‘Okul öncesi eğitim 4+4+4 ile geriledi’

Hürriyet, Esra Ülkar ‘Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitiminin Durumu ve Öneriler’ raporuna göre, 4+4+4 sistemi ile okul öncesi eğitim geriledi. Bunun nedenleri ise yeni sistemle ilköğretime başlama yaşının aşağı çekilmesi ve okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamında olmaması.

Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ve Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) hazırladığı ‘Her Çocuğa Eşit FırsatTürkiye’de Erken Çocukluk Eğitiminin Durumu ve Öneriler’ konulu raporda, okul öncesi eğitimin 2012-2013 döneminde uygulamaya konulan ve kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen 12 yıllık zorunlu eğitim sistemiyle gerilediği tespit edildi. Rapora göre son 10 yılda Türkiye’de erken çocukluk eğitimiyle ilgili önemli gelişmeler yaşanmasına rağmen; 2011-2012 eğitim-öğretim yılında yüzde 67 olan 5 yaş okullulaşma oranı ‘4+4+4’ sonrasındaki dönemde düştü ve 2014-2015 eğitim-öğretim yılında yüzde 53.8’e geriledi.

Bu durum ise, “4+4+4 eğitim sistemiyle ilköğretime başlama yaşının aşağıya çekilmesi ve okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamına alınmaması, okul öncesi eğitim konusunda 2008’den bu yana elde edilen kazanımların erozyona uğramasına neden oldu” şeklinde açıklandı.

EN AZ 1 YIL ZORUNLU OLMALI

Raporda, “Bu yaş grubundaki her 10 çocuktan dördü, yani yaklaşık 360 bin çocuk, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında okul öncesi eğitim almamış olarak ilkokula başladı. Bu da Türkiye için önemli bir fırsatın kaçtığı anlamına geliyor. Aynı zamanda bu süreçte okul öncesi eğitimden en az yararlananlar sosyo-ekonomik açıdan en dezavantajlı konumda bulunan gruplar oldu” denildi.

‘Türkiye’de Erken Çocukluk Eğitiminin Durumu ve Öneriler’ raporunda ‘erken çocukluk’un tanımı ve eğitimin bireylerin gelişimlerine katkılarına da yer verildi. Buna göre, bir çocuğun doğumundan 7 yaşına kadar geçirdiği süre ‘erken çocukluk’ olarak adlandırılıyor ve çocuğun gelişimi açısından hayati önem taşıdığı kabul ediliyor. Bu dönemde çocuk büyük bir hızla gelişiyor; zekâsı, algısı, kişiliği, sosyal davranışları ve zihinsel yetenekleri ciddi oranda şekilleniyor. Beyin gelişiminin büyük bölümü de bu dönemde tamamlanıyor. “Erken çocukluk eğitiminin amacı erken dönemde çocukları tüm gelişimlerinde desteklemek, okula hazırlamak ve onların hayata eşit fırsatlarla başlamalarına yardımcı olmak” denilen çalışmada, Türkiye’de erken çocukluk eğitimi ile ilgili güncel durum ele alınarak, her çocuğun ilkokuldan önce en az bir yıl zorunlu ve nitelikli okul öncesi eğitim almasının önemine vurgu yapıldı. Okul öncesi eğitimin bireylerin uzun vadede daha sağlıklı olmaları, eğitim sistemi içerisinde daha uzun süre yer almaları, akademik açıdan daha başarılı olmaları gibi getirileri olduğu da belirtildi.

TÜRKİYE, 65 ÜLKENİN GERİSİNDE

Rapora göre, yapılan araştırmalarla 2012 yılı itibarıyla Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 70’inin hiç okul öncesi eğitim almadığı görüldü. Böylece Türkiye, PISA’ya (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) katılan 65 ülkenin gerisinde kaldı. Raporda, okul öncesi eğitim alan çocukların akranlarından en az bir eğitim yılı önde bulunduğu, almayanların ise özellikle matematiksel becerilerde en düşük düzeyde performans gösterme olasılığının iki kat daha fazla olduğu vurgulandı.

