Eğitimde Bilişim Teknolojileri ve FATİH Projesi'nin Geleceği

Al Jazeera, Alper Dinçer  FATİH, evde internet erişimine ve veli katılımına açık şekilde belirlenecek bir strateji ve sağlam bir eğitim modeli ile desteklenecek olursa, böyle bir değişimi yaratabilecek potansiyele sahip.

2019 yılında tamamlanması öngörülen Fatih Projesi’nin uygulanmasında, öğretmenlerin teknolojiyi etkili kullanımları hayati önem taşıyor. [AA]
Eğitim ortamlarının bilişim teknolojileriyle donatılması, Türkiye’de uzun zamandır rağbet gören bir eğilim. Okulların bilgisayar donanımı ve etkileşimli eğitim teknolojilerine erişimini sağlama yolunda bugüne kadar çeşitli çalışmalar gerçekleştirildi. Bu çerçevede 1990’ların sonuyla beraber sınırlı sayıda da olsa sınıflara bilgisayar sağlandı, bilişim teknolojileri formatörleri ve koordinatörleri yetiştirildi. Diğer taraftan, içerik ve temel bilgisayar becerilerinin öğretilmesine odaklanılırken okullara sağlanan yazılımlarda yetersiz kalındı. En önemlisi, öğretmenlerin bilgisayarı ders anlatımlarına nasıl eklemleyecekleri konusunda yeterli destek sağlanmadı. Sonuç olarak bu girişimlerin Türkiye’de eğitimin niteliğini yani öğrenmeyi ne ölçüde ve ne doğrultuda etkilediği bilinmiyor. Acaba okullara sağlanan bilgisayarlar ile yetiştirilen bilişim teknolojileri formatörleri ve koordinatörleri, Türkiye’de öğrenmenin ileri gitmesine katkıda bulundu mu? Yoksa eğitimde bilişim teknolojileri yatırımlarına kaynak ayırmak yerine, örneğin öğretmenlerin mesleki gelişimi veya eğitim fakültelerinin desteklenmesi doğrultusunda yatırımlara öncelik verilseydi, öğrenci başarısı daha farklı biçimde etkilenir miydi? Bu soruların yanıtlanabilmesi veya en azından yanıtlanması için çaba sarf edilmesi, günümüzde büyük önem taşıyor. Zira 2010’da ilk adımları atılan Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) kapsamında, 2019’a kadar Türkiye’de anaokulundan liseye her sınıfa etkileşimli tahtaların kurulması ve 5. sınıftan 12. sınıfa her öğrenciye tablet bilgisayar verilmesi planlanıyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Research Triangle Institute (RTI) tarafından FATİH Projesi hakkında kapsamlı bir inceleme yapıldı ve sonuçlar yayımlandı (raporun orijinal metni). Çalışmada, geçmişteki eğitim bilişim teknolojileri deneyimlerimize benzer biçimde, FATİH’in de bir eğitim modeli çerçevesinde tasarlanmadığı, öncelikle donanıma odaklandığı ve yazılım konusunda yetersiz kalındığı yönünde bulgular elde edildi. Bilişim teknolojilerinde kilit aktör: Öğretmen FATİH’in öğrenmeyi ne ölçüde ve yönde etkileyeceğine ilişkin herhangi bir bilgimiz mevcut değil. Etkileşimli tahtaların ve tabletlerin hangi eğitim ortamlarında öğrenmeyi desteklediğini anlamamıza yardımcı olacak çalışmaların yürütülmesine ihtiyaç var. Söz konusu çalışmaların gerçekleştirilmesi sonucunda elde edilecek bulgular, FATİH’in fırsat maliyetinin ortaya çıkartılması ve kapsamlı bir fayda-maliyet analizi yapılması için yol gösterici olacak. Böylece FATİH’in başarıya ulaşmasının, yani öğrenmeyi olumlu biçimde etkilemesinin tamamen tesadüflere bırakılmasının önüne geçilmesini sağlayacak politika müdahaleleri tasarlanıp yaşama geçirilebilecek. Diğer taraftan en olumlu koşullar altında bile FATİH’ten adeta mucize beklenmemeli. Nitekim ABD, İngiltere, Haiti, Portekiz, Peru ve Uruguay’da gerçekleştirilen geniş çaplı eğitimde bilişim teknolojileri girişimlerinin, öğrencilerin bilişim teknolojileri becerilerinin gelişmesinin ötesinde öğrenmeye herhangi bir olumlu etkisi olmadığı bulgulanmış durumda. Ayrıca bu ülkelerde yürütülen çalışmalar, eğitimde bilişim teknolojilerinin etkili kullanımı için anahtar aktörün öğretmenler olduğuna işaret ediyor. FATİH’in, sınıf düzeylerine göre kademeli biçimde hayata geçirilmesi ve okullara hazır olma ölçütlerine göre FATİH’e katılma seçeneğinin sunulması, FATİH’in izleme-değerlendirme sürecinde benimsenebilecek temel uygulama alternatifleri olarak beliriyor. Böylece, dağıtım ve uygulama sürecinde FATİH’in etkililiğine ilişkin çalışmaların yürütülmesi, en iyi örneklerin belirlenmesi ve takip eden kademelerde uygulanmasının önü açılabilir. İzleme-değerlendirme sürecinin, FATİH’in olgunlaşmasını takiben, sistemde sürekli bir değişim ve iyileşmeye ortam sağlamakla yükümlü olacak bir devlet veya sivil kuruma dönüştürülme olasılığını göz önüne almak yararlı olabilir. Öğretmenlerin bireysel kapasite ve motivasyonları, FATİH’in etkili biçimde uygulanabilmesinde belirleyici etken. Dolayısıyla mesleki gelişim çerçevesinde öğretmenlerin desteklenmesi ve teknoloji kullanımını gündelik rutinin bir parçası haline getirmelerine yönelik teşviklerin yaşama geçirilmesi FATİH’i etkili biçimde destekleyebilir. Tabletlerin yoklama ve sınıf düzeyinde veri toplanması için kullanımı, öğretmenler arası tablet üzerinden iletişim ve kaynak paylaşımı teşvik mekanizmasının uygulanabileceği ilk alanlardır. Uygulamanın temel ilkelerinin belirlenmesi ve öğretmenlere farklı derslere yönelik sınıf içi senaryolar sunulması, öğretmenleri teknolojiyi kullanmak için yüreklendirme potasiyeli içeriyor. Özellikle eğitimde yenilik üretimini güçlendirmesi için öğretmenlere temel ilkeler çerçevesinde pek çok farklı model seçeneği sunulması kritik önemde görünüyor. Bilişim teknolojilerinin uygulanmasında yardımcı aktör: Veli FATİH’le ilişkili tüm paydaşların, özellikle velilerin sürece katılımlarının sağlanması, geribildirim kanallarının işlevsel kılınması FATİH’in kamuoyu nezdinde anlaşılması ve benimsenmesini kolaylaştırabilir. Politika yapıcılar ve uygulayıcıların saydam iletişim temelinde paydaşlar arası eşgüdüm ve işbirliğini sağlayan bir modelini yaşama geçirmeleri, FATİH’in etkili biçimde uygulanmasına önayak olacaktır. Doğru biçimde uygulandığı ve desteklendiği takdirde teknoloji, çocukların öğrenme süreçlerinde daha aktif rol aldıkları; öğretmenin kolaylaştırıcılığı sayesinde akranlarıyla etkileşim ve işbirliği içinde bilgiyi inşa ettikleri ve ufuklarını genişlettikleri yeni bir öğrenme ve öğretme modelini tetikleyebilir. Böyle bir modelin benimsenmesi de, eğitimde gerçek anlamda bir dönüşüm gerçekleşmesini sağlayabilir. FATİH, evde internet erişimine ve veli katılımına açık şekilde belirlenecek bir strateji ve sağlam bir eğitim modeli ile desteklenecek olursa, böyle bir değişimi yaratabilecek potansiyele sahip. Fakat mevcut durumda FATİH’in hedefinin açık ve somut biçimde belirlenmesi, mantıksal çerçeve ve teknoloji entegrasyonu modelinin tasarlanması ve modele uygun izleme-değerlendirme çerçevesinin oluşturulması, projenin acil gereksinimleri olarak ortada duruyor. Bu gereksinimlerin karşılanması halinde projenin gelişimi, etkisi ve sürdürülebilirliği önemli ölçüde güçlenebilir. 2019’a gelindiğinde eğitimde bilişim teknolojileri, büyük bir olasılıkla önemli ölçüde değişecek. Teknolojik değişim, eğitim politikalarını etkileyecek ve Türkiye’nin önünde daha fazla ve çeşitli seçenekler bulunacak. Hangi politikaların neden tercih edilmesi veya tercih edilmemesi gerektiğine ilişkin yeni soruları yanıtlamak ve eğitim politikalarına yön vermek durumunda olacağız. Daha geç kalmadan, bugünden başlayarak FATİH’i izlememiz ve değerlendirmemiz, 2019’da yapacağımız tercihleri veri ve kanıt temeline oturtmamıza yardımcı olacak; doğrularımızı ve yanlışlarımızı ayrıştırmamızı sağlayabilir. Ancak bu şekilde FATİH’in ve FATİH’i izleyecek teknoloji girişimlerinin ne ölçüde ve neden diğer politika seçeneklerinden (örneğin sınıf mevcutlarının azaltılması, eğitim fakültelerinin desteklenmesi vb.) daha faydalı veya daha az faydalı olduğunu bilebiliriz. Unutulmaması gereken en önemli nokta; etkileşimli tahta ve tabletlerin ötesinde, daha fazla bilginin, eğitimde hem fırsatların artırılması hem de teknolojinin iyileştirmesinin omuriliğini teşkil ettiği ve edeceğidir. Dr. Mehmet Alper Dinçer, Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Araştırma Koordinatörü’dür. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. 2013 yılında Columbia Üniversitesi Ekonomi ve Eğitim Doktora Programı’nı tamamladı. Columbia Üniversitesi’nde göç, eğitim ve sağlık üzerine çeşitli araştırma projelerinde görev aldı. UNICEF Kenya Eğitim ve Gençlik Birimi’ne danışmanlık yaptı. Eylül 2011’de ERG’ye katılan Dinçer’in ilgi alanlarının başında, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu kalkınmakta olan ülkelerdeki eğitim ekonomisi çalışmaları geliyor. Twitter’dan takip edin: @MAlperDincer Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Al Jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
]]>