Türkiye eğitim sisteminde iki sorun artarak devam ediyor: 1- Eğitim 2- Sistem

Evrensel, Tolga Alp Turgut 18 milyon öğrenci ve 900 bini aşkın öğretmen bugün dersbaşı yapacak fakat yap boz tahtasına dönen eğitim sistemi neresindentutsan elde kalıyor.

18 milyon öğrenci bugün 2015-2016 eğitim-öğretim dönemine başlıyor. AKP iktidarının siyasi-ideolojik hedefleriyle yap-boz tahtasına döndürdüğü eğitim sistemi öğretmen, öğrenci ve velileri mağdur etmeye devam ediyor. Öğrenciler bu yıl da kendilerini ezbere yönlendirilen, bir sınav kötü sonuçlanırsa her şeyin bittiği hissini veren, öğrenciyi analiz edip onun için uygun alana yönlendirmekten aciz olan ve hayal gücünü, çok yönlülüğü, keşfetmeyi yok sayan bir eğitim sisteminin içinde bulacak. Bölgede yaşanan çatışmalar ve sıkıyönetim uygulamaları eğitim-öğretimin sağlıklı bir şekilde yapılıp yapılamayacağı tartışmalarını gündeme getirirken, eğitim uzmanları ve sendikaların araştırmaları gösteriyor ki; serbest piyasanın insafına bırakılan temel eğitim hakkı tek din, tek dil anlayışı üzerinden 4+4+4 dayatması ile güncelliğini sürdürecek. İLKOKULA ADIM ATMAK 1153 TL AKP iktidarı döneminde yaşanan hayat pahalılığı öğrencilerin eğitim-öğretimine de yansıyor. Okula başlangıç giderleri geçen yıla göre yüzde 34,61 arttı. Asgari ücretle hayatını devam ettiren bir kişi, okula başlayan çocuğu için, bir aylık maaşından fazlasını, en düşük maaş alan memur ise maaşının yüzde 70’ini okul masrafı olarak harcamak zorunda kalıyor. Eğitim-İş’in TUİK verileri doğrultusunda, okula zorunlu alınan bağışlar, sınıfların dizaynı için toplanan paralar, velilerin çocuklarına verdikleri harçlıklar, öğrencilerin kullandığı malzemeleri belirleyerek yaptığı araştırmaya göre, ilkokul 1. sınıfa başlayan bir öğrencinin başlangıç gideri 1153,83 TL. Öğrencilere ücretsiz kitap dağıtılan AKP iktidarı dönemi, özel eğitime verilen desteğin üzerini örtmekten ve kamuoyunun gözünü boyamaktan öteye gidemiyor. ÖZEL OKUL VE İMAM HATİPLER TEŞVİK EDİLİYOR Eğitimde 4+4+4 dayatmasının uygulanmaya başlanmasından bu yana okullarda en çok gözlenen sorunlar; 72 ay öncesi çocukların hala okula uyum sağlayamamaları, okula giriş çıkış saatleri, velilerden para toplama uygulamalarının yaygınlığı, temizlik sorunu, imam hatiplerle ortak binaları paylaşan okullarda öğrencilere yönelik çeşitli baskılar, normal ortaokulların tamamında imam hatip sınıfları açma girişimleri olarak güncelliğini koruyor. Eğitim Sen’in açıklamalarına göre öğrencileri imam hatip okullarına yönlendirmek için bütün imkanlarını kullanan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’in üstün gayretleri sonucu, Türkiye’de kütüphanesi olan okul oranı 4+4+4 ile birlikte yüzde 41’den yüzde 39’a düştü. Bazı okulların kütüphaneleri ve laboratuvarları kapatılarak ya sınıf yapıldı ya da mescit haline getirildi. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında imam hatip ortaokullarında okuyan toplam öğrenci sayısı 94 bin 467 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında bu sayı 140 bin 15’e yükseldi. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise bir önceki yıla göre yaklaşık 3 kat artarak 385 bin 830 oldu. İmam hatiplerin bütün ekonomik talepleri anında yerine getirilirken, diğer devlet okulları kaynak taleplerinin karşılanmaması nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor. DEVLET LİSELERİNDE DERSHANECİLİK YAPILIYOR Kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamaları artarak sürüyor. Eğitimde 4+4+4 uygulamasının başlatıldığı 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken son üç yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda özel okul sayısı yaklaşık 10 kat, özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 17,5 kat gibi astronomik bir artış gösterdi. MEB bu yıl çocuğunu özel okul öncesi eğitim kurumlarına ve özel kreşe gönderenlere 2.680 TL, özel ilkokula 3.220 TL, özel ortaokul ve liselere 3.750 TL, temel liselere gönderenlere ise 3.220 TL olmak üzere toplam 230 bin öğrenciye ‘özel okul teşviki’ verdi. Eğitim Sen’in yaptığı araştırma göre göre, dershanelerin temel liselere dönüştürülmesi ticarileştirme ve özelleştirme sürecini hızlandırarak, devlet liselerinde 11. ve 12. sınıfların büyük ölçüde boşaltılmasına, devlet liselerinin ise öğrenci kaçışını engellemek için fiilen dershanecilik faaliyeti yapar hale gelmesine yol açtı. ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER İZLANDA NÜFUSUNDAN FAZLA TBMM’den çıkan yasayla 2015 yılı içinde MEB’e 47 bin kadro kullanabilme yetkisi verilmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Ağustos’ta 47 bin atama yapılacağını söylemişti. Ancak 37 bin öğretmenin ataması yapıldı. Türk Eğitim-Sen’in yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de norm kadro ihtiyacı 73 ilde 120 bin 610. Atama bekleyen öğretmen sayısı ise 417 bin. Yani 323 bin nüfusu olan İzlanda’dan fazla. Hiçbir hakkı olmayan, iş güvencesi bulunmayan, girdiği ders başına ücret alan ücretli öğretmenlerin sayısı da 79 bin 765. Öğretmensiz okullarda eğitim-öğretim gören öğrencilerden bilimde, fende, teknolojide, kültürde, sanatta, edebiyatta başarıyı sağlaması bekliyor. SURİYELİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 70’İ OKUYAMIYOR Sabancı Üniversitesi Eğitimde Reform Girişimi’nin hazırladığı 2014-15 Eğitim İzleme Raporu’na göre, 2013-14 eğitim-öğretim yılı sonunda kamplarda eğitim gören Suriyeli çocukların sayısı 65 bin, geçici eğitim merkezlerinde eğitim görenlerin sayısı 45 bin, Türkiye eğitim sistemindeki okullarda eğitim görenlerin sayısı ise 7 bin 500. Okul çağındaki Suriyeli çocukların yüzde 70’inin okula devam etmediği tahmin ediliyor. AFAD’ın paylaştığı güncel verilere göre ise geçici barınma merkezleri dışında yaşayan ve okula gitmeyen 400 binin üzerinde çocuk bulunuyor. Kadınların okulu terk etme nedenlerinden biri erken evliliklerken, erkeklerde bunun en yaygın nedeni maddi olarak ailelerini desteklemek için çalışmak zorunda kalmaları. Okullara ulaşımla ilgili zorluklar yaşayan Suriyeli çocukların Türkiye’de okula devam etmesinin önünde ailelerinin eğitime kaynak ayıramaması, eğitim dilini anlama ve konuşma sorunları, akademik destek olanaklarının kısıtlılığı ve idari zorluklar engel olarak öne çıkıyor. Suriyeli çocukların bir diğer temel sorunu ise aldıkları eğitimin niteliği. Geçici eğitim merkezlerinde Suriyeli öğretmenlerin sayıca az olması bu konudaki zorlukları arttırıyor. BÖLGEDEKİ OKULLAR KAOS İÇİNDE Bölgede yaşanan çatışmalar ve 100’ün üzerinde yerleşim yerinin ‘özel güvenlik bölgesi’ ilan edilmesi sonucu sokağa çıkma yasağıyla başlayan süreçte, sokaklarda oynayan çocuklar hayatını kaybetti. Silahların gölgesinde yeni eğitim-öğretim yılına başlayacak Ağrı, Bingöl, Dersim, Diyarbakır, Hakkâri, Kars, Mardin, Urfa, Şırnak ve Van illerinde Eğitim Sen’in yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, can güvenliği, zarar gören okulların fiziki koşulları, ulaşım olanakları ve öğretmen açıkları eğitim-öğretimin önünde engel olarak duruyor. Öğretmenler endişeli bir şekilde göreve başlarken, öğrenci ve veliler tedirgin. EĞİTİMDE SON 13 YIL YAP BOZ TAHTASI GİBİ Türkiye’de en hızlı değişen şey eğitim sistemi. Son 12 yılda eğitimin içeriğinden sınav sistemine kadar 13 temel değişiklik yapıldı, 5 bakan değişti. -Üniversiteye katsayı farkı daha da artırıldı. (2003) -Müfredat değişti. (2004) -Üç yıllık lise eğitimi 4 yıla çıktı. (2005) -LGS gitti OKS geldi. (2005) -OKS yerine üç aşamalı SBS geldi. (2007) -Ortaöğretimde üç aşamalı kalktı, yeniden tek sınav sistemi getirildi. (2010) -Üniversite sınav sistemi yeniden iki aşamalı oldu: YGS-LYS. (2009) -Üniversiteye girişte katsayı kaldırıldı. (2009) -Katsayı yeniden kalktı. (2011) -4+4+4 kesintili 12 yıllık eğitim sistemine geçildi. (2012) -Tek SBS yerine yine bir çok sınav olan TEOG sistemi getirildi. (2012) -Dershaneler kaldırılmaya çalışıldı. (2012) -Düz liseler Anadolu Lisesi oldu. (2013)
]]>