Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sınıf İçine Nasıl Taşınır? 

Toplumsal cinsiyet normları, sınıf içinde, öğrencilere söz verilmesinden, gençlerin alan seçimlerine, beden eğitiminden sanat eğitimine kadar pek çok alanda etkili. 13 yıldır öğretmenlere ve öğretmen adaylarına toplumsal cinsiyet farkındalığı kazandırmak için çalışmalar yapan Mor Sertifika Programı’nın Koordinatörü Ceyda Karadaş, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sınıfa nasıl taşınacağını ERG Blog için yazdı.

Ceyda Karadaş
Mor Sertifika Programı Koordinatörü   

Toplumsal cinsiyet rolleri, hayatımızın her noktasında çok önemli bir yere sahip. Özel hayatımızın, kamusal hayatımızın, siyaset ve iş yaşamımızın şekillenmesinde belki de en etkili faktörlerden bir tanesi toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rolleri. Bu bağlamda, hayatımızın en önemli alanlarından eğitimin toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız gelişip şekillenebileceğini düşünmek mümkün değil. Toplumsal cinsiyet rollerine atanan özellikler ve beklentiler, kişilerin kendilerine dair limitleri belirlemesine neden oluyor. Kendilerini gerçekleştirmelerinin önünde engel ya da başarılarını kutlamalarının önünde bir engel haline gelebiliyor. Toplumsal cinsiyet rolleri, “kadın dediğin…, erkek dediğin…” kalıplarıyla sınırladığı kişilerin hayatlarını, hayalleri, beklentileri ve istekleri dışında şekillendiren birer etken haline gelebiliyor.

Kişilerin hayalleri üzerinde bu kadar büyük güce sahip olan toplumsal cinsiyet normları, sınıf içinde; öğrencilere söz verilmesinden öğrencilerin alan seçimlerine, beden eğitimi derslerinde yapılan spordan sanat derslerinin seçimlerine kadar birçok konuda etkili. Sahip olduğu öneme rağmen, müfredatta toplumsal cinsiyetin sınıflarda konuşulabileceği çok fazla alan olmadığı gibi, sınıf içi materyaller ve kitaplarda toplumsal cinsiyet eşitsizliği temsillerinin bulunmaya devam ettiğini gözlüyoruz. Toplumsal cinsiyet rolleri ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın ders materyallerinde yalnızca metinsel olarak değil, görseller yoluyla da yeniden üretildiği çeşitli araştırmalarda da yer bulmaya devam ediyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliği neden sınıfa giremiyor? 

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sınıflarında konuşmak ve içeriklerine dahil etmek isteyen öğretmenlerin karşılaştığı pek çok sorun bulunuyor. Öğretmenlerin karşılaştığı ilk sorun, toplumsal cinsiyet ve cinsiyete dayalı ayrımcılık konularında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve bilgi edinmek için gerekli desteğe nasıl ulaşacakları konusunda yeterli hissetmemeleri. Öğretmenler yeterli bilgiye sahip olmadığını hissettiği bu alanı sınıf içine taşımaktan imtina edebiliyorlar. Öte yandan öğretmenlerin “toplumsal cinsiyet rollerinin hayatımızı nasıl bir cendereye soktuğunu”“toplumsal cinsiyet üzerine bildiklerinden çok daha fazlasını öğrenmesi, okuması, araştırması ve uygulaması gerektiğini ve bir eğitimci olarak bu konuda sorumlu olduğunu” aldıkları eğitimler sonrasında daha net görebildiklerine ve bu algı ile bir değişim başlatabileceklerini fark ettiklerine ilişkin beyanları dikkat çekiyor.

Öğretmenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğini sınıflarına taşırken karşılaştıkları bir başka ve belki de en önemli sorun ise; toplumsal cinsiyet eşitliğini müfredat içine ekleyebilmek ve bunu yaparken faydalanacakları materyallere erişebilmek. Lise müfredatı içerisinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin konuşulabileceği, yalnızca bu konuya ayrılmış bir bölüm bulunmadığı gibi, eğitim materyalleri içinde de toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan bölümler bulmak neredeyse imkânsız.

