Dünyadaşlık Yazıları | “Dünyaya Özen Gösteren Bir Eğitim Anlayışı Düşünebilir Miyiz?”

21 Ekim’de gerçekleşecek 19. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın bu yılki teması “Dünyadaşlık”. Konferansta “Birbirimizi ve tüm varlıkları gözeten, tüm yaşam biçimlerinin varoluşunu önemseyen ‘dünyaları’ eğitim yoluyla nasıl kurabiliriz?” sorusuna birlikte yanıt arayacağız. Konferans öncesinde ERG Blog’da yayımlanan yazılarla dünyadaşlığın farklı boyutlarını konuşmaya devam ediyoruz. Yazı dizimizin üçüncü bölümünde, SU Gender Direktörü Zeynep Gülru Göker, “Dünyaya özen gösteren bir eğitim anlayışı nasıl olabilir?” sorusuna bakım etiği perspektifinden cevap veriyor.

Zeynep Gülru Göker
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi Direktörü ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi

İnsanlar hayatlarının birçok döneminde bakıma muhtaç olurlar. Ancak bunun üzerine günbegün düşünmek zorunda olmayan ve bakım sorumluluklarını başkalarına ücretli ya da ücretsiz olarak devredebilen bazı gruplar ve kişiler, bakımın toplumsal hayat ve ilişkilerdeki rolünü kavrayamayabilir. Hatta “bakım emeğini değersiz görüp küçümseyebilir” der Joan Tronto. Bakım/özen etiği üzerine çalışmalarıyla bu alana yön vermiş olan siyaset felsefecisi Tronto, bu durumu “imtiyazlı sorumsuzluk” olarak tarif eder. Kronik hastalığı ya da sürekli bakım ihtiyacı olmayanlar, belirli bir sınıfa mensup olduğu için özel ve/veya nitelikli bakım hizmetlerine erişimi olanlar, bakım sorumluluklarını başkalarına, çoğunlukla da kadınlara, ücretli ya da ücretsiz olarak devredenler, bakımın insan hayatındaki önemi üzerine düşünmeme lüksüne sahip olabilirler.

Yakın zamanda COVID-19 salgınının da gösterdiği gibi her insan için önemli olan bakım ihtiyacını ve toplumsal hayat için elzem olan bakım emeğini ciddiye almak, üzerine düşünmek birbirimize ve dünyayla kurduğumuz ilişkiye ne katar? İşte Türkçeye bakım, özen ya da ihtimam etiği olarak farklı şekillerde çevrilen “care ethics” bu gibi sorulara cevap arayışıyla, 1980’lerin ortalarında ayrı bir ahlaki kuram olarak ortaya çıkıyor. Günümüzde bakım/özen etiği denince kimi zaman birbiriyle çelişebilen yaklaşımların da yer aldığı ancak ortak noktaları insanların birbirine belirli bakım ilişkileriyle bağlı olmasının ahlaki ve politik önem taşıdığı görüşüne dayanan bir kuramlar bütününden bahsetmek mümkün.

“COVID-19 bakım ihtiyacı ve emeğinin hayatın merkezinde olduğunu gösterdi” 

COVID-19 salgını belki de o güne kadar bakım üzerine çok da fazla düşünmek zorunda kalmamış birçok insan için dahi bakım ihtiyacının ve emeğinin hayatın ne kadar merkezinde olduğunu gösterdi. Salgının görünür kıldığı bir olgu da bakım emeğinin cinsiyete dayalı eşitsizlikleri sürdüren ve pekiştiren iktidar ilişkileriyle örülü olduğuydu. Modern refah devletinin kuramsal çerçevesinde vatandaşlık, ücretli emek piyasasında çalışarak topluma ve ekonomiye katkıda bulunmayla tanımlanır. Eve ekmek-gelir getiren/erkek ile bakım veren/kadın ayrımı, bu ayrımın da hiyerarşik bir temele oturması, kadın emeği üzerindeki tahakkümü meşrulaştırır ve sürdürür. Feminist düşünürler yıllardır bakım vermenin/özen göstermenin kadınla eşleştirilen bir faaliyet olarak görülmekten çıkarılması, bakım emeğinin değer kazanması, sömürülmemesi gerektiğini savunuyorlar. Nancy Fraser’ın evrensel bakım verici modeli örneğinde olduğu gibi bakıma dair ihtiyaç ve sorumlulukları vatandaşlığın merkezine alan sosyal politika modellerini teşvik ediyorlar.

