Dünyada 160 milyon çocuk, yani her on çocuktan biri, çalışıyor. Türkiye’de ise, 2019 yılına ait resmi rakamlar 720 bin çocuğun işgücünde olduğunu gösteriyor. Devletler, birçok ulusal ve uluslararası kurum çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması gereken bir sorun olduğu; çocukların çalışmasının bilişsel, fiziksel ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkilediği ve okul terkine yol açtığı konusunda hemfikirler. Bu amaçla 2002 yılında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından ilan edilen 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için yapılan çalışmaların ön plana çıkarılmasını amaçlıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları da çocuk işçiliğinin her türünün 2025 yılına dek sonlandırılması gerektiğini vurguluyor. Atılan adımlar ve ortaya konan hedeflere rağmen dünyadaki çocuk nüfusunun azımsanmayacak bir bölümü çalışmaya devam ediyor ya da iş arıyor. Tüm çocukların nitelikli eğitim hakkının güvencede olması için de bir an önce sonlandırılması gereken çocuk işçiliğini Etraflıca’nın ilk sayısında güncel ve ilgili verilerle ele alıyoruz.
Çocuğun çocukluğunu yaşamasına engel olan; fiziksel, bilişsel ve ruhsal olarak sağlıklı gelişimini zedeleyen her aktiviteyi içerir.
(Kaynak: http://bit.ly/32je9MI , Eğitim İzleme Raporu 2019 | Öğrenciler ve Eğitime Erişim)
ERG Sözlük 👉 https://www.egitimreformugirisimi.org/erg-sozluk/
Çocukların çalışması yasal mı?
Çocuk hakları açısından önemli çerçeve belgelerden Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü 138 No’lu Asgari Yaş Sözleşmesi çocukların çalışabilecekleri minimum yaşa ve çalışma koşullarına dair düzenlemeler sunuyor. Bununla birlikte, çocukların onlara zarar verecek ve eğitimlerine engel olacak işlerde çalışmasının engellenmesinin devletlerin sorumluluğunda olduğunu belirtiyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi, taraf devletleri çocukların sömürülmelerini, eğitimlerini ve gelişimlerini engelleyebilecek tehlikeli işlerde çalışmalarını önlemek için yasal düzenlemeler yapmakla ve bu düzenlemeleri uygulamakla sorumlu tutuyor. Türkiye bu sözleşmenin 1994 yılından bu yana tarafıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü, çalışmaya başlama yaşının 15 yaşın altında olmaması gerektiğini belirtiyor. Bu kapsamda devletler, çalışmaya başlama yaşının düzenlenmesi, çocukların çalışabileceği sektörlerin belirlenmesi ve eğitime devam etmelerinin garanti altına alınması gibi konularda yasal düzenlemeler yapıyorlar. Türkiye dahil pek çok ülkede 15-17 yaş zorunlu eğitim kapsamında olsa da bu çocukların çalışmasına yasal izin veriliyor. Çocuk işçiliğinin eğitimden ayrılma nedenlerinden biri olması, çalışmaya başlama yaşının eğitim ve çocuk hakları bağlamında yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor.
Türkiye’de çocukların çalıştırılabilecekleri en düşük yaş Cumhuriyet’in ilanından beri birçok kez değiştirildi ve yükseltildi. 1930’da Genel Sağlığı Koruma Yasası kapsamında yapılan ilk düzenleme 12 yaş altındaki çocukların çalışmasını yasaklarken 15 yaşın altındakilerin çalışması 1983’te yasaklandı. Buna karşın hafif işlerde 14 yaşındaki çocukların, belirli koşullar altında sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde 14 yaşın altındakilerin çalışmasına izin veriliyor.
