Telefonu Kim Açacak?

Bianet, Yüce Yöney  MEB ihbar ve sorunlara üç gün içinde yanıt vermesini planladığı Alo 147 uygulamasını başlatıyor. Eğitim Reformu Girişimi’nden Tüzün ve Gündem Çocuk’tan Yılmaz uygulamayı bianet’e değerlendirdi. Ortak kaygı personelin konuyla ilgili eğitim düzeyi… Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) “Alo 147” telefon hattını devreye sokmayı planlıyor. Bakanlığın illere gönderdiği konuyla ilgili genelgeye göre, Alo 147’ye ülke genelinde “şikayet, ihbar, talep, görüş, öneri ve sorunlar” iletilecek. Bianet‘e konuyla ilgili görüşlerini açıklayan Eğitim Reformu Girişimi Koordinatör Yardımcısı Işık Tüzün, özellikle telefonun öbür ucunda kimin olacağının önemi üzerinde durdu. Alo 147’yi “iyi değerlendirilebilecek ama tek başına yeterli olmayan bir girişim ve çocuk açısından baktığımızda çok daha büyük bir sistemin içinde oturması gerekiyor” diye niteledi. Yönlendirme yapabilmek için personelin çocuk hakları, çocuk gelişimi ve ilgili hukuk alanları konusunda bilgi sahip olmasının gerekliliğini vurgulayan Tüzün, erişebilirliğin önemli, ancak öncelikle çağrı merkezinde görev yapacak personelin niteliğinin daha önemli olduğunu söyledi. Ancak, genelgeden personelin niteliklerini anlamanın mümkün olmadığını da anlattı. “Sanırım, halkla ilişkiler temsilcilerinden bahsediliyor. Fakat nasıl bir arkaplandan gelecekler hangi konularda eğitim alacaklar, nasıl güçlü kılınacak o merkez, belli değil. Halbuki güçlü kılınmalı ki bu süreç istediğimiz gibi çocukların ve velilerin yararına akabilsin.”

En önemlisi kişisel bilgilerin gizliliği

Tüzün, bu hatta eğitimin gündelik etkinlikleri kapsamında soruların yanı sıra çocuğun sağlık hakkını, yaşama hakkını, şiddetten korunma hakkını ihlal eden bilgiler de geleceğini hatırlattı. “Çok kritik olan kişisel bilgilerin gizliliği. Buna ilişkin genelgede bir atıf var ama kişisel bilgilerin gizliliğini koruma altına alan bir cümle değil. Daha çok, ihbar ve şikayette bulunanlar isimleri gizli kalsın istiyorsa bunun mümkün olduğunu anlıyoruz.” Genelgede belirtilen ihbarın soyut ve genel nitelikte olmaması, kişi ve olay belirtilmesinin zorunlu olması gibi ön koşullara değinen Tüzün, bunun değerlendirilmesi çok zor bir nokta olduğunu söyledi. Bütün süreç boyunca gizlilik ne kadar önemli olduğunu anlattı ve kişisel bilgilerin korunmasının önplana çıkarılmasını, bundan taviz verilmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’deki mevzuatın temel eksikliği olarak çocukların ve ailelerin doğrudan başvurabileceği bir mekanizmanın yokluğunu ve şikayet yollarının kısıtlı, belirsiz olmasını gösteren Tüzün, Alo 147’nin “somut yol olması açısından olumlu olduğunu” ancak tek başına bu hattın hak sahiplerini güçlendirmeyi sağlayamayacağını belirtti.

Katılımcı süreçler işlemeli

Gündem Çocuk Derneği’nden Mehmet Onur Yılmaz da bianet’e yaptığı değerlendirmede, eğitim kurumlarında tüm koşulları sağlanmış katılımcı bir sistem olsa bu telefon hattının onu tamamlayıcı bir anlamı olabileceğini ama durumun böyle olmadığını anlattı. “Asıl olan katılımcı sürecin, öğrencinin, velinin sorunlarını ya da velinin ve öğrencinin süreçle, olan bitenle ilgili görüşlerinin alınabileceği farklı kademelerde mekanizmalar oluşturulması gerekir. Alo 147 hattı bu mekanizmalar içinde belki en uç ayağı oluşturabilir, öbür mekanizmalar olmadan bunun işlevsel bir faydası olacağını sanmıyorum.” Bu mekanizmaların kademeli olarak kurulmasının önemine dikkat çeken Yılmaz, sorunun önce okul içinde, çözülemiyorsa il düzeyinde, çözülemiyorsa bakanlık düzeyinde ele alınarak ilerlemesi gerektiğini söyledi. Katılımın diğer kademeleri okul içinde kurulmadan bu tip bir hattın işlevsel olmayacağını belirtti. “Bugün çocuğun istismar, şiddet ya da herhangi bir sorununu, okul içinde çözme şansı yokken; bu katılımcı süreçler çalışmazken, öğretmeniyle ve rehber hocalarıyla iletişime geçip sorunlarını çözemezken bakanlığın böyle bir hat kuruyor olması, ister istemez bir ihbarcılık düzeneği oluşturuluyormuş gibi bir izlenim yaratıyor. Tabii ancak işleyişte tam olarak görebiliriz.” Yılmaz’a göre, önemli olan öğrenci, veli ve öğretmen arasında oluşan güven ortamı. Yapılacaklar bu güven ortamını destekleyecek nitelikte olmalı. Şikayet bazı durumlarda bunlardan biri olabilirse de tek başına yeterince anlamlı değil. “Yoksa ihbar hattını kurdum demekle sorun çözüyor olmayacaksınız. O hatta gelen bilginin nasıl değerlendirileceğiyle ilgili açık bir şey yok, yalnızca bu hattın kurulmasıyla ilgili bir genelge var ortada. “Nasıl ele alınacak, işin içinde kimler var, sosyal hizmet uzmanları mı, psikologlar mı var; doğrudan polisiye tedbirler mi alınacak, bunları görmeden o hattın ne işe yarayacağını söyleyemeyiz. Telefona kimin çıkacağını daha açık biçimde mevzuatta yer alması lazım.”

Üç günde yanıt

MEB’in 6 Ocak 2012 tarihli genelgesinde Alo 147’nin 1 Mart’ta hizmet vermeye başlayacağı bildirildi. Genelgeye göre, hat uygulamaya açıldıktan sonra soru, sorun, ihbar ve şikayetlere üç gün içinde yanıt verilecek. 100 kişiden oluşacak Çağrı Merkezi’nin merkezi Van-Erciş’e kurulacak. Ayrıca her ilde bir vatandaş temsilci kadrosu oluşturulacak. Temsilciler, çağrı merkezine bağlı çalışacak. (YY)]]>