“Bakımın bağlamı insanlarla sınırlı değil”

Bakım/özen etiğini feminist ve politik bir zemine oturtan en önemli düşünürlerden, yazının başında da bahsettiğim Tronto’nun, Berenice Fisher ile birlikte yaptığı geniş tanıma göre İngilizce’de care (bakım/özen/ihtimam/ilgi), “Üzerinde olabildiğince iyi yaşayabilmek amacıyla dünyayı korumak, kollamak, devam ettirmek ve tamir etmek için yaptığımız her şeyi içeren bir eylemdir. Bu dünya bedenlerimizi, benliklerimizi, çevremizi yani yaşam-sürdürücü ve karmaşık bir ağla ördüğümüz her şeyi içerir” (Fisher ve Tronto, 1990: 40). Bu çerçevede bakım anne-çocuk ilişkisi gibi tekil ya da özel değil; sadece kadınların sahip olduğu ya da kadınlara has bir özellik de değil. Zira bakım/özenin ve kadın ahlakı diye öne sürülen şefkat, duygular, özen, duyarlılıkla bağlantılı düşünceler ile eylemlerin özel alanla ve kadınlıkla ilişkilendirilmesi tarih içinde gerçekleşmiştir. Tronto’ya göre bakım/özen, birilerine ait bir karakter özelliği değil de geliştirilebilecek bir tasarruftur. Yukarıdaki tanıma göre bakımın bağlamı insanlarla da sınırlı değil. Örneğin bakım/özen etiğini temel alan feminist bir politikanın imkân ve sınırlarını birçok farklı alanda, bugün en belirgin olarak da toplumsal cinsiyet eksenindeki ekoloji tartışmalarında görmek mümkün.

“Birbirimizi ve canlıları kucaklayalım, sevelim” yaklaşımın ötesine geçebilmek 

Fisher ve Tronto, bakımın farklı aşamalarından bahsediyorlar ve bu aşamaların her biri bakımın etik unsurlarına karşılık geliyor: Dikkat (ötekinin ihtiyacına dikkatini vermek, varsaymamak, kırılganlıkları dikkate almak); sorumluluk (ihtiyaçları karşılamak için sorumluluk almak); yeterlilik (verilen bakımın nitelikli ve yeterli olmasını sağlamak); cevap verebilirlik (bakım emeğinin etik ilkeler çerçevesinde gerçekleşmesini sağlamak, gerçekleşmediği durumlarda müdahale edebilmek için hesap verebilir mekanizmalar kurmak). Bu unsurlardan hareketle, insana, canlıya ve dünyaya özen gösteren bir eğitim anlayışı üzerine düşünebilir miyiz? Özeni bir kişisel özellik değil, ahlaki ve entelektüel boyutları olan kasti bir duruş olarak görürsek, “birbirimizi ve canlıları kucaklayalım, sevelim” gibi iyi niyetli ama biraz naif yaklaşımların ötesinde kırılganlıkları, eşitsizlikleri ekonomik ve politik bağlamın içinde kavramayı nasıl öğrenir ve öğretiriz? Bunu yaparken bakım/özen yaklaşımını önemseyen ancak neoliberal ve ben-merkezci bazı iyi olma hâli uygulamalarının ve söylemlerinin ötesine geçmeyi nasıl sağlarız? Bakım ilişkilerini demokratikleştirmeyi ve bakım emeğini küçümsememeyi, görünür kılmayı sağlamak, “Bakım ilişkilerini daha demokratik bir zemine nasıl taşırız?” sorusu üzerine eğitim bağlamında da düşünmek çok kıymetli. Bakım konusuna ve bakım emeğine değer veren, insana, tüm canlılara ve dünyaya özen gösteren eğitim yaklaşımlarının iyi örneklerini 19. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nda dinlemek için sabırsızlanıyorum.

 

*Bu yazı yazarın “Özenli Vatandaşlık: Feminist Bakım Etiğini Yeniden Politikleştirmek” isimli makalesinden hareketle yazılmıştır.

Yazar Hakkında

Zeynep Gülru Göker, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi ve SU Gender (Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi) direktörüdür. Lisans derecesini Toplumsal ve Siyasal Bilimler alanında Sabancı Üniversitesi’nden, doktora derecesini siyaset bilimi alanında City University of New York Graduate Center’dan almıştır. Siyaset ve toplumsal cinsiyet, müzakereci ve katılımcı demokrasi, toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları ve bakım etiği alanlarında araştırma ve eğitim faaliyetleri yürütmektedir.

Kaynaklar: 

  • Göker, Z.G. (2020). “Özenli Vatandaşlık: Feminist Bakım Etiğini Yeniden Politikleştirmek”, Kadın/Woman 2000, 21(1): 89-106.
  • Fisher, B., Tronto, J.C. (1990). Toward a Feminist Theory of Caring. E.K. Abel ve M. Nelson (Der.) Circles of Care (s. 36-54). Albany, NY: SUNY Press.
  • Fraser, N. (1994). “After the Family Wage: Gender Equity and the Welfare State”, Political Theory 22(4): 591-618.
  • Tronto, J. C. (1993). Moral Boundaries: A Political Argument for an Ethic of Care . New York: Routledge.

 

 

İlginizi Çekebilecek İçerikler

Uzun Hikâye | Tüm Varlıkları Gözeten Dünyalar Eğitim Yoluyla Nasıl Kurulabilir?

Eğitim Reformu Girişimi’nin 2004 yılından beri düzenlediği, Türkiye’nin dört bir yanından öğretmenlerin hazırladığı yaratıcı materyalleri ve uygulamaları görünür kılan Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın 19’uncusu gerçekleştirildi. 17 farklı ilden seçilen 53 uygulama, ilham veren çözümler öneriyor. Uzun Hikâye’nin bu bölümünde öğretmenlerin uygulamalarına yer verdik.

Dünyadaşlık Yazıları | Aborjinlerin İzinde, Eğitimin Bugününü ve Geleceğini Sorgulamak

19. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı, “Dünyadaşlık” temasıyla gerçekleşti. Konferansta “Birbirimizi ve tüm varlıkları gözeten, tüm yaşam biçimlerinin varoluşunu önemseyen ‘dünyaları’ eğitim yoluyla nasıl kurabiliriz?” sorusuna birlikte yanıt aradık.  Konferans sona erse de, ERG Blog’da dünyadaşlığın farklı boyutlarını konuşmaya devam ediyoruz. Yazı dizimizin dördüncü bölümünde, Şebnem

Dünyadaşlık Yazıları | “Gezegeni Açık Hava Sınıfına Dönüştürebiliriz”

Önümüzdeki ekim ayında gerçekleşecek 19. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın bu yılki teması “Dünyadaşlık”. Konferansta “Birbirimizi ve tüm varlıkları gözeten, tüm yaşam biçimlerinin varoluşunu önemseyen ‘dünyaları’ eğitim yoluyla nasıl kurabiliriz?” sorusuna birlikte yanıt arayacağız. Konferans öncesinde ERG Blog’da yayımlanan yazılarla dünyadaşlığın farklı boyutlarını konuşmaya devam ediyoruz.