Çalışma yaşı dışında Türkiye’de çalışan çocuklara ilişkin yasal sınırlar “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” tarafından düzenleniyor. Yönetmelik 14-18 yaş grubundaki çocuklar için çocuk işçi (14 yaşını tamamlamış), genç işçi (15 yaşını tamamlamış) ve 16 yaşını tamamlamış işçiler olmak üzere üç kategoriyle çalıştırılabilecekleri iş kollarını ve koşulları belirliyor. Türkiye’de zorunlu eğitim 12 yıl olduğu için tüm çalışan çocukların zorunlu eğitim çağında olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu nedenle çalışan çocuklara ilişkin düzenlemelerde eğitime devam etmelerinin güvence altına alınması çok önemli. Buna yönelik etkili uygulamalar için öncelikle Türkiye’de ne kadar çocuğun hangi koşullar altında çalıştığının belirlenmesi gerekiyor.
Türkiye’de ne kadar çalışan çocuk var?
Türkiye’de çalışan çocuk sayısı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan iki farklı istatistikten sınırlı olarak takip edilebiliyor. Öncelikle TÜİK, düzenli olarak paylaştığı istihdam verilerinin içinde sadece 15-17 yaş arasındaki çocukların işgücüne katılım oranlarına yer veriyor. 2021’de yayımlanan verilere göre 15-17 yaş arasındaki çocukların %16,4’ü işgücünde, yani her yüz çocuktan 16’sı halihazırda çalışıyor ya da aktif olarak iş arıyor. Cinsiyete göre bakıldığında; oğlan çocuklarda işgücüne katılım oranı %22,9’ken kız çocuklarda bu oran %9,5’tir.
Çalışan çocuklara dair diğer bir veri kaynağı da yine TÜİK tarafından yayımlanan Çocuk İşgücü Anketi’dir. Anket kapsam açısından, diğer veri kaynaklarına kıyasla daha kapsamlı verilere erişim imkânı sunuyor. Çocukların hangi sektörlerde çalıştıklarına, okula devam edip etmediklerine, çalışan çocukların hangi yaş gruplarında ve cinsiyette yoğunlaştıklarına ve işyerlerinde karşılaştıkları sorunlara dair bir genel çerçeve çiziyor. Bununla birlikte, işgücü verileri anketinin aksine Çocuk İşgücü Anketi düzenli olarak yapılmıyor. Devlet İstatistik Enstitüsü (2005 itibarıyla TÜİK) tarafından ilk kez 1994’te yapılan anket, 1999, 2006 ve 2012 yıllarında tekrarlandı. Son anket ise yedi yıllık bir aranın ardından 2019’da uygulandı. Çocuk İşgücü Anketi’nin düzenli olarak yapılmaması çalışan çocuklara dair verilerin yakından takip edilebilmesinin önünde önemli bir engeldir.
Çocuk İşgücü Anketi, 2019’a göre Türkiye’de 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk çalışıyor. Türkiye’de çalışan çocukların önemli bir bölümü hizmet sektöründe (%45,5) çalışırken bu sektörü tarım (%30,8) ve sanayi (%23,7) takip ediyor. Bu çocuklar arasında en geniş grubu (%79,7) yasal çalışmaya başlama yaşı nedeniyle 15-17 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. Bu sayılar kayıt dışı çalışan çocukları kapsamıyor. Buna ek olarak, ankette Türkiye’de yaşayan 1 milyonun üzerindeki mülteci çocuğun çalışma durumuna ilişkin veriler de yer almıyor. 2018 Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması verilerini kullanan bir araştırmaya göre, 15-17 yaş arasındaki Suriyeli oğlan çocukların %45,1’i aynı yaş grubundaki kız çocukların ise %8,1’i gelir getirici işlerde çalışıyor.
Çocuk işçiliği kız ve oğlan çocuklar arasında nasıl farklılık gösteriyor?
2021’de, 15-17 yaş arasındaki çalışan çocukların %71,8’ini oğlanlar, %28,2’sini ise kız çocuklar oluşturuyor. TÜİK tarafından verilerin paylaşıldığı son 7 yıldaki duruma bakıldığında farkın bu yıla özgü olmadığı, yıllardır devam ettiği görülüyor. Güncel verilere göre, 14-17 yaş grubunda eğitim dışındaki kız çocuklarının oranının (%9,5) oğlan çocuklara çok yakın olması (%9,0) resmi işgücü istatistiklerinde görünmeyen kız çocukların nerede olduğu sorusunu akla getiriyor. Çocuk işgücüne ilişkin verilerin yasal ve ücretli işlerle sınırlı olması ve ev içi emeğin kapsam dışında olması, benzer etkilere sahip olabilecek ev içi emeğin kız çocuklar üzerindeki etkisininin izlenmesini zorlaştırıyor. Bir araştırmaya göre, düşük ve orta gelirli ülkelerde ücretli işler arasında sayılmayan ev içi emek faaliyetlerine kız çocuklar, oğlan çocuklara göre daha fazla katılıyor. Ev içi emek yükü de çocuğa olası olumsuz etkileri nedeniyle çocuk işçiliği kapsamında değerlendirilmelidir.
Ev içi emeğe dair güncel veriler Çocuk İşgücü Anketi, 2019’da ele alınıyor. Anket, kız çocukların ev içi emek faaliyetlerinde daha fazla çalıştığını gösteriyor. 5-17 yaş grubuna bakıldığında oğlan çocukların %40’ının kızların ise %51,3’ünün ev işlerinde ailelerine yardımcı olduğu görülüyor. Ancak kızlar oğlanlara göre ev içi emek için daha fazla zaman harcıyorlar. Anket sonuçlarına göre, “genellikle” ev işleri (temizlik, yemek pişirme, alışveriş vb.) yaptığını söyleyen kız çocukların oranı oğlanların neredeyse iki katı. Bakım emeğinde ise bu fark kız çocuklar aleyhinde iki kattan fazla. Ev işi yapan kız çocukların %4,4’ü, oğlan çocukların ise %1,4’ü ev içi emeğe haftalık 21 saatten fazla zaman harcıyor.
Haftalık 21 saatten fazla ev işlerine katkı sunan kız çocuklarının %44,4’ünün eğitim dışında olması ev içi emeğin de çocuk işçiliği olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Tanımı hatırlatmak gerekirse, çocuk işçiliği, çocukların bilişsel, fiziksel ve sosyal gelişimleri için tehlikeli ve zarar verici nitelikte işlerle birlikte çocukların eğitime devamlarını doğrudan engelleyen ve eğitimden erken ayrılmalarına neden olabilecek iş türlerini kapsar.
Çalışan çocuklar eğitimlerine devam ediyor mu?
Çocuk İşgücü Anketi’nin sağladığı önemli verilerden biri de çalışan çocukların ne kadarının eğitime devam edebildiğidir. Buna göre, çalışan çocukların %34,3’ü eğitim dışında. Bu veriler 2019 yılına ait olduğu için mevcut durumu yansıtmıyor.
Yaşa göre okullulaşma verileri çalışmaya başlama yaşı olan 15 yaşın eğitime devam konusunda ne kadar önemli olduğuna ilişkin fikir verebilir. Eğitim İzleme Raporu: Öğrenciler ve Eğitime Erişim 2021 dosyasında detaylıca ele alındığı gibi, 15 yaşla birlikte öğrenciler eğitim dışına çıkmaya başlıyorlar. 14 yaşta %96,3 olan yaşa göre okullulaşma oranı, 15 yaşta %93,4’e, 16 yaşta %88,5’e ve 17 yaşta %84,5’e düşüyor. Bu durum, çocuk işçiliğini önleyici adımların ortaokul çağı itibarıyla atılması gerektiğine ve çalışmaya başlama yaşının %100 okullulaşma hedefi doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Çocuk işçiliğine ilişkin mevcut resmi veriler, çalışma hayatının çocukların eğitim hayatlarını nasıl etkilendiğine, çalışan/çalışmayan çocuk ayrımında devamsızlık durumuna ve psikolojik, sosyal ya da akademik gelişim farklarına ilişkin herhangi bir bulgu sunmuyor. Bu durum, eğitim dışına çıkma tehdidