TEOG’un Yerleştirme Sorunu Nasıl Çözülür

İdeal Dergisi Bu yıl ilk defa liselerde merkezi sistemle (TEOG) yapılan yerleştirme sonunda yaşanan karmaşayla ilgili tartışmaları hala devam ediyor. Yeni yerleştirme sistemiyle öğrencilerin önemli bir kısmının yaşadıkları yerlerden çok uzaklardaki okullara, bir kısmının da imam hatip liselerine yerleştirilmesi sorunu ve pek çok sorunun çözümü hakkında uzmanların görüşlerini aldık.  Bu yıl, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) ile liselere yerleşen 8’inci sınıf öğrencileri ve velileri tam bir karmaşa yaşadı. Bu karmaşaya, ortaöğretim kurumlarına geçişte uygulanan sistemde yapılan değişiklik neden oldu. Günlerce kamuoyunda ve basında tartışılan, hatta tartışmaların devam ettiği yeni sistemde, tek gün ve tek oturumda uygulanan bir sınav yerine, öğrenci ve velilerin üzerindeki sınav baskısını azaltılmak amacıyla sınavın, okullarda öğretmenlerin yaptığı yazılı sınavlar gibi algılanmasını sağlayacak biçimde her kanaat döneminde altı temel dersten birer sınav yapıldı. Bu sınavların ağırlıklandırılmış ortalamaları ile öğrencilerin 6.-7. ve 8. sınıf yılsonu başarı puanları da kullanılarak Yerleştirmeye Esas Puanı (YEP) oluşturuldu. Yerleştirme işlemleri 2014 Yılı Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması 2014 Tercih ve Yerleştirme e-Kılavuzu hükümleri doğrultusunda yapıldı. Tercihte bulunan bütün öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri öncelikle, okul tercih kodlarına göre oluşturdukları 15 okul adından oluşan A grubu tercihlerine puan üstünlüğü ve tercih sıralamaları dikkate alınarak yapıldı. YEP’e sahip 1 milyon 291 bin 851 sekizinci sınıf öğrencisinden, 1 milyon 136 bin 546’sı tercih başvurusu yaptı. Tercih yapan öğrencilerden 1 milyon 57 bin 799’u okul kodlarına göre yaptıkları A grubu tercihlerine, 78 bin 447’si okul türlerine göre yaptıkları B grubu tercihlerine ve herhangi bir tercihte bulunmayan 134 bin 788 öğrenci ise, “2014 Yılı Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu” esaslarına göre bir ortaöğretim kurumuna sistem tarafından otomatik olarak yerleştirildi. Yerleştirme işlemleri aşamasına göre A grubu tercihlerine yapılan yerleştirme işlemi sonucunda herhangi bir tercihine yerleşemeyen öğrenciler, tercih başvuruları sırasında yaptıkları okul adı belirtilmeden okul türü önceliğini içeren B grubu tercih başvurularına göre; öğrencinin ikamet adresi, YEP’i, tercih önceliği, okul kontenjanı ve okulun A grubu yerleştirme taban puanı dikkate alınarak boş kontenjanı olan okula puan üstünlüğü esasına dayalı olarak sistem tarafından otomatik olarak yerleştirilmiş oldu. Bu yerleştirmede öğrencinin B grubu tercih başvurusundaki önceliğini belirttiği okul türü sırasıyla dikkate alınarak ikametine göre yerleştirme işlemi yapıldı. Herhangi bir tercihte bulunmayan ya da tercih yapmış olmalarına rağmen A ve B grubu tercihlerine göre herhangi bir okula yerleşemeyen öğrencilerin liselere yerleştirilmesinde öğrencinin ikamet adresi, YEP’i, okul kontenjanı, okulların A grubu yerleştirme taban puanları dikkate alınarak sistem tarafından otomatik olarak gerçekleşti. A Grubu veya B Grubu tercihlerine göre yerleşen ya da A ve B grubu tercihlerine göre yerleşemeyen hatta hiç tercih yapmayan öğrencilerin öğrenim görmeye hak kazandıkları okullar belirlenerek kesin kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapıldı.   