ARKA PLAN | Kendi Pratiğini Sorgulayan Öğretmen

Eğitime erişim, bir yılı aşkın süredir eğitim gündemini meşgul eden önemli başlıklardan biri. Koronavirüs salgını nedeniyle eğitimin uzaktan devam etmesi, dijital teknolojilere ulaşamayan çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve öğrenme kayıplarının yaşanmasına sebep oldu. Dijital uçurum makasının açılması, hızla dijitale dönen dünyada eleştirel dijital okuryazarlık becerilerinin önemini yeniden hatırlattı. Her çocuğun nitelikli eğitime erişimi için öğretmenlerin sahip olduğu kilit rolün dönüştürücü potansiyeli yüksek. Kendi pratikleri ve becerileri üzerine düşünen ve sorgulayan öğretmenlerin dönüştürücü güçleri de artıyor. ARKA PLAN’ın yeni bölümünde, kendi eylemlerini araştıran ve eleştirel dijital okuryazarlık becerilerini artıran öğretmenlerin eğitimde yarattığı değişimi konu alıyoruz.

Koronavirüs salgınıyla birlikte eğitimin uzaktan devam etmesi, eğitime erişimi güçleştirdi ve eğitim ortamlarını okulların ötesine taşıdı. Eğitime erişim, eğitim teknolojilerine ulaşılabilirlik ve sosyoekonomik koşullara sıkı sıkıya bağlı bir şekilde tartışılmaya başlandı. Uzaktan eğitim sürecinde özel okullar ile devlet okulları arasındaki makas açıldı ve öğrenme kayıpları arttı. Halihazırda var olan eşitsizlikler derinleşti ve daha görünür hale geldi. Ne var ki eğitime erişim, eğitim teknolojilerine sahip olmakla eş değer değil. Eğitime erişim, kapsayıcı eğitimin yalnızca bir parçası. Eğitim ortamları ve koşulları ne kadar değişken olursa olsun, hâlâ kapsayıcı eğitime ihtiyacımız var.

Kapsayıcı eğitim süreci, eğitim kurumları ve süreçlerinin cinsiyet, etnik köken, dil, din, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyoekonomik durum vb. özelliklerinden ya da koşullarından bağımsız olarak tüm çocukların gereksinimlerine yanıt verecek biçimde yeniden düzenlenmesini öngörür. Bunun sağlanması için iki temel ön koşul bulunuyor; öğrencinin öğrenmeye katılımının artması ve eğitim ortamlarında ayrımcılığın azalması. Hem öğrencilerin yakından tanınması ve potansiyelleri doğrultusunda öğrenmelerinin desteklemesi, hem de öğrencileri çevreleyen diğer paydaşlarla, öğrencilerin nitelikli eğitimden faydalanabilmesine yönelik işbirliği yapabilmesi bakımından, öğretmenler kapsayıcı eğitim açısından dönüştürücü gücü en yüksek aktörler. Öğretmenlerin bu yöndeki dönüştürücü gücü ise kendi pratiklerini ve becerilerini sorguladıkça artıyor.

Kendilerine “Neyi daha iyi yapabilirim?” diye soran öğretmenler değişim yaratıyor

Öğretmenler, eğitim pratiklerine ilişkin çokça bilgi ve deneyime sahip. Ancak bu bilgi ve deneyimin anlamlandırılması ve kapsayıcı eğitim bağlamında uygulamaya konulması için metodolojik olarak güçlenme ihtiyacı bulunuyor. Öğretmenlerin “Ne yaptım?”, “Neden böyle yaptım?”, “Daha iyi nasıl yapabilirim?” sorularını kendilerine sorması, gündelik pratiklerini anlamlandırmalarına ve pratiklerini teoriyle harmanlamalarına yardımcı oluyor. Öğretmen Ağı Değişim Elçisi öğretmenlerden Fisun Aykır ve Mine Aksar’ın İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (SEÇBİR) Müge Ayan ile birlikte tasarladıkları ve 2019 yılının Kasım ve Aralık aylarında uygulanan Eylem Araştırmacı Öğretmen (EYAR) Programı, öğretmenlerin gündelik pratiklerine odaklanarak yaptıkları iş üzerine düşünmelerini ve pratiklerini geliştirmelerini amaçlayan bir araştırma ve uygulama sürecinden oluşuyor. Programın pilot uygulama sürecinin değerlendirildiği “Değişim Benimle Başlar: Kapsayıcı Eğitim için Eylem Araştırmacı Öğretmen Programı” başlıklı rapor, kendini sorgulayan öğretmenlerin mesleki ve kişisel hayatlarının nasıl dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Kendi pratiklerini sorgulayan öğretmenler dijital okuryazarlık becerilerini de geliştiriyor

Eğitimin dijital mecralara taşınması, başta öğretmenler olmak üzere tüm eğitim aktörlerinin dijital okuryazarlık becerilerinin gelişmesini zorunlu kıldı. Dijital okuryazarlık becerilerini artırarak yüz yüze eğitim günü olmayan ve okula gelemeyen çocukların, evlerinden sınıfa bağlanabilmesini sağlayan ya da farklı yollar bulan öğretmenlerin sayısı arttı. İstanbul’da bir devlet okulunda 3. sınıfları okutan G.B. çocuklar ve konular arasında kopukluk olmaması için iki farklı yöntem denedi: 

Öğretmen Ağı Değişim Elçisi Seval Binici salgın süreciyle birlikte yeni öğrenme ortamları yaratan öğretmen ve öğrencilerin, bu ortamları alışılagelen plana ve organizasyona dâhil etmek istediklerini söylüyor. 

