Yeni Asya: Eğitim siyasi kutuplaşmadan etkileniyor

Eğitim Reformu Girişimi hazırladığı raporda, ‘eğitim siyasi kutuplaşmadan etkileniyor’ tesbitinde bulundu. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) 24 Haziran genel seçimleri ve cumhurbaşkanı seçimleri yaklaşırken ‘Seçimler ve Eğitim’ adlı bir rapor hazırladı. Raporda eğitime dair ortak güven ortamının oluşturulması, ortak eğitim hedefleri için siyasî uzlaşının sağlanması, Türkiye ulusal eğitim stratejisinin sağlanması, bütün öğrenciler için öğrenme uçurumunun kapanması gibi birçok konuda teklif sunuldu. Eğitim Reformu Girişimi Politika Analisti Yeliz Düşkün, 24 Haziran’dan sonra göreve gelecek partilere “Eğitimde siyasî uzlaşı gerekiyor” diyeceklerini belirtti. Çocuklar da etkileniyor Raporun dikkat çeken en önemli başlığı ‘Eğitim siyasî kutuplaşmadan olumsuz etkileniyor’ oldu. Konuyu hakkında Analist Yeliz Düşkün’ün değerlendirmeleri şu yönde oldu: “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) verilerine göre, Türkiye’de 15 yaşındaki çocukların % 51’i matematikte, % 45’i fende, % 40’ı okumada temel becerilerden yoksun. Bu oranlar OECD ortalamasının iki katı. Eğitimin siyasî referanslarla tartışılması, eğitimin pek çok önemli konusunu gözden kaçırmamıza yol açabiliyor. Bu durum en fazla çocukları ve aileleri olumsuz etkiliyor. Bizim eğitimdeki ihtiyaçları çocukların gözünden araştırdığımız çalışmalarımız ile kamuoyunda tartışılanlar da farklılaşıyor. Örneğin Türkiye’de pek çok çocuğun deneyimlediği en önemli sorunlar tuvaletlerin kirli olması ve beslenme olanaklarının yetersizliği. Bu konular ne yazık ki manşet olacak çekiciliğe sahip değil, ancak önemi hakkında siyasî parti ayrımı olmaksızın uzlaşılabilecek ve çözüm üretilebilecek konular.”   Eğitime daha fazla kaynak Ülkedeki sınırlı kaynakların sınırsız harcandığı belirten Analist Düşkün hükümete seslendi ve şunları dedi; “PISA raporunda Türkiye’de eğitime yapılan harcamaları ilgilendiren çok önemli bulgular var. Bunlardan biri, akademik başarının yükselmesi için Türkiye’de 6 ile 15 yaş arasında öğrenci başına yapılan harcamanın nirengi noktası kabul edilen 50 bin Dolar düzeyine kadar çıkması gerektiği. Tamamlayıcı bir bulgu ise şu: eğitime ayrılan kaynakları arttırmak tek başına yeterli değil, asıl önemli olan kaynakları hangi politikalara harcadığınız. Öncelikle Türkiye’de sınırlı kaynakları verimsiz harcamak gibi bir lüksümüz olmadığını kabul etmek ve harcama alanlarını etki değerlendirme yöntemi kullanarak verimlilik süzgecinden geçirmek gerekiyor. Bir yandan öğretmen açığı bulunurken öte yanda binlerce norm fazlası öğretmenin bulunması gibi verimsizliklere çözüm bulmak gerekiyor. 2014 yılından bu yana 4 milyar TL’ye ulaşan özel okullara öğrenci başına ödenen teşvikleri hem verimlilik hem eşitlik bakımından gözden geçirmek gerekiyor.” Haberin aslı için tıklayınız.]]>