Hangi Çocuk Neden Çalış(tırıl)ır?

Nitelikli eğitim açısından tartışılması kritik konuları ele aldığımız yazı dizimiz Etraflıca’nın ilk bölümünde çocuk işçiliğini ele aldık. Etraflıca kapsamında sözü bu kez çocuk işçiliği konusunda çalışmalar yapan diğer çocuk hakları savunucularına bırakıyoruz. Sinem Sefa Akay, mülteci/göçmen/yabancı uyruklu, yoksul ve “eğitimsiz” olmanın, “ataerkil düzenin” çocuk işçiliği riskini nasıl artırdığını, çocukların işçileşme sürecini sahadaki tanıklıklarıyla ERG Blog’a yazdı.

Sinem Sefa Akay
Bağımsız Araştırmacı

Çocuk işçiliği bir çocuk hakları ihlali[1], çocuğa karşı şiddet[2], toplumsal cinsiyet eşitsizliği[3] ve ayrımcılık meselesi. Kız ve oğlan çocuklar, mülteci/göçmen/yabancı uyruklu çocuklar, kentsel ve kırsal alandaki çocuklar, yoksul hanelerdeki çocuklar, “eğitimsiz/vasıfsız[4]” yetişkinlerin çocukları gibi çok katmanlı ve iç içe girmiş kimlikler bu ihlalin, şiddetin ve eşitsizliğin yaşanma hâllerini ve yıkıcı etkilerini farklılaştırıyor.

Şüphesiz çocuk işçiliğinin kök nedenlerinin ortadan kaldırılması veya işçilik riskinin bertaraf edilerek çocukların korunması; herkes için kaliteli erişilebilir eğitim olanaklarının sağlanması, kayıt dışı çalışma ve ekonomiyle mücadele, geçim kaynaklarının çeşitlendirilmesi veya çoğaltılması, sosyal güvenlik ve koruma mekanizmaları ve hizmetlerinin işlevselliği, etkili, etkin kriz ve afet yönetimi, tedarik ve değer zincirinde insan hakları standartlarına uyum gibi birçok konu ve unsurla bağlantılı. Tüm bunlara dair araştırmalar, tartışmalar, analizler, önermeler ve hatta projeler senelerdir devam etmekte. Hepsini bir çırpıda, bu yazıda özetlemek ne mümkün ne de gerçekçi. Bu nedenle bu sınırlı alanda “çocuk işçiliği”ni çocuğun insan hakları odağına almak için yukarıda vurgulanan çok katmanlı ve iç içe girmiş kimlikler ile “hangi çocuk neden çalış(tırıl)ır” sorusuna bir kaç tanıklık ve gözlemimi aktararak cevap vermeye çalışacağım.

Sahadan örneklerle çocukların işçileşme süreci

Araştırma koordinatörü olarak yer aldığım, Türkiye’deki deri sektöründe küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalışma koşulları ve insan hakları standartlarına dair mevcut duruma bakan bir hızlı değerlendirme araştırması için 2021 yılının yaz aylarında işçiler, işverenler ve çalıştırılan çocukların ebeveynleriyle görüşmeler yapıldı. Bu çalışmada çocukların işçileşme süreçlerinin hanelerin sosyo-ekonomik profilleri ve içinde bulundukları yoksulluk döngüsüyle sektördeki üretici ve alt yüklenicilerin rekabete, piyasa baskısına ve tüketim hızına direncine ilişkin olduğunu bir kez daha gördük.

11 yaşındaki oğlu bir ayakkabı atölyesinde çalışmaya başlayan anne “Çocuklar, güvenli bir ortamsa çalıştırılabilir. Başka yer olsaydı çalışmaya göndermezdim. Tanıdık oldukları için çocuğumu emanet edebiliyorum. Orası çocuğum için ikinci ev durumunda. Baskı, çay götürüp getirme, süpürme, üretilen eşyaları kutulara dizme gibi ağır olmayan işler yapıyor…Çocuğum hem meslek edinmek hem de harçlığını kazanmak için işe başladı. Evde çok sıkılıyor diye işe göndermeye karar verdik. Pandemide okula gidemedi ve canlı derslere katılamadı. Çünkü tableti yoktu. Çalışıp harçlığını biriktirirse kendisine tablet alacağız” diye paylaşmıştı çekinmeden. Çekinmeden dememin nedeni oğlu yasal çalışma yaşının çok altında olsa da gerçekliğin çıplaklığını örtmemesi.

10 yaşında, atölyede günde 11 saat “yardım”

Mesleğini ayakkabıcılık olarak beyan eden Suriyeli bir baba ise 10 ve 12 yaşlarındaki oğullarının kendisinin de çalıştığı ayakkabı atölyesinde karşılıksız yani para almadan çalışmalarını “kendisine yardım” ve “okul aralarında (yaz tatili gibi) meslek öğrenme, mesleki beceri geliştirmesi açısından iyi bir fırsat” olarak tanımlamıştı. 10 yaşından beri tatillerde çalıştığı söylenen 15 yaşındaki oğlu ile ayakkabı atölyesinde günde 11 saat yan yana ter döken başka bir Suriyeli baba ise şöyle demişti: 

Hayatımızı devam ettirebilmek için benimle beraber oğlumun da haneye maddi gelir sağlaması gerekiyor. Aynı zamanda oğlumun meslek öğrenmesini de önemsiyorum. Ama birincil çalıştırma sebebimiz maddi…Beni yönlendirecek kimse yoktu. Bu işi dükkân dükkân gezerek kendim buldum.

Kendisi de 12 yaşından beri kesintisiz bu işi yapan baba sığındıkları ülkede çocuklarının en acil ihtiyacının insani yaşam koşulları olduğunu paylaşırken ve “aslında burada çalışmıyor olması gerekiyor” derken mülteci/göçmen/yabancı uyruklu, yoksul ve “eğitimsiz” olmanın çocuk işçiliği riskini nasıl artırdığını dillendirmişti.

Çocuk emeğinin normalleştirilmesi 

Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarına, tarımsal faaliyetlerde çocuk emeğinin kullanımına dair mevcut durum ve ihtiyaç tespitiyle haritalandırma çalışmalarında da bu çok katmanlı riskler ve ayrımcılığa tanıklık ettim. Yetişkinlere çocukların okul durumu sorulduğunda çocuk ilkokul veya ortaokul terk ise bunu ifade ediş biçimi çoğunlukla “bıraktı, gitmek istemedi” şeklinde oluyordu. Bu çocukların gün içerisinde bulundukları yer ise tarlalar, bahçeler. Başta çocukların çalışmadığı söylenirken, ardından hemen “sadece yazın” diye ekleniyordu. Yaz ayında okullar kapalıyken çocukların çalıştırılması iş olarak sayılmıyor; aileye yardım, destek olarak sıradanlaştırılıyor. Bir taraftan da bu ücretsiz aile işçisi çocuklar yetişiyor, işi ve “işçi olmayı” öğreniyorlar. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin sosyo-ekonomik durumlarını ve Türkiye’de tarım sektöründe çocuk emek arzını şekillendiren faktörleri araştıran 2019 tarihli araştırma raporunda hanedeki çocukların emeğinin kullanımının normalleştirilmesini şu şekilde ifade etmiştik:

Hanelerin ve yetişkinlerin yaygın kanısı olan ‘tarım işi, genç işi’ kavramı çocuğun büyüyüp güçlenmesiyle ya da ‘eli iş tutacak yaşa gelmesi’ ile öğrenci değil emekçi olması kaçınılmazdır. ‘Eğitim ile tarlanın bir arada gitmesi’ ise uzun çalışma saatleri ve yorucu koşulları olan tarım sektöründe oldukça zordur.

Kız çocukların görünmez, ücretsiz emeği

Ataerkil düzen, toplumsal cinsiyet normları ve eşitsizliği aynı yetişkinlerde olduğu gibi çocukların emeğinin kullanımında da kendini gösteriyor. Ortaokul çağındaki oğlan çocukların tarımsal üretim işlerinde babaları, amcaları, ağabeyleri, akranları ve diğer yetişkinlerle tarlaya, bahçeye gitmesi “olması gereken” yani hayatın normal akışı. Öte yandan yerleşim alanında bırakılan veya işten sonra yerleşim alanına dönüşte kız çocuklar kardeş bakımı, yemek hazırlığı, odun veya su taşıma, temizlik gibi “ev işlerinden” sorumlu tutularak bir nevi “çıraklık” ile çocuk yaşta eş olmanın, anneliğin gerekliliklerini öğreniyor, becerilerini ediniyorlar. 2021 yılı Mayıs ayında Adana Ovası’nda mevsimlik tarım işçisi kadınlar ve kız çocuklara gerçekleştirdiğimiz çadır sohbetlerinde çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler hakkında konuşurken bu görünmez, ücretsiz emeğe dair de paylaşımlar duyduk. “Evliliğin zor yanı; kaynana ve tüm kalabalık aileye bakma. Evlenince kaynana evine gidilir ilk, orada yaşanır.” “Çocukluk 13-14 yaşında iş (ev işi) başlayınca biter.” “Evliliğin zor yanı; aileye ısınmak. Ev işi yapmak zor değil, zaten biliyorduk, küçükten öğreniyoruz.

Bilinmeyen veriler teşhisi, tedbiri ve çözümü engelliyor

Türkiye’de çalıştırılan çocuklara dair (mülteci/göçmen/yabancı uyruklu çocuklar dahil) resmi veya gayri resmi veri çok az sayıda ve seyrek olarak toplanıyor. TÜİK tarafından 2019 yılı Ekim-Aralık döneminde gerçekleştirilen ve 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuklara ilişkin verileri içeren Çocuk İşgücü Anketi sonuçları 31 Mart 2020’de yayınlandı. Bir önceki anket ise 7 sene önce gerçekleşmişti. Daha sık toplanan ve sonuçları paylaşılan TÜİK İşgücü İstatistikleri ve Hanehalkı İşgücü Anketi ise 15 yaş üstü nüfusu içeriyor ve burada da 15-18 yaş aralığındaki çocuklara ilişkin yaş veya cinsiyet bazında ayrıştırılmış veri veya il, ilçe, sektör, iş kolu, eğitim durumu gibi detaylar bulunmuyor. Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı ve Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamındaki eylemlere dair yükümlülük sahipleri yani devlet kurumları ve idari amirler zengin, analiz edilebilir, ders çıkarılabilir tüm bilgi ve belgeleri kamuoyu nezdinde paylaşmıyorlar. Görülmeyen, duyulmayan, bilinmeyen veriler sorunu doğru teşhis etmeyi, uygun ve etkili çözümleri bulmayı ve bu çözümleri uygulayarak koruyucu ve önleyici tedbirleri içeren bir sistem kurmayı ortadan kaldırıyor. Oysaki gerçekliğin olduğu gibi tüm çıplaklığıyla ortaya konması bir suçlama, karalama, yıkma aracı olarak tüketilmeden iyileşme, dönüştürme, değişme fırsatı olarak kullanılabilir.

 

 

[1] Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Madde 32 “Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.

ILO & UNICEF Office of Research (2022) The role of social protection in the elimination of child labour: Evidence review and policy implications (Çocuk İşçiliğinin Ortadan Kaldırılmasında Sosyal Korumanın Rolü: Kanıtlar ve Politika Etkileri). “Çocuk işçiliği, her çocuğun çocukluk hakkının ihlalidir ve her hükümetin çocuklarını koruma konusundaki en temel görevini ihmalidir. https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_norm/—ipec/documents/publication/wcms_845168.pdf

[2] Birleşmiş Milletler (BM) Çocuğa Karşı Şiddet Araştırması (UNVAC) şiddetin gerçekleştiği beş temel ortamı da ortaya koymuştur. Biri çalışma ortamlarında şiddettir. Araştırmada “tehlikeli, zararlı veya sakıncalı işlerde çalıştırma, çalışmasını göz ardı etme, göz yumma” ihmal olarak tanımlanmıştır. BM Çocuk Hakları Komitesi’nin 13. Genel Yorumunda “en kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği” olarak tanımlanan işleri yapanlar başta olmak üzere çalıştırılan çocuklar şiddete uğrama riski yüksek olan çocuk grupları arasında yer alıyor.

[3] ILO ve UNICEF tarafından 2021 yılında yayımlanan Child Labour Global Estimates 2020 – Çocuk İşçiliği Küresel Tahminler 2020 Raporu ev işlerini de kapsama aldı. “Çocuk işçiliği tanımı haftada 21 saat veya daha fazla süre ev işleri yapmayı içerecek şekilde genişletildiğinde, çocuk işçiliğinin yaygınlığı her iki cinsiyet için de artarken kız çocuk işçiliğindeki artış çok daha yüksek. Sonuç olarak, çocuk işçiliğinin yaygınlığındaki cinsiyet farkı yüzde 2,8 puandan 1,6 puana yani neredeyse yarı yarıya azalmakta. https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_norm/—ipec/documents/publication/wcms_797515.pdf

[4] Bu yazıda “eğitimsiz” tanımı “örgün veya yaygın öğretim almamış veya örgün veya yaygın öğretimden erken ayrılmak zorunda kalmış ve dolayısıyla mezun olmamış”, “vasıfsız” tanımı “eğitim gerektirmeyen işleri yapan” olarak kullanılmıştır.

 

Yazar hakkında

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezuniyeti sonrası yüksek lisans eğitimini University of Nottingham Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan Akay, 2004 yılından bu yana insan ve çocuk hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyal politika ve sivil toplum alanlarında çalışmaktadır. UNICEF Türkiye Ofisinde Eğitim ve Çocuk Koruma Bölümlerinde, AB finansmanlı Projelerinde, Kalkınma Atölyesi Kooperatifi ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nde (STGM) Proje Asistanı, Saha Uzmanı, Program Koordinatörü, Araştırmacı, Eğitmen gibi görevleri yerine getirmiştir. Ayrıca bir feminist çocuk hakları aktivisti olarak gönüllü çalışmalarda bulunmaktadır. Çocuğa Karşı Şiddetin Önlenmesi Ortaklık Ağı Yürütme Kurulu’nda 4. kez görev alan Akay, “Yoksulun Umudu Çocuk: Mevsimlik Tarım İşçisi Hanelerin Sosyo-Ekonomik Profili ve Çocuk İşçiliği Araştırması Raporu”, Feminist Sosyal Politika adlı kitaptaki “Tarımsal Üretimde Suriyeli Göçmen Kadın Emeği” makalesi, “Salgında Ötelenenler: COVID-19 Salgınında Dünyada ve Türkiye’de Mevsimlik Gezici ve Göçmen Tarım İşçilerine ve Onların Çocuklarına İlişkin Gelişmeler İzleme ve Belgeleme Çalışması Raporu”, “Güvencesiz Emek Karantinada: Mevcut Durum Araştırma Raporu” ve “Türkiye’de bir deri sanayi işçisi ve üreticisi olmak: Hızlı Değerlendirme Raporu” eş-yazarıdır.

İlginizi Çekebilecek İçerikler

Etraflıca Bülteni | Çocuk İşçiliği

Atılan adımlar ve ortaya konan hedeflere rağmen dünyadaki çocuk nüfusunun azımsanmayacak bir bölümü çalışmaya devam ediyor ya da iş arıyor. Nitelikli eğitim açısından tartışılması kritik konuları veriler ve hak temelli yaklaşımla değerlendirdiğimiz yeni yazı dizimiz Etraflıca’nın ilk bölümünde çocuk işçiliğini ele aldık. ERG Blog’da bu kapsamda yayımladığımız

Çocuk İşçiliğinin Sıfır Noktasını Anlamak

Nitelikli eğitim açısından tartışılması kritik konuları verilerle değerlendirdiğimiz yazı dizimiz Etraflıca’nın ilk bölümünde çocuk işçiliğini ele aldık. Söz bu kez de çocuk işçiliği konusunda çalışmalar yapan diğer çocuk hakları savunucularının: Pınar Uyan-Semerci ve Emre Erdoğan, çocukların çalışmasını meşru gören ve hatta teşvik eden görünmez uzlaşının

Çocuk İşçiliği Sorunu Neden Çözülemiyor?

Nitelikli eğitim açısından tartışılması kritik konuları verilerle değerlendirdiğimiz yazı dizimiz Etraflıca’nın ilk bölümünde çocuk işçiliğini ele aldık. Söz bu kez de çocuk işçiliği konusunda çalışmalar yapan diğer çocuk hakları savunucularının: Pınar Uyan-Semerci ve Emre Erdoğan, çocuk işçiliğinin, varlığını çocukların çalışmasını meşru gören ve hatta teşvik