Gayrimüslimler İmam Hatip’e atandı Ağustos ayında TEOG sonuçları açıklandığında, sonuçları gören öğrenciler ve aileleri bu durumdan pek memnun kalmadı. Çünkü okulların geçen yılki taban puanı ve yüzdelik dilimine göre liste oluşturan öğrenciler umdukları ya da tahmin ettikleri okullar yerine daha alt tercihlerine yerleştirildiğini gördü. Bakanlık yetkililerinin “İstenmeyen hiçbir okula yerleştirilmeyeceksiniz” mesajına rağmen tercih yapmayan 134 bin öğrenciden 40 bini İmam Hatip liselerine gönderildi. Bunlar arasında gayrimüslim öğrenciler de vardı. Bu yüzden Anadolu, fen liselerinden önce kayıt takvimini açıklayan ve öğrenci almaya başlayan özel okullara rağbet arttı. Veliler, TEOG’daki Matematik, Fen ve Türkçe test ortalamalarını ve 8’inci sınıf ortaöğretim başarı puanını hesaplayarak ayrı bir yerleştirme modülü oluşturan özel okullar önünde kuyruklar oluşturdu. Veliler Amerikan Robert Lisesi, Alman Lisesi, Saint Joseph Lisesi gibi okulların önünde gece yarılarına kadar bekledi. Çünkü bu okullar Bakanlıktan sıralamaları bu yıl alamadığı için her öğrencinin puanını tek tek hesapladı. Bu arada özel okullarda da puanlar düşeceğine yükseldi, birçoğu geçmiş yıllara göre kontenjanlarını hızla doldurdu. Tüm bu sorunlar kamuoyunda günlerce tartışıldı. Aileler, çocuklarının durumunu düzeltmek için çalmadık kapı bırakmadı. Peki bu karmaşa ve yaşanan sorunlar nasıl çözülebilir, önümüzdeki sene ve sonrasında sistem nasıl düzgün işleyebilir. Uzmanlar, yeni sistemle birlikte ortaya çıkan sorunlar ve bu sorunların çözümü konusunda çeşitli görüşlere sahip. Zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldığı için bu yıl önceki yıllardan farklı olarak tüm öğrencilerin bir ortaöğretim kurumuna yerleştirilmesinin hedeflendiğini söyleyen Eğitim Uzmanı Celil Vardar, yaşanan bu karmaşanın nedenini şöyle anlatıyor: “Sınavda herhangi bir puan barajı oluşturulmadığı için sınava giren girmeyen, tercih yapan yapmayan tüm öğrenciler bir ortaöğretim kurumuna yerleştirildi. Basına yansıyan örneklere bakılırsa bu ilk uygulamada aslında ön hazırlık döneminde hesaplanmadığı veya dikkate alınmadığı için kimi hatalar da oluştu.” “Örneğin kamuoyundaki hassasiyetlere rağmen Müslüman olmayan ailelerin çocuklarından tercih yapmayan bazılarının imam hatip liselerine yerleştirildiği söylendi” diye konuşan Vardar, e-Okul aracılığıyla öğrencilerle ilgili her türlü bilgiye sahip olunduğu ve bilgisayar ortamında bu bilgilerin kullanılabilir hale getirilmesi de çok zor olmadığı için bundan sonraki yıllarda kamuoyunda, yapılan işin önemini azaltan bir algı oluşmasını önlemenin mümkün olduğunu düşünüyor. Vardar, “Çünkü yapılan iş, kim ne derse desin önemli bir iştir ve titizlik gerektirir. Aynı ile bağlı ilçeler arasındaki coğrafi ilişkiyi dikkate almadan örneğin Bakırköy’de ikamet eden bir öğrencinin sistem tarafından Tuzla’ya gönderilmesi, programlarda yapılacak küçük iyileştirmelerle düzeltilebilecek konulardır” diyor.   “Evine en yakın okul en iyi okuldur” Ortaöğretimde okul türlerinin azaltılması, ilkokul ve ortaokulda olduğu gibi “evine en yakın okul en iyi okuldur” anlayışının yaygınlaştırılmaya çalışılmasına rağmen yine de kamuoyunda rağbet gören okulların tercih sebebi olmaya devam edeceğine inanan Vardar, bu konuda şunları söylüyor: “Örneğin İstanbul’da Galatasaray Lisesi, İstanbul Lisesi, Beşiktaş Kabataş Erkek Lisesi, İstanbul Atatürk Fen Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi, Anadolu Öğretmen liselerinin kapatılmasıyla dönüşerek oluşan Çapa Fen Lisesi gibi okullar en başarılı öğrenciler tarafından seçilen okullar olmuştur. Fakat en yüksek puanlı öğrenciler tarafından tercih edilmelerine rağmen bu okullardaki kontenjan açıklarını da görmek gerekir.” Vardar’a göre, yerleştirme sistemimizdeki eksikler nedeniyle bütün iyi niyetlere rağmen, henüz devlet okulları ile özel okullara yerleştirme işi tek elden yapılmadığı için ve yüksek puan alan öğrenciler, devlet okullarına yerleştirildikten sonra rağbet edilen özel okullara gidiyor ve yüksek puanla girilebilen devlet okullarında da kontenjan açığı oluşuyor. Üniversiteye yerleşmede ÖSYM tarafından yapılan uygulamada vakıf üniversiteleriyle devlet üniversitelerine yerleştirmenin tek elden yapıldığını belirten Vardar, “Tercih edilmeme veya kaydolmama nedeniyle boş kalan kontenjanlar için de Ek Yerleştirme yapılarak açık kontenjanların doldurulmasına çalışılıyor. Liselere yerleştirmede de bu uygulamadan esinlenerek özel okullar ile devlet okullarına yerleştirme işi, koşulları oluşturularak tek elden ve bir defada yapılırsa açık kontenjan veya arzu edilmeyen okula yerleşme sorunu en aza iner kanaatindeyim” diyerek çözüm öneriyor.   “Tercih ve yerleştirme takvimi daraldı” Veli ve öğrencilerin, ortaöğretim kurumlarındaki eğitimin niteliğinin okuldan okula büyük çeşitlilik gösterdiğini ve öğrencinin ortaöğretimde yerleşeceği okulun önemli ölçüde üniversite başarısını etkileyeceğini düşündüğünü söyleyen Eğitim Reformu Girişimi Araştırma Koordinatörü Dr. M. Alper Dinçer, Eğitim Reformu Girişimi’nin bu alanda yaptığı araştırmaların, bu algının yersiz olmadığını, öğrenci başarısının ortaöğretimde kurumlar ve program türleri arasında önemli ölçüde farklılaştığını ortaya koyduğunu dile getiriyor. Doğal olarak bu durumun üniversiteye giriş sınavında başarıya yansıdığını belirten Dinçer, “MEB, merkezi sınav sisteminin tasarımını değiştirerek bu sorunun üstesinden gelebileceğini düşünüyor. Bu nedenle LGS, OKS, SBS ve TEOG gibi merkezi sınav modelleri yaşamımıza girdi. Bu soruna ek olarak, 2014’te özellikle İmam Hatip liselerine yerleştirme meselesine ilişkin ek bir sorun daha gündeme geldi. Tercih etmemelerine rağmen ulusal görsel ve yazılı basında,  İmam Hatip liselerine yerleştirilen öğrencilere ilişkin haberler yer aldı. Bu kısmen İmam Hatip liselerine ayrılan kontenjanın, bir önceki seneye oranla önemli ölçüde yükseltilmiş olmasıyla ilişkili bir durum. Ancak tek mesele artan İmam Hatip Lisesi kontenjanı değil. TEOG puanları açıklandıktan sonra veliler, iptal edilen sorulara ve sınavda kopya çekilmesine ilişkin yasal bir süreç başlattı. Bu sürecin sonuçlanması zaman aldı, tercih ve yerleşme takvimini daralttı. Tercih için daralan takvime ek olarak, değişen sistemde veli ve öğrencilerin gerektiği kadar bilgilendirilmemesi, tercih ve yerleşmelerde ister istemez bir karmaşaya yol açtı” diyerek yaşanan sorunların nedenlerine dikkat çekiyor.   “Kurumlar arasında nitelik farkı var” Sistemdeki aksaklığın temelinde ortaöğretim kurumları arasındaki nitelik farklılıkları olduğunu söyleyen Dinçer, bu farklılıklar ortadan kalkmadıkça, veli ve öğrencilerin tercihlerine uygun okula sınavsız yerleşemeyeceğini düşünüyor. “Sınav sistemi olduğu sürece okullar arasındaki kalite farklılıklarına ilişkin algıyı ortadan kaldıramayacağız. Bu nedenle, her ortaöğretim kurumunun kalitesini asgari bir düzeye çekecek adımların atılması gerekiyor” diye konuşan Dinçer”e göre bu gerçekleştirilir ve veli ile öğrenciler buna ikna olurlarsa sınav kaldırılabilir. Ancak bu şekilde eğitim sistemini baskılayan önemli bir darboğazdan geçmiş oluruz. MEB’in ortaöğretim kurumlarında verilen eğitimin niteliğini her okul için asgari bir düzeye çekmesi gerektiğine dikkat çeken Dinçer, “Veli, çocuğu için okul seçerken, çocuğu hangi okula giderse gitsin nitelikli eğitim alacağına ve üniversiteye yerleşmek için yeterli olanağa sahip olacağına ikna olmalı. Okulların niteliğini yükseltmek için öğretmen ve müdürlerimize destek olmamız gerekiyor. Öğretmen ve yöneticilerimiz ne kadar donanımlı olursa eğitim kurumlarımız o kadar nitelikli olacaktır” diyor. Bu sistemde yerleşme sorunu yaşamamaları için aileler ve öğrencilere önerilerde bulunan Dinçer, bu konuda şunları söylüyor: “TEOG sonrası yerleştirme süreci karmaşık ve kafa karıştırıcı. Veli ve öğrencilerin bu süreçte yalnız olmamaları gerekiyor. Diğer önemli bir nokta, eğer mümkünse, okullara ilişkin bilgi toplamak faydalı olabilir. Bunun için müdür ve öğretmenlerle görüşmek ve çevreden müdüre, öğretmene ve okul ortamına ilişkin bilgi toplamak faydalı olacaktır. Pek çok okulun internet sayfaları ve Facebook hesapları var. İnternet sayfaları ve Facebook hesaplarını incelemek, okul ortamını anlamak için veli ve öğrenciye bir hissiyat verecektir. 2011’e kadar İstanbul’daki liselerin ne ölçüde başarılı olduğu bilgisine, Lise Tomografisi internet sitesinden (http://www.lisetomografisi.net/lt2011/) ulaşılabilir. Bu site ilgili veliler için yol gösterici olacaktır.”   “Yerleştirmede ciddi bir hata oldu” 1 milyon 300 bine yakın öğrenciyi bir devlet lisesine yerleştirmenin sorun yarattığını söyleyen Hürriyet Gazetesi Yazarı ve Eğitim Uzmanı Nuran Çakmakçı, geçen yıl bu sayının yarısına yakını ile yerleştirme yapıldığını, bu yıl öğrenci sayısının arttığını, yüzdelik dilime giren öğrenci sayısının bu yıl 2 bin 400 daha fazla olduğunu belirtiyor. Bunun da puanların birbirine yaklaşmasına neden olduğunu dile getiren Çakmakçı, “Özel okula gidecek, açıköğretimde okuyacak öğrencilerin hepsi birer devlet okuluna yerleştirildi. Oysa daha baştan özel okula gidecekler ayrılsaydı, açıköğretimde okuyacaklar sistem dışına çıkarılsaydı bu sonuç olmazdı. Yerleştirmede ciddi bir hata oldu. Nakillerle bu sorun çözülmeye çalışıldı. Okullar açıldıktan sonra bile okulunu bilmeyen onlarca öğrenci vardı. Erenköy’de oturanı Çatalca’ya gönderdiler, Avcılar’da oturanı