İlkokulda Ben

Atılay Uluışık, Tiyatrocu/Oyuncu 

İlkokulun ilk günü, ama yaz tatili sonrası yaşanan ilk gün değil, hayatımın tatilinden sonra yaşanan ilk gün. İlkokulun birinci sınıfının ilk günü, siyah önlük giyip beyaz yaka taktığım ilk gün, benimle bir örnek giyinmiş bir sürü çocukla beraber okulun bahçesinde toplanmıştık. Annemle babamın beni sınıf öğretmenimize teslim etmesiyle beraber sürü misali öğretmenimizi takip edip sınıfımıza girmiştik.

 

Teneffüs denilen ders arasıyla ilk tanışmam da sınıfa girdikten 45 dakika sonra çalan zille olmuştu. Ne yapacağımı bilmeden, ben de diğer arkadaşlarım gibi öğretmenimizi takip ederek okulun bahçesine çıkmıştım. Meğerse bu ders arası denilen zaman sadece 10 dakika sürermiş ve sonrasında sınıfa geri dönmek gerekirmiş. Ben bu ilk ders arasında galiba etrafımı tanımak, öğrenmek istemiş olmalıyım ki, daha sınıf arkadaşlarımı, öğretmenimi tanımadan okulumu tanımak hevesiyle tek başıma okulun bahçesinde dolaşmaya başlamıştım.

Bir süre sonra bahçede hiçbir çocuk kalmayınca bir şeylerin yanlış olduğunu düşünerek, biraz da sürüden ayrılmış olmanın korkusuyla kendimi okul kapısından içeri atarak sınıfımı bulmak üzere okulun koridorlarında dolaşmaya başladım.

Yarısı griye çalan, üst kısmı ise beyaza boyanmış duvarların arasında, birbirinin tıpatıp aynı kapalı kapılara bakarken doğal olarak kendi sınıfımı bulamamıştım. Gerçi kapıların üzerinde hangi sınıf olduğu yazılıydı lakin ben daha okuma yazma bilmiyordum ki…

İlkokulun ilk senesinin ilk gününde okulun koridorları arasında kaybolmayı başarmıştım. Yalnızlık duygusu ve kaybolmanın korkusuyla duvara yaslanıp ağlamaya başladığımı hatırlıyorum. Ne kadar süre geçmişti anımsayamıyorum. Yanımdaki sınıfın kapısı açılmış ve önümüzdeki beş yıl boyunca annemden babamdan daha fazla göreceğim öğretmenimin yüzü karşımda belirmişti.

Aslında çok da kaybolmuş sayılmazdım. Kendi sınıfımın kapısının yanında kaybolduğumu düşünerek ağlarken, öğretmenim elimden tutmuş beni sınıfıma sokup, sırama oturttuktan sonra elleriyle gözyaşlarımı silmişti.

İlerleyen günler ve yıllarda, ilk gün keşfe çıktığım okulumun bahçesinde, sınıf arkadaşlarımla atom karınca edasıyla koşturarak oyunlar oynayıp, zil sesiyle derse yetişmek için koşturarak sınıfa gittiğim koridorlarda bi daha hiç kaybolmadım. Ama halen her ay buluştuğum ilkokul arkadaşlarımla o günlerde, o anılarda kayboluyoruz. Üstelik ağlamadan, kahkahalar atarak.

Bu blog yazısı ERG’nin görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluk blog yazarına aittir.

İlginizi Çekebilecek İçerikler