Ancak, öğretmenlerin “ellerindeki imkânlarla ve kendi üretimleriyle”, ayrımcılık ve eşitlik gibi kavramlar üzerinden, “farklı branşlarda öğretmenlerle işbirliği yaparak” atölye ve oyunlar yardımıyla toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında konuşma alanı açması da mümkün. Bunun yanı sıra, öğrencilerinin dahil olabileceği materyal üretim çalışmaları yaparak farkındalık artırmaları da olasılıklardan bir tanesi.

Mor Sertifika ekibi ve öğretmenler ders materyali oluşturuyor

Türkiye’nin farklı illerinden lise öğretmenlerine toplumsal cinsiyet farkındalığı kazandırmak amacıyla yola çıkmış olan ve Sabancı Vakfı tarafından çok uzun süredir desteklenen projelerden biri olarak yoluna devam eden Mor Sertifika Programı, odağına liselerde toplumsal cinsiyet konuşulabilmesi için alan açmayı koyuyor. Toplumsal cinsiyet farkındalığını artırmak ve bu farkındalığı sınıf içi pratiğe dönüştürmek konusunda öğretmenlerin karşılaştığı iki zorluk olan kişisel farkındalığı artırmak ve farkındalığı sınıf içine taşıyabilmek konularına odaklanan program, üç hedef gruba odaklanıyor: Öğretmenler, sivil toplum kuruluşu çalışanları ve öğretmen adayları. Mor Dosya adı verilen sınıf içi materyalleri oluşturmak üzere her sene oluşturulan ekiplere, kademe farkı olmadan tüm öğretmenler başvurabiliyor ve bir yıl boyunca uzmanlar ve Mor Sertifika ekibi ile çalışarak altı alanda materyal oluşturabiliyor.

Tüm Türkiye’den lise öğretmenleri için ise, yılda bir defa gerçekleştirilen Yaz Okulu, bir araya gelmek için başka bir alan. İkinci grup olan sivil toplum çalışanları programı da tüm Türkiye’den, tüm alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşlarına açık. Son grup olan öğretmen adayları için tasarlanan Genç Mor Sertifika Programı’nda ise eğitim fakültelerinde okuyan, her alandan, her şehirden öğretmen adayları bir hafta bir araya gelip, toplumsal cinsiyet eşitliğine dair fikir alışverişi yapıyor ve birbirinden öğrenmeye devam ediyor. Mor Sertifika Programı olarak 13 yılda ulaşılan 400 öğretmen, 70 STK temsilcisi, 130 öğretmen adayı ile güçlü bir işbirliği ve destek ağı olarak çalışmalara devam ediliyor.

Öğretmenlerin toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili sınıf içinde konuşabilmesi, tartışabilmesi için tasarlanan Mor Dosya çalışmaları özetle, öğretmenler ve uzmanlar tarafından hazırlanan, müfredatla ilişkili olarak toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında konuşmaya alan açan materyaller olarak tariflenebilir. Dosyaların gönüllü öğretmenlerden oluşturulan ekipler tarafından hazırlanması, sınıf içi pratiklerine dair öğretmenlerin tecrübelerinin diğer öğretmenlerle paylaşılmasına olanak sağlıyor. Ayrıca okullara gönderilen dosyaların uygulayıcı öğretmenler tarafından yeniden denenip geribildirim paylaşılması ise bu çalışmaları bitmeyen bir “öğretmenler arası işbirliği”ne dönüştürmekte. Şimdiye kadar çalışmaya katılan 80 öğretmen ve 40 uzman, sınıflarda toplumsal cinsiyet çalışmalarına alan açmak üzere iki set halinde, beş alanda materyal üretti ve altı alanda materyal üretim çalışmaları devam ediyor.

