Mantalite

Sözcü, Özlem Gürses Biz Anayasa Görüşmelerine kitlenmişken, bugün Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarını şekillendirecek olan çok önemli bir hazırlığın açıklaması var : Türkiye’de müfredat değişiyor.

Hatırlarsınız, önce Cumhurbaşkanı söyledi “her yere okul yaptık, eğitimde eksiklerimizi tamamladık, ama eğitimin içeriğinden, daha doğrusu “mantalitesinden” memnun değilim…” diye. Hemen ardından Başbakan girdi konuya “Eğitimde bütçeyi artırdık, çok yol aldık, şimdi sıra içerikte, müfredat çalışması yapıyoruz” dedi. Aslında, yani normal şartlar altında, çağdaş, laik bir hukuk devletinde heyecan duymamız gereken açıklamalar. Ama doğrusu ben endişe içindeyim. Çünkü bu “müfredat” meselesi gündeme gelmeye başlamadan önce, alt yapısı yıllardır hazırlanıyordu. Önce, ülkedeki tüm eğitim kurumlarını “İmam Hatip”leştirdiler. Kimsenin İmam Hatip Liselerine karşı olduğu yok ! Ama ülkenin en başarılı, en modern eğitim kurumlarını “muhafazakar” yapılara dönüştürmek, ideolojik değildir de nedir ? En son, gençlere hizmet veren bir spor tesisini, Ataköy’deki Emlak Bankası Spor Klübünü yıkıp, İmam Hatip Lisesi yaptılar. Türkiye’de İmam Hatip Lisesi sayısı 440’tan 1017’ye çıkmıştı geçen yıl itibarı ile. Mezun sayısı ise toplam 1 buçuk milyonu geçti. Merak ediyorum, bu çocukların tümü İmam ve Hatip mi oldular yani ? Güzelim Anadolu Liselerini, Fen Liselerini de “proje okul” diye mahvettiler. Bizzat kendi evlatlarının hayatlarının fırsatı olacak o kurumları bile bile yok ettiler. Yetmedi, okul öncesi eğitimde “sıbyan mektepleri” diye geçen yüzyıldan kalmış bir modeli yeniden hayata geçirmek için yerel yönetimlere fon verdiler. O küçücük çocukların beyinleri nasıl yıkanıyor oralarda, Kimbilir… O da yetmemiş olacak ki, şimdilerde bir de Enderun Projesi üzerinde çalışıyorlar. Çeşitli üniversiteler ve sivil toplum vakıflarının hayata geçireceği bu projerle, üstün yetenekli çocuklar eğitilecekmiş ! Nasıl ? Onu bilen yok. Bütün bunlar olup biterken son derece şaibeli iki kurum eğitim politikalarını doğrudan etkiler hale geldi : TÜRGEV ve ENSAR Vakfı. TÜRGEV’i Bilal Erdoğan’ın yönettiğini biliyoruz, kendisi aynı zamanda ENSAR’ın da sponsorları arasında. Bu iki kurum, New York’ta ortak bir “KonukEvi” inşaatına başladılar. Unutmadan, bir de Maarif Vakfı kurdular. Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı, Meclis’te kabul edilerek yasalaşmıştı. Kanuna göre vakıf, örgün, yaygın eğitim hizmetleri vermek ve geliştirmek amacıyla okul öncesi eğitimden, üniversite eğitimine kadar tüm eğitim süreçlerinde burs veriyor, okul, eğitim kurumu ve yurt gibi tesisler açıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan 1 milyon TL’lik bir bütçeyle… Oysa, Türkiye’de gerçek anlamda büyük bir eğitim sorunu var, ama bu kapsamda değil. Eğitim Reformu Girişimi’nin yıllık raporları ve PISA testi sonuçlarımız durumu açıklıkla ortaya koyuyor, her ikisine de Milli Eğitim Bakanı fena kızıyor “milletin devlete olan güvenini sarsıyorlarmış !” Tüm bu bilgiler ışığında, doğrusu, bugün açıklanacak eğitimde müfredat reformu raporunu merakla bekliyorum. “Mantalite” ne olacak diye ? Gerçi elimde iki ipucu daha var, biri, Cumhurbaşkanı’nın çok sevdiği Yeni Söz gazetesinden bir köşe yazısı, Can Kemal Özer yazmış : “Çözüm, bu maskara sistemden vazgeçip, yeni Beytül Hikme (m.830) ve Nizâmiye  Medreselerini (1091) kurmak.  Bu sistemin temellerinin Ashâb-ı Suffe’de atıldığını da akıldan çıkarmamalı. Herkesi değil, istidadı olanları okutmak, Batı’nın dayattığı usûl, yöntem ve tarzla eğitmeyi terk ettiğimiz gün, işte o zaman biz dünyanın değil, dünya bizim peşimizden koşacak.” Diğeri de milyonlarca eğitimci üyesi bulunan Eğitim Bir Sen’in daha geçen hafta yayınlanan müfredat talebi raporu. Raporda, ortaokul ve lise müfredatlarından İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin çıkarılması, Din dersinin İslami ağırlıklı olmak üzere birinci sınıftan itibaren verilmesi önerileri yer alıyor. Anladınız mı “mantalite”yi ? ////////////////////////////////////////////////////// Bak Kızım; “Nesneler, bizim onlara yüklediğimiz anlamlardan ibarettir. İnsanlar da öyle…” John Berger.    
]]>