Uluslararası araştırmalar ve Türkiye’de yapılan çalışmalar sonucunda; çocukların bu dönemdeki beyin gelişimi dahil, gelişim hızının çok yüksek ve ilgili yatırım maliyetlerinin görece düşük olması nedeniyle, erken çocukluk eğitimine yönelik ayrılan kaynağın getirisinin çok büyük olduğuna dikkat çekildi. Çalışmada şu ifadeler yer aldı:

EN AZ 7 KAT GETİRİ

“Bu dönemde çocuklara yatırılan her bir liranın en az 7 TL getirisi olduğu hesaplandı ve uzmanlar erken çocukluk eğitiminin, eğitimde eşitsizliklerin azaltılmasında en büyük araç olduğunu kabul etti. Ayrıca kadın istihdamı ve erken çocukluk eğitimiyle bakım hizmetleri arasında önemli bir ilişki var ve Türkiye’de kadının çalışma hayatına katılmasının önündeki en büyük engellerden birisi bu hizmetlerin yetersiz oluşu.”

BÖLGESEL EŞİTSİZLİKLER VAR

Tüm bunlara ek olarak Türkiye’nin farklı yerlerinde erken çocukluk eğitimine erişimde eşitsizlikler olduğu görüldü. Raporda, 2013 yılı sonunda 4-5 yaş grubunda yüzde 55 net okullulaşma hedeflenmiş olmasına karşın; sadece üç ilde (Amasya, Hatay veTunceli) bu hedefin gerçekleştirilebildiği söylendi. Diğer yandan, 4-5 yaş net okullulaşma oranı Hakkari’de yüzde 19.9, Mardin’de yüzde 27.5 ve İstanbul’da yüzde 28.4 olarak hesaplandı. Raporda bu durumdan çıkarılabilecek sonuç olarak, erken çocukluk eğitimine erişimin artırılması için il ve bölge hedefli politikalar izlenmesine ve en düşük erişim oranlarına sahip illere özel ilgi gösterilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

‘EVDEN UZAK, OKUL ÜCRETİ YÜKSEK

Raporu tamamlayıcı nitelikte hazırlanan ve 1500 kişiyle yapılan anket sonuçları da paylaşıldı. Ankete katılanların yüzde 95’i okul öncesi eğitimin “önemli”, yarısından fazlası ise“çok önemli” olduğunu söyledi. Eğitim düzeyi arttıkça “çok önemli” bulanların oranı yüzde 80’e çıktı, bu oran düşük eğitim düzeylerinde dahi yüzde 44’leri buldu. Anket sonuçlarıyla Türkiye’de okul öncesi eğitimin önemi konusunda farkındalığın tüm yaş grupları, bölgeler ve sosyo-ekonomik düzeyler arasında yüksek olduğu görüldü. Ancak, katılımcılar erişimde yaşanan sorunlar ve eğitimin paralı olması nedeniyle, önemli oranda çocuğun okul öncesi eğitimden yararlanamadığını savundu. Okul öncesi çağda çocuğu olan katılımcıların yüzde 35’i, çocuklarının okul öncesi eğitime devam etmediğini belirtti. Bunun en önemli nedenleri olarak yüzde 39’u “Gidebileceği okul yoktu/evden uzaktı” derken, yüzde 41’i “Okul ücreti yüksekti” seçeneğini işaretledi.

KATILIM GÜÇLENDİRİLMELİ

Türkiye’nin insani, toplumsal ve ekonomik gelişimi için erken çocukluk eğitimi alanında atılması önerilen öncelikli adımlar raporda şöyle sıralandı: Türkiye’de en az bir yıl zorunlu ve nitelikli okul öncesi eğitim yaşama geçirilmeli ve en kısa zamanda daha erken yaşlara da hizmet sunacak modeller ve en çok risk altında olan çocukları önceliklendirecek politikalar geliştirilmeli.

Erken çocukluk eğitimi sürecinde aile katılımı güçlendirilmeli. Türkiye’ye uygun ve katılımcı bir biçimde geliştirilmiş olan ‘Erken Çocukluk Eğitimi Kalite Standartları’ bir rehber olarak uygulanmalı. Öğretmenlerin mesleki standartları ve hizmet öncesi eğitimin niteliği iyileştirilmeli. Erken çocukluk dönemi çok boyutlu olarak ele alınmalı.

]]>