Şile’deki okula yönlendirdiler. Bu çocuklar haftalarca nakille bulundukları bölgelerdeki okullarda sıralarını bekledir. Bazı veliler bu durumla uğraşmaktan yorulup çocuğunu okuldan alıp, açıköğretimde okutmaya karar verdi. Bazıları da kıt maaşlarını zorlayarak özel okulların kapısını çaldı” diye konuşuyor. Bütün öğrencileri aynı havuza almamak gerektiğini düşünen Çakmakçı’a göre ya özel okulları da yerleştirmede aynı tercih listesinin içine almak gerekiyor ya da özel okullara öğrenciler yerleştirildikten sonra devlet okullarının tercih listesinin hazırlanması doğru olur. “Öğrencileri ayrıştırarak isteğe göre tercih yapmak en iyisi. Bir de geçen yıl ve öncesinde hiçbir yere gitmek istemeyen öğrenciler kendi bölgelerindeki genel liselere gidebiliyordu. Bu durum da sistemi rahatlatıyordu” diyen Çakmakçı, bir yeri kazanmayan çocukların mahallesindeki okulda okuyabildiğini, şimdi o çocuğu da mutlaka sistemin içine aldıklarını, bütün bunların sistemi daha da karmaşık hale getirdiğini söylüyor.   “Sistem bu kadar sık değiştirilmesin” Liselere yerleştirme sisteminin sürekli değiştiğini, önce sık değişiklik yapmaktan vazgeçmek gerektiğini vurgulayan Çakmakçı, “Zoraki, zorunlu şeylerden kaçınmak en iyisi. Çocukları istemediği bir okulda, istemediği bir bölgede okutmak çok doğru değil. Sistemi, çocukları bu kadar zorlamadan, velileri okul okul koşturmadan rahatlatmak şart. Bu sene çocuğu liseye geçecek aileler, bütün yaz okul okul koşturdu. Sadece devlet okuluna gidecekler değil, özel okula verecekler de aynı durumdaydı. Sisteme ne velinin, ne de öğrencinin güveni kaldı. Kaybedilen güven kazanılmalı. Okullar bu kadar zor ulaşılır olmamalı. Tabii ki öğrenci başarısına göre okullara yerleştirilecek ama bu kadar karmaşık halde değil” diyor. Ailelerin ve öğrencilerin bu yeni yerleştirme sistemiyle ilgili yapmaları gereken pek bir şeyin olmadığını belirten Çakmakçı, görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Çocuklar çok çalışıp, bütün soruları yaparsa istediği okula yerleşebilir. Ama bütün çocukların da bunu yapması mümkün değil, doğru da değil. Her başarı grubundaki çocuğa göre okul olmalı ve bunlar bu kadar zor olmamalı. Bu yıl okula başlayan bir çocuk üç yıl sonra nasıl bir sistemle eğitime devam edeceğini bilmiyor. Aynı şekilde bu yıl 6’ncı sınıfta olan bir çocuk üç yıl sonra liseye geçişte nasıl bir sistemle karşılaşacağı konusunda emin değil. Bu yıl sistemde en çok zorlananlar ortalama öğrenciler oldu. Bu öğrenciler hep ‘birkaç soru daha yapsaydım’ diye hayıflandılar. Onun için düzenli ve sistemli çalışıp, işi baştan sıkı tutup, mümkün oldukça hangi sınav olursa olsun soru kaçırmamak gerekiyor.”   “Şans topuna benzeyen bir yerleştirme modeli” Habertürk Gazetesi Eğitim Editörü Pervin Kaplan ise Türkiye’de en sık değiştirilen sistemlerin başında eğitimin geldiğine dikkat çekiyor. Üstelik bu değişikliklerin tüm eğitim sistemini en başından itibaren yeniden yapılandıracak şekilde kökten olduğunu anlatan Kaplan, bu alanda en sık değişikliğin ise lise olarak tanımlanan ortaöğretime geçiş sisteminde görüldüğünü dile getiriyor. Son 10 yılda ortaöğretime geçiş sisteminde her birinin ömrünün yaklaşık 2.5 yıl süren yeni sistemler denendiğinin altını çizen Kaplan, her defasında yeni sistemin ‘daha iyi olduğu’nun iddia edildiğini ama sonuçların bunun aksini kanıtladığını ifade ediyor. “Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İstanbul’da yaptığımız toplantıda biz eğitim editörlerine sistemi anlattığı anda hem sistemin hem de yerleştirme modelinin sorunlu olduğunu söyledik” diyen Kaplan, bu konuda şunları söylüyor: “O toplantıda söylediğimiz aksaklıklar bugünkü tabloda bire bir yaşanıyor. Sınavların hesaplanma yönteminden, yerleştirme modeline kadar bu sistemin düzgün çalışması mümkün değildi. ‘Evine en yakın okul’ söyleminin de evlerinden 150 kilometre uzaklıktaki okullara öğrencilerin yerleştirilmesiyle gerçek olmadığı ortaya çıktı. Doldurulacağı söylenen kontenjanlar Eylül ayının ortasında 39 bine ulaştı. Taban puansız yerleştirmeler özellikle ‘gözde’ dediğimiz okullara nakil uygulamasıyla daha düşük puanlı öğrencilerin yerleşmesine neden oldu. Beş kez uygulanacağı açıklanan nakiller ilk hafta sistemin çalışmaması yüzünden yapılamadı.” Son ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde yapılan değişiklikle taban puansız nakillerin tüm yıla yayıldığına dikkat çeken Kaplan, bu şekilde öğrencilerin her hafta okul değiştirebileceğini, bunun yılsonuna dek süreceğini belirtiyor. “Amaç üst puanlı okullarda kontenjanları doldurmak. Bu arada sürekli öğrenci ve velilerinin aklında ‘daha üstteki okula gidebilir miyim?’ düşüncesi olacak. Bunun da eğitimi nasıl etkileyeceği tartışma konusu” diye konuşan Kaplan’ın konuyla ilgili görüşleri şöyle: Bu sistemde en azından nakil uygulamasında öğrenci velisinden tek okul tercihi almak yerine bir kez daha en az 10 okulun tercih edildiği yeni bir ‘tercih listesi’ daha alınmış ve yerleştirmeler bunun üzerinden yapılmış olsaydı daha mantıklı olurdu. Elbette burada da yedek öğrenci kontenjan hesaplamasının dikkatli yapılması gerekirdi. Çünkü geçen yıllarda da bu hesaplama yapılmadığı için yerleştirmeler sürerken, okulların yedek listelerinde öğrenci kalmadı.”   “Yeni bir tercih sistemine ihtiyaç yoktu” Yerleştirmedeki sorunların azaltılması için, ÖSYM’nin yerleştirme sisteminin denenebileceğini düşünen Kaplan, “Ek yerleştirmede üniversitelerde bir taban puan oluşuyor ve ilk yerleştirmede bir programa yerleşenler bu uygulamaya katılamıyor. Benzer bir sistem denenir, bir liseye yerleşen ikinci kez düzenlenecek yerleştirmelere katılmaz ve taban puan uygulaması da geçerli olur. Velilere özellikle bu dönem büyük iş düşüyor. Gözlerini e-Okul sisteminden ayırmadan kontenjan takip etmeleri gerekiyor. Hep yazdığımı tekrarlayacağım: Bu sistem şanslı olan ve velisi de uyanık olan öğrencinin kazanacağı şans topuna benzeyen bir yerleştirme sistemi” diyor. Sabah Gazetesi Yazarı Sait Gürsoy ise, Mayıs ayının son haftasında Bakan Avcı başkanlığında TEOG’la ilgili bir toplantı yapıldığını, toplantıda Bakanlığın üst düzey yetkililerinin sınav ve tercih sistemini anlattığını söyleyerek, burada dile getirdiği görüşleri paylaşıyor: “Ben o toplantıda özellikle, tercih kılavuzunda okulların başarı sırası olmasının gerektiğini anlattım. Yeni bir tercih sistemine ihtiyaç olmadığını, ÖSYM’den örnek alınabileceğini vurguladım. Bu tercih sistemiyle yüksek puanlı okulların boş kalabileceğinin altını çizdim. Ayrıca bu yanlış nakil işlemiyle yüksek ve düşük puanlı öğrencinin bir araya gelmesinin sakıncalarını izah ettim. Bu sistemde öğrenci hem devlete, hem de özel okullara kayıt yaptıracağı için suni boşluklar olacağı o günden belliydi. Veli ve öğrenci kargaşa yaşamasın diye uyarıda bulundum.” “Söylediklerimin çıkmasına sevinmiyorum. Tersine çok üzülüyorum. Veli ve öğrencilerimiz, bu sıkıntıları hak etmiyor” diyerek üzüntüsünü dile getiren Gürsoy, TEOG’da ikinci nakil dönemi başladığında devlet liselerinde yaklaşık 14 bin boş kontenjan oluştuğunu, bunun 5 bine yakınının İstanbul’da ortaya çıktığını, ikinci nakil döneminde özel okullara ilk nakil döneminden daha fazla kayma olduğunu söylüyor.   “Kazananların çoğu mutsuz” Kazananların, geçen yılın yüzdelik dilimlerine yakın tercih yaptıklarından, hayal ettikleri okulların altındaki yerlere gönderildiğini, bu yüzden de umutlarını nakillere bağladığını dile getiren Gürsoy’a göre, Anadolu ve fen liselerinde kontenjanların boş kalmasının bir nedeninin hatalı yerleştirme sistemiyse bir başka nedeninin de özel okullara kaydolan öğrencilerin devletten kaydını sildirmemesi. Gürsoy konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Bunun böyle olacağı ilk günden belliydi. Özel okula da kayıtlı bu öğrencilerden bazıları devlet liselerinde, ‘belki daha iyi bir okula sıram gelir’ diye bekledi. Bunların yüzünden, Anadolu ve fen liselerinin yedek listelerinde bekleyenlere bir türlü sıra gelmedi. TEOG kaosu özellere yaradı. Devlet liselerinde nakil karmaşası sürerken, özel okullara talep arttı. Ülkemizin en gözde devlet liselerinde dahi kontenjan boşluğu oluştu. Bence, MEB bu konuda bir çözüm üretmeli. Çocuklarımızı mağdur etmemeliyiz. Binlerce aile yıllardır çocukları bu okullara girsin diye maddi, manevi fedakârlık yapıyor. Kısacası, öğrenci var, okul kontenjanları boş.”   KUTU TEOG (Temel Öğretimden Orta Öğretime Geçiş) Sistemi Nedir? TEOG, temel eğitimden ortaöğretime geçiş sisteminin kısaltmasıdır. Bu yeni sisteme göre 6, 7 ve 8’inci sınıflarda altı dersten altı ayrı sınava giriliyor ve ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanına eklenmiş yılsonu başarı puanlarının ortalaması ile liselere yerleştiriliyor. Altı temel ders için (Türkçe, Matematik, Fen ve Teknoloji, TC İnkılap Tarihi, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi) öğretmenin sene içerisinde düzenlediği sınavlardan biri merkezi oluyor. Üç sınavı olan derslerin 2’nci sınavı, iki sınavı olan derslerin 1’inci sınavı merkezi olarak yapılıyor. Bu sınavlardan alınan sonuçlar doğrultusunda ağırlıklandırılmış merkezi sınav puanı hesaplanıyor. 6, 7 ve 8’inci sınıflarda 1’inci ve 2’nci. dönem sonunda girilen bütün sınavlar baz alınarak yıl sonu başarı puanları hesaplanıyor ve bu puan öğrencinin liseye yerleşme puanını etkiliyor. Öğrenci sınavlara kendi okulunda giriyor ve sorular çoktan seçmeli (Dört seçenekli) oluyor. Yanlışlar doğruları etkilemiyor.   TABLO 1 2014-2015 ÖĞRETİM YILI ORTAÖĞRETİM KURUMLARINA YERLEŞME SAYISAL BİLGİLERİ 2014 TEOG Tercih Hakkı Kazanmış 1.291.851 Tercih Bildiriminde Bulunan   1.136.546 A Grubu Tercihlerine Yerleşen           1.057.799 B Grubu Tercihlerine Yerleştirilen      78.447 Herhangi Bir Tercih Yapmadığı Halde Yerleştirilen    134.788   TABLO 2 2014-2015 ÖĞRETİM YILI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI BİLGİLERİ OKUL TÜRÜ ADI    OKUL SAYISI           KONTENJAN Fen ve Sosyal Bilimler Liseleri           315      33.960 Anadolu Lisesi            2.342   392.800 Çok Programlı Liseler 1.905   155.788 Çok Programlı Liseler-Anadolu Lisesi Programı         824      61.064 Çok Programlı Liseler-Anadolu Meslek Lisesi Programı        1081    94.724 Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri   2.395   541.667 Anadolu İmam Hatip Liseleri 952      201.832 Özel Anadolu Liseleri 592      23.514 Toplam           8.501   1.349.561   ARA SPOTLAR TERCİHTE BULUNAN BÜTÜN ÖĞRENCİLERİN ORTAÖĞRETİM KURUMLARINA YERLEŞTİRME İŞLEMLERİ ÖNCELİKLE, OKUL TERCİH KODLARINA GÖRE OLUŞTURDUKLARI 15 OKUL ADINDAN OLUŞAN A GRUBU TERCİHLERİNE PUAN ÜSTÜNLÜĞÜ VE TERCİH SIRALAMALARI DİKKATE ALINARAK YAPILDI.   A GRUBU VEYA B GRUBU TERCİHLERİNE GÖRE YERLEŞEN YA DA A VE B GRUBU TERCİHLERİNE GÖRE YERLEŞEMEYEN HATTA HİÇ TERCİH YAPMAYAN ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENİM GÖRMEYE HAK KAZANDIKLARI OKULLAR BELİRLENEREK KESİN KAYITLARI SİSTEM TARAFINDAN OTOMATİK OLARAK YAPILDI.   VELİLER, TEOG’DAKİ MATEMATİK, FEN VE TÜRKÇE TEST ORTALAMALARINI VE 8’İNCİ SINIF ORTAÖĞRETİM BAŞARI PUANINI HESAPLAYARAK AYRI BİR YERLEŞTİRME MODÜLÜ OLUŞTURAN ÖZEL OKULLAR ÖNÜNDE KUYRUKLAR OLUŞTURDU.   GÖRÜŞLER Celil Vardar Eğitim Uzmanı Sorunun kaynağı baraj olmaması Sınavda herhangi bir puan barajı oluşturulmadığı için sınava giren girmeyen, tercih yapan yapmayan tüm öğrenciler bir ortaöğretim kurumuna yerleştirildi. Basına yansıyan örneklere bakılırsa bu ilk uygulamada aslında ön hazırlık döneminde hesaplanmadığı veya dikkate alınmadığı için kimi hatalar da oluştu.   Dr. M. Alper Dinçer Eğitim Reformu Girişimi Araştırma Koordinatörü Tek mesele artan İmam Hatip Lisesi kontenjanı değil TEOG puanları açıklandıktan sonra veliler, iptal edilen sorulara ve sınavda kopya çekilmesine ilişkin yasal bir süreç başlattı. Bu sürecin sonuçlanması zaman aldı, tercih ve yerleşme takvimini daralttı. Bu sorunları artmasında önemli bir sebeptir.   Nuran Çakmakçı Hürriyet Gazetesi Yazarı ve Eğitim Uzmanı Özel okullara gidecekler baştan ayrılmalıydı Özel okula gidecek, açıköğretimde okuyacak öğrencilerin hepsi birer devlet okuluna yerleştirildi. Oysa daha baştan özel okula gidecekler ayrılsaydı, açıköğretimde okuyacaklar sistem dışına çıkarılsaydı bu sonuç olmazdı.   Pervin Kaplan Habertürk Gazetesi Eğitim Editörü Taban puansız yerleştirme sorun Doldurulacağı söylenen kontenjanlar Eylül ayının ortasında 39 bine ulaştı. Taban puansız yerleştirmeler özellikle ‘gözde’ dediğimiz okullara nakil uygulamasıyla daha düşük puanlı öğrencilerin yerleşmesine neden oldu.   Sait Gürsoy Sabah Gazetesi Yazarı Nakiller sorun oluşturdu Özel okula da kayıtlı bu öğrencilerden bazıları devlet liselerinde, ‘belki daha iyi bir okula sıram gelir’ diye bekledi. Bunların yüzünden, Anadolu ve fen liselerinin yedek listelerinde bekleyenlere bir türlü sıra gelmedi.]]>