Öğretmenlerin deneyimlerini paylaştığı alanlar çok önemli

Alınabilecek eğitimler ve dahil olunabilecek atölyelerin yanı sıra, öğretmenlerin her alanda olduğu gibi, toplumsal cinsiyet ve cinsiyete dayalı ayrımcılık konusunda da dayanışma içerisinde olması, birbirinin tecrübesinden faydalanması ve sınıf içi uygulamalarını paylaşabilmesi, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla savaşmakta güçlendirici bir rol üstleniyor. Bu nedenle, öğretmenlerin birbiriyle fikir paylaşımı yapabileceği alanlar oluşturması üzerine yoğunlaşmak gerekiyor. Bu bir araya gelme halinin yalnızca fiziksel buluşmalar olarak düşünülmemesi, dijital buluşma alanlarının da sağlanması farkındalığın artırılmasında oldukça etkili. Forumlar, tartışma platformları ve materyal paylaşım olanakları yalnızca öğretmenlerin bir araya gelmesini değil, öğretmen-öğretmen adayı-sivil toplum kuruluşlarının birlikteliğini de sağlayarak toplumsal cinsiyet çalışmalarının sınıf içine entegre olması ve projelendirilmesi konusunda önem taşıyor.

Öğretmen adaylarının, henüz eğitimleri sırasında toplumsal cinsiyet eşitliğine dair farkındalık geliştirebileceği fırsatlarla karşılaşmasının yanında, halihazırda görev yapmakta olan öğretmenler ile ortak çalışmalar yürütebilmesi, göreve başladıktan sonra karşılaşılabilecek zorluklara karşı çözüm üretebilme mekanizmalarını sağlamlaştırıyor. Bu karşılıklı öğrenme sürecinde öğretmen adayları öğretmenlerin tecrübelerinden faydalanırken, öğretmenler de genç meslektaşlarından güncel gelişmeler hakkında bilgi edinip, cinsiyete dayalı ayrımcılığın karşısında birlikte durabilme gücünü kazanıyor.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin benimsenmesi için tutum, yaklaşım ve dilden başlanmalı

Cinsiyete dayalı ayrımcılık üzerine öğretmenlerin sınıf içinde yapacağı materyal çalışmalarının yanı sıra, değiştirebilecekleri bazı davranış kalıpları ile de kapsayıcı ve ayrımcılıktan uzak sınıf ortamı yaratması mümkün. Cinsiyete dayalı ayrımcılığın en kolay yer bulabildiği alan olan dil, sınıflarda da cinsiyetçiliğin yeniden yaratılmasına sebep oluyor. Bu nedenle, öğretmenlerin sınıf içinde cinsiyetçi kalıpyargılar, sözler ve deyişlerden uzak durması; bunun da ötesinde cinsiyetçi bir söylemde bulunduğunda buna dair öz eleştiri verebilmesi büyük önem kazanıyor. Öğretmenlerin toplumsal cinsiyete dair konuşmalara sınıf içinde alan açmasının yanında, ders dışı zamanlarda da ayrımcılıktan uzak davranışlar ve söylemlerde bulunması öğrencilerin toplumsal cinsiyet ve cinsiyete dayalı ayrımcılık konusunda farkındalığının artmasına yol açıyor. Ayrıca, cinsiyete dayalı ayrımcılığı ortadan kaldırmak için öğretmenlerin öğrencilerin kendi kimliklerine ait beyanlarına saygı göstermesi ve en önemlisi faili kim olursa olsun cinsiyetçi söylem, taciz ve ayrımcılığa karşı sıfır tolerans göstermesi, cinsiyete dayalı ayrımcılıktan uzak ve güvenilir bir sınıf ortamının yaratılmasında çok büyük önem arz ediyor. 

Bu blog yazısı ERG’nin görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluk blog yazarına aittir.

İlginizi Çekebilecek İçerikler

📄 EİR 2021: Öğretmenler Yayımlandı

  2008 yılından bu yana her yıl yayımladığımız Eğitim İzleme Raporlarının dördüncü dosyası olan Öğretmenler, bugün ERG YouTube kanalında yayımlanan etkinlikle kamuoyuna sunuldu.

Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nı Sonbahara Taşıyoruz!

Eğitimin koşulları, yöntemleri, araçları, değişiyor. Bu değişimle birlikte yenilenen ihtiyaçlar, çeşitlenen sorunlar, doğan eşitsizlikler için aradığımız çözümlerin, öğretmenlerle, öğretmenlerin yaratıcılığıyla mümkün olduğuna inanıyoruz.