Öğretmenler kapsayıcı eğitim süreçlerinden sorumlu tek özne değiller

Tüm öğrencilerin kendini güvende hissettiği ve gelişiminin desteklendiği kapsayıcı eğitim ortamları için öğretmenlerin pedagojik ve sosyal becerileri kadar, yaptıkları iş üzerine düşünmesi pratiklerini anlamlandırması ve onları iyileştirmenin yollarını aramak üzere inisiyatif alması da önemli. Fakat öğretmenlerin eğitimdeki dönüştürücü rolü, eğitim süreçlerinden sorumlu tek öznenin öğretmen olduğu yanılgısını yaratma ve öğretmenlerin yalnızlaş(tırıl)ması riskini de beraberinde getiriyor. Kapsayıcı eğitim ortamı ve kültürünün oluşmasında öğrenciler ve eğitim ekosistemini oluşturan diğer paydaşlar, en az  öğretmenler kadar pay sahibi. Bu nedenle öğrencilerin kendilerini bir parçası hissettiği, değer gördüğü ve güven duyduğu bir öğrenenler topluluğu oluşturmak kapsayıcı eğitim için olmazsa olmaz. Dolayısıyla Kapsayıcı eğitim için stratejiler üzerine düşünürken, öğrencilerin kendilerini ait ve güvende hissetmesi ile yetkinliklerine uygun yöntem ve materyallerle buluşmasının yanı sıra, bu kültür ve yaklaşımın sınıfı aşması, okulun tüm paydaşlarını kapsayarak okul iklimine sirayet etmesini gözetmek önem arz ediyor. Öğretmenlerin pandemi deneyimleri, “doğru” bilgiye ulaşmak, bilginin doğruluğunu değerlendirmek ve bağlamını okumak gibi eleştirel düşünme pratiklerinin, yaşadığımız çağın en önemli becerileri arasında olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Eleştirel düşünme becerisi bize, düşüncelerimizi gözden geçirme ve görüşlerimizin ardındaki nedenleri bulma fırsatı tanıyor. Karar verme ve problem çözme yöntemlerimiz üzerine düşünebilmek için bir yol haritası sunuyor. Aynı zamanda toplumsal sorunlara ve gündelik hayatta sıkça karşılaştığımız olaylara farklı bakış açılarıyla bakmamızı kolaylaştırıyor. Gitgide kutuplaşan, yankı fanuslarına sıkışan bireylere inşa edilen sınırların dışına çıkabilecekleri bir yaklaşım öneriyor. Dijital dünyada rastladığımız ve eleştirel düşünme ile çözebileceğimiz çeşitli sorunlardan öğrenme ortamları da azade değil. Eğitimde bu bağlamda ihtiyacımız olan dönüşümün temelleri ise yine, kendi eylemlerini araştıran, sorgulayan ve eleştirel dijital okuryazarlık becerilerini artıran öğretmenler tarafından atılıyor.
Yankı Fanusu

Sadece kendi fikirlerimize yakın olan görüşlerin yankılandığı ve sadece bu yankıları duyduğumuz ve dolayısıyla da sadece bunlardan haberdar olduğumuz çevrimiçi fanus.
(Kaynak: Teyit.org )

Kendi pratiklerini sorgulayan öğretmenlerden:

Öğretmenlerin eleştirel dijital okuryazarlık becerilerinin artması hedefiyle, Öğretmen Ağı ve Teyit ortaklığında yürütülen ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye temsilciliği tarafından desteklenen “Öğretmenler için Eleştirel Dijital Okuryazarlık Projesi” katılımcısı öğretmenler, doğru bilgiye ulaşma pratiklerini sorgularken şunları deneyimliyor:

İlginizi Çekebilecek İçerikler

Eğitim 360° (46): Öğretmenler Günü’nde Öğretmenin İyi Olma Hâli

Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü Öğretmenlerin iyi olma hâli nasıl sağlanır? Öğretmenlerin geleceğe dair kaygıları neler? İyi oluş hâli öğretmenleri nasıl etkiler? Görevlerini nasıl daha iyi yapabilirler? Eğitim 360°’ın bu haftaki bölümünde Öğretmen Ağı ekibinden Yakup Yıldırım’ın moderatörlüğünde, matematik öğretmeni Dilan Özdemir, psikolojik danışman ve

Öğretmenler, Sosyal Medya ve Çocuk Hakları

Öğretmenler YouTube, Instagram, TikTok, Twitter gibi pek çok sosyal ağda paylaşımlar yapıyor, içerik üretiyorlar. Kimi paylaşımlarda ise çocukların kişilik, özel hayatın gizliliği ve korunması, kişisel verilerin korunması gibi pek çok hakkı ihlal edilebiliyor. Sosyal medyada çocukların fotoğraf ve videolarının paylaşılmasının sonuçlarını farklı alanlardan uzmanlarla konuştuk.

Eğitim 360° (26): Öğretmenler Salgından Nasıl Etkilendi?

Medyascope ve Eğitim Reformu Girişimi (ERG) işbirliğiyle hazırlanan Eğitim 360°’ın bu bölümünde Yeliz Düşkün ve Umay Aktaş Salman, salgının etkisinde öğretmenlerin son bir yılını ele aldı. ERG Eğitim İzleme Raporu 2021’in dördüncü dosyası “Öğretmenler” ise dün yayımlandı. Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Er’in konuk