Eğitim İzleme Bülteni


2019-20'de Eğitim Ortamları

Eğitim İzleme Raporlarında derlediğimiz verileri Eğitim İzleme Bültenlerinde özetliyor, kamuoyuna nitelikli veri kaynağı olmayı ve veri temelli politika üretim süreçlerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Eğitim İzleme Bültenlerinin bu sayısında, Eğitim İzleme Raporu 2020’nin üçüncü dosyası olan Eğitim Ortamları’na yer veriyoruz.

Bir öğrencinin içinde bulunduğu eğitim ortamı, fiziksel, sosyal, duygusal, kültürel, entelektüel ve yönetsel faktörlerin bir araya gelmesi ve bunların birbirleriyle etkileşimi sonucu oluşur. O nedenle, eğitim ortamlarını oluşturan tüm bileşenlerin sistemsel bir bakış açısıyla ele alınması gerekir. 23 Mart 2020 tarihinde ara verilerek uzaktan eğitim ile sürdürülen örgün eğitim, yeni eğitim-öğretim yılında “aşamalı ve seyreltilmiş” olarak devam ediyor. Eğitim sistemi içindeki tüm paydaşlar için yeni bir deneyim olan bu süreç, eğitim ortamları bağlamında eğitimi yeniden düşünmemizi gerektiriyor.

Uzaktan eğitimle birlikte dijital ortamlarda buluşma sıklığı artan çocuklar siber zorbalığa ne ölçüde maruz kalıyorlar?

Lise öğrencilerinin yüzde 11,7’si sosyal medya, yüzde 10,3’ü WhatsApp, yüzde 10,1’i dijital oyunlar üzerinden rahatsız edici davranışlara maruz kaldığını ifade ediyor.

We are Social Dijital 2020 Raporu’nda, pandemi sürecinde, dünyadaki internet ve sosyal medya kullanıcılarının, 300 milyondan fazla arttığı belirtiliyor. Bunun ne kadarını eğitim çağındaki çocukların oluşturduğuna dair bir veri olmamakla beraber, COVID-19 salgını sürecinde okul çağındaki çocuklara uygulanan sokağa çıkma yasağı ve eğitimin dijital teknolojiler yoluyla gerçekleştirilmesi nedeniyle, çocukların dijital ortamlarda buluşma sıklığının arttığına dair bir çıkarım yapılabilir.

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 2018’de birlikte yürüttüğü İnternetin Bilinçli ve Güvenli Kullanımı Saha Çalışması Raporu’na göre ankete katılan ebeveynlerin yüzde 32,5’i çocuklarının siber zorbalığa uğrama ihtimaline karşı oldukça kaygılı. Araştırmada lise öğrencilerinin hangi dijital ortamlarda, ne sıklıkla rahatsız edildikleri incelenmiş. Lise öğrencilerinin yüzde 11,7’si sosyal medya, yüzde 10,3’ü WhatsApp, yüzde 10,1’i dijital oyunlar üzerinden rahatsız edici davranışlara maruz kaldığını ifade ediyor. Rahatsız edici davranışlara maruz kaldığında ailesinden yardım isteyen ortaokul öğrencilerinin oranı yüzde 73,5 iken, lise öğrencilerinin oranı yüzde 48,7. Öğretmenlerinden yardım isteyenlerin oranı ortaokulda yüzde 34,3 iken lisede bu oran yüzde 25,9’a düşüyor. Bu bulgular dijital zorbalığa maruz kalan çocukların özellikle yaş arttıkça sorunu aileleriyle ve öğretmenleriyle paylaşmaktan kaçındıklarına işaret ediyor. Araştırmalara göre, çocuklar maruz kaldıkları siber zorbalığı yetişkinlerle paylaşmaları halinde internet ya da telefon kullanımı konusunda sınırlandırılacaklarından korktukları için yetişkinlerden yardım almaya çekiniyorlar.

Öğrenciler kendilerini okul topluluğunun bir parçası olarak görüyor mu?

PISA 2018 kapsamında yapılan öğrenci anketine katılanlar arasında okula kendini ait hissettiğini söyleyen öğrencilerin oranı OECD genelinde yüzde 70,8 iken, Türkiye genelinde bu oranın yüzde 71,5 olduğu görülüyor. Aynı çalışmaya göre, okulda dışlanmış hissetmediğini düşünen öğrencilerin oranı yüzde 76,4 iken, OECD ortalamasında yüzde 80,5. PISA 2018’in sunduğu bu verilerden yola çıkarak, okula aidiyet konusunda Türkiye’de iyileştirmeye yönelik önlemler alınmasının gerekli olabileceğini söylemek mümkün.

Okula aidiyetin göstergelerinden biri de devamsızlık oranları. PISA 2018 sonuçlarına göre, Türkiye’de devamsızlık oranları diğer OECD ülkelerine göre oldukça yüksek. Türkiye’de PISA değerlendirmesine katılmadan önceki 2 hafta okula “üç ya da dört kez” devamsızlık yapan öğrenci oranı yüzde 10,3, “beş ya da daha fazla” devamsızlık yapan öğrenci oranı ise yüzde 12,0. Bu oranlara karşın, devamsızlık yapmadığını belirten öğrencilerin oranı yüzde 48,4. OECD ortalamasında devamsızlık yapmadığını belirten öğrenci oranı yüzde 78,7. PISA 2015 sonuçlarıyla kıyaslandığında OECD ortalamasında devamsızlık yapan öğrenci oranlarında oldukça az bir fark varken, Türkiye’de devamsızlık yapan öğrenci oranında artış gözleniyor.

Güncel verilere göre, Türkiye’de çocukların cinsel istismara karşı korunmasında son durum ne?

Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda üç kat arttı ve yılda ortalama 8 bin çocuk cinsel istismara uğruyor.

ECPAT 2020 Türkiye Bilgilendirme Raporu’na göre, “Türkiye 60 ülke içerisinde, ülkenin çocukların cinsel sömürüsü ve istismarına karşılığı açısından 56,7 puanla 18. sırada. Bu skor Filipinlerle aynı ve Uganda’nın biraz altında (57,3)”. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun 7 Nisan 2018 tarihli tutanak dergisinde yer alan istatistiğe göre cinsel istismar vakalarının sadece yüzde 15’i adli makamlara ulaşabilmekte. Acıbadem Suç ve Şiddeti Araştırma Merkezi tarafından üçüncüsü hazırlanan Türkiye’de Çocuk İstismarı Raporu-3 başlıklı araştırmaya göre 2019’un ilk üç ayında cinsel istismar suçu mağduru olarak 83’ü 12 yaşın altında olmak üzere toplamda 483 çocuk rapor edildi. Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda üç kat arttı ve yılda ortalama 8 bin çocuk cinsel istismara uğruyor.

Cinsel istismar konusunda kamuya açık, ayrıştırılmış veriler bulunmadığı için eğitim ortamlarında meydana gelen cinsel istismarın oranı bilinmiyor. Öyle ki, The Economist dergisi tarafından yayımlanan ve 60 ülkeye ilişkin veriler sunan Gündüz Gözüyle Endeksi’nde (Out of the Shadows Index), Türkiye’de çocukların cinsel istismarına ilişkin veri toplama skoru 100 üzerinden 0 olarak raporlandı. Bu değerin 0 olması, kullanılan yöntem çerçevesinde en olumsuz duruma, kamuya açık bir veri toplanmadığına işaret ediyor.

Salgın öncesinde okullarda hijyen güvenliği sağlanabiliyor muydu?

MEB 2019-2023 Stratejik Planı ve MEB 2019 Yılı Performans Programı’nda okullardaki hijyen ve temizlik, “Zayıflıklar” arasında sıralanıyor. Okullardaki temizlik ve hijyen malzemeleri büyük ölçüde okul aile birliklerinin (OAB) bütçesinden sağlanıyor. Bu durum, hijyen güvenliğine ilişkin ihtiyaçların karşılanmasında okullar arasında imkan farklılıklarına neden olabilir. Örneğin, OAB bütçesine göre ek geçici temizlik personeli de istihdam edilebilirken, bütçesi yeterli olmayan okullarda bu mümkün değil. Aşamalı ve seyreltilmiş eğitim sürecinde tüm okullardaki temizlik ve hijyen malzemesi ihtiyaçlarının karşılanması tüm çocukların hijyen güvenliğinin sağlanması için gerekli.

Bölgeye ve kademeye göre derslik başına düşen öğrenci sayısı nasıl değişti?

Diyarbakır ve Şanlıurfa 36 öğrenciyle hem bölge hem de Türkiye genelinde en fazla derslik başına düşen öğrenci sayısına sahip iller.

2019-20 eğitim-öğretim yılında Türkiye genelinde, anaokullarında derslik başına düşen öğrenci sayısı 15, anasınıflarında 25. Bu sayılar bir önceki yılla aynı. Bölgelere göre resmi okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısının en yüksek olduğu bölge 32 öğrenciyle Güneydoğu Anadolu bölgesi. Diyarbakır ve Şanlıurfa 36 öğrenciyle hem bölge hem de Türkiye genelinde en fazla derslik başına düşen öğrenci sayısına sahip iller.

Derslik başına düşen öğrenci sayıları ilkokulda 20, ortaokulda 28. İlkokul kademesindeki resmi okullarda bu sayı 26 iken ortaokul kademesindeki resmi okullarda 37. Bir önceki yıl ise bu sayı 38’di. Bölgelere göre derslik başına düşen öğrenci sayısının en yüksek olduğu bölge hem ilkokul hem ortaokul için Güneydoğu Anadolu bölgesi.

Türkiye genelinde genel ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı resmi kurumlarda 28, özel kurumlarda 10. Resmi kurumlarda bu sayının en yüksek olduğu bölgeler Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri. Her iki bölgede de resmi okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı 28. Mesleki ve teknik ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 19. Bir önceki yılda bu sayı 21’di. Bu farkın nedeni öğrenci sayısındaki azalma ve bu azalmanın sebebi, 2017 yılı itibarıyla meslek liseli üniversite adaylarına, kendi bölümlerinin devamı niteliğindeki ön lisans programları için tanınan sınavsız geçiş hakkının kaldırılması olabilir. Din öğretimine bağlı ortaöğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı bir önceki yıl olduğu gibi 14. Resmi okullar açısından bu sayının yüksek olduğu bölgeler ise 16 öğrenciyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Ortadoğu Anadolu Bölgesi.

 

Uzaktan eğitim için gerekli ön koşullar her çocuk için sağlanabiliyor mu?

Bakan Ziya Selçuk’un yaptığı açıklamaya göre, öğrencilerin yüzde 20’sinin, yaklaşık 3,5 milyondan fazla öğrencinin, internet bağlantısı bulunmuyor. Kırsal bölgelerde yaşayan 1,5 milyon öğrencinin ise yaşadığı bölgede internet altyapısı yok. İnternet altyapısının olduğu yerlerde ise öğrencilerin online derslere katılmak için teknolojik aracı ya da yeterli hızda ve kapasitede internet bağlantısı olmayabiliyor. Eğitimde fırsat eşitliği açısından pandemi büyük bir sorunu gözler önüne seriyor.

 
Image

0 212 292 05 42

Image

erg@sabanciuniv.edu

Image

Karaköy / İstanbul