlığı’nın farklı kurumlarla işbirliğinde yürüttüğü çeşitli çalışmaların etki değerlendirme bulgularının paylaşılması, krizler çağında eğitim sisteminin ve paydaşlarının dirençli hâle gelmesi için  strateji geliştirmeye katkı sunacaktır. 

Zor bir yılın ardından başlayan 2023-24 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de yaşayan her çocuğa kapsayıcı ve nitelikli eğitimin sunulması ve eğitime erişimde zorluk yaşayan ve eğitim dışında kalan çocuk oranın azaltılması için siyasi ve bürokratik irade gösterilmesi vazgeçilmez bir öncelik olarak öne çıkıyor. Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde çocuğu ve haklarını merkeze koyan, öğretmenlerin psikolojik ve mesleki iyi olma hâllerine yatırım yapan bir eğitim sistemi için eğitim politikaları tasarlamak, uygulamak ve sonuçlarını kamuoyuna açık halde değerlendirmek kritik adımlar olacaktır.

 

¹ Düzenli olarak güncellenen ve içerik eklenen ERG Afet Döneminde Eğitim web sayfası, afet bölgesinden eğitim verilerine, kamu idaresinin aldığı kararlar ve başlattığı uygulamalara, sahadaki gelişmelere, çeşitli kaynaklar ve iyi örneklere yer vermektedir.

İlginizi Çekebilecek İçerikler