İklim krizine karşı 2018 yılında başlayan okul grevleri çocukların ve gençlerin gezegenimizin geleceğinden ne kadar kaygı duyduklarını ve daha iyi bir dünya için kolektif olarak harekete geçmemiz gerektiğini bize gösterdi. Çocukların ve gençlerin başlattığı bu eylemlerin etkilerini hem okul programlarında hem de uluslararası kuruluşların raporlarında ve konferanslarında görmeye başladık. Artık pek çok ülkede, iklim değişikliği hakkında hangi seviyede ne öğretileceği, nasıl öğretileceği ve hangi pedagojik yaklaşımlarının uygulanacağını hem okul eğitimi hem de öğretmen eğitimi özelinde tartışılmaktadır. İklim değişikliği eğitimi üzerine tartışmalar sürerken, çevre ve sürdürülebilirlik için eğitim yaklaşımlarına tekrar dönüp bakmamız gerekir. 1970’lerden beri devam eden örgün, yaygın ve informal çevre eğitimi programları ne kadar başarıya ulaştı? Eğer başarılı olduysa neden hala gezegenimizde yaşamı tehdit eden krizlerle boğuşuyoruz? 

İklim değişikliğinin eğitimle ilişkisi hem Dünya’da hem de Türkiye’de tartışılırken Burcu Meltem Arık’ın titizlikle hazırladığı Öğretmenler ve eğitimciler için Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) süreçlerinde eğitim hakkının izlenmesine ilişkin bilgi notu başlıklı rapor bize önemli bilgiler ve kaynaklar sunmaktadır. Bu rapor, iklim değişikliğini insan haklarından, çocuk haklarından ve doğa haklarından bağımsız görmememiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Eğitimin en önemli paydaşlarından olan çocukların, gençlerin ve öğretmenlerin iklim krizi ile ilgili eğitim politikaları geliştirilirken karar alma süreçlerinde daha aktif yer almaları gerektiğinin altını çizmektedir. Dilerim bu rapor tüm eğitimcilere, öğretmenlere ve politika yapıcılara ulaşır ve iklim krizi ile eğitim arasındaki iki yönlü ilişkinin etraflıca ele alınarak tartışılmasına ve tartışmakla kalmayıp ekolojik adalet ve çocuk hakları temelli, dönüştürücü eğitim politikalarının geliştirilmesine katkı sağlar.

Dr. Güliz Karaarslan Semiz
Çevre ve Sürdürülebilirlik için Eğitim Uzmanı
Akademisyen

İklim krizinin etkilerinin ve bunlara karşı alınan önlemlerin kapsayıcı olması, sağlık hizmetlerine, temiz suya, sanitasyona, eğitime, barınmaya, güvenli çalışma koşullarına, arazi haklarına erişimi engellememesi; marjinalleştirilmiş veya hassas gruplar açısından mevcut eşitsizlikleri kötüleştirmemesi öncelikli olmalıdır. Bu kriz, su ve sanitasyon, sağlık, yaşam, gıda, yeterli standartta yaşama, barınma, mülkiyet, kendi kaderini tayin, yurttaşlık, hareketlilik, ayrımcılık yasağı, çocuk, kadın ve eğitim gibi birçok hakkı doğrudan ya da dolaylı olarak etkiliyor. Bu etkiler günümüzde münferit acil durumlar olmaktan çıktı, yeni küresel norm haline geldi.

Öğretmenler ve Eğitimciler İçin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Süreçlerinde Eğitim Hakkının İzlenmesine İlişkin Bilgi Notu_page-0001

Bu bilgi notu, iklim krizinin eğitim hakkına etkilerine odaklanıyor. Eğitim hakkı, iklim krizi nedeniyle tehdit altındadır. Bununla birlikte eğitim, yoğunluğu ve şiddeti artan iklim kriziyle mücadelede kritik bir role de sahiptir. İklim krizinin etkileri ve gidişatı hakkında politika yapıcıları, karar vericileri ve dünya kamuoyunu bilgilendirmekten sorumlu Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), kuruluşundan bu yana eğitimin önemine ve gerekliliğine işaret ediyor. Ancak, eğitimciler, öğretmenler ve öğrenciler uluslararası, bölgesel ve ulusal iklim politikası karar süreçlerinde henüz olması gerektiği gibi yer almadı. İlgili mekanizmalara eğitim alanında dünya çapında düşük bir katılım olurken, bu durum Türkiye için çok daha sorunludur.

Eğitim, iklim krizini önlemek, hafifletmek, krize uyum sağlamak ve krizin etkilerini onarmak için kritik eylem alanlarından biri olmasına rağmen, aynı zamanda mevcut hâliyle krizin etkilerine karşı oldukça savunmasızdır. İklim krizi nedeniyle eğitim hakkı ihlal edilen çocuk ve gençlerin sayısı giderek artıyor. Kriz, çocukların ve eğitimin diğer paydaşlarının iyi olma hâlini ve öğrenme çıktılarını kalıcı olarak etkiliyor. IPCC, 1990’dan bu yana yayımladığı her rapor döngüsünde ülkelere “belirli yerlerin, ülkelerin veya bölgelerin özel gereksinimlerine ve kaynaklarına” göre özel eğitim programları geliştirmelerini ve uygulamalarını tavsiye ediyor. İlk tavsiyeden bu yana otuz yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, nitelikli iklim değişikliği eğitiminin, örgün veya yaygın eğitim sistemi içinde yer aldığını, eğitimin çocukları ve gençleri iklim krizine karşı güçlendirdiğini iddia etmek pek mümkün değil. Yerel ve farklılaşmış
ihtiyaçlara yanıt veren kamusal eğitim politikaları olmadan, karşı karşıya olunan iklim krizi sorununu kavramak zor ve sorunun çözümüne ilişkin hedefler belirlemek daha da zordur.

İklim Krizi Sohbetleri

COP27’de Eğitim Hakkına İlişkin Gözlemler

6-18 Kasım 2022 tarihleri arasında, Şarm El Şeyh’te UNFCCC’nin 27. Taraflar Konferansı düzenlendi. ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü ve Roots & Shoots Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burcu Meltem Arık eğitim hakkını izlemek amacıyla, Etkiniz AB Programı desteği alarak 9-16 Kasım tarihleri arasında konferansa katıldı. Eğitime ilişkin kritik gelişmelerin yanı sıra gençlik ve toplumsal cinsiyet alanlarındaki kararları ve etkinlikleri de izledi.

Bu web sitesi, Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. İçeriğinden yalnızca Roots & Shoots Türkiye ve Eğitim Reformu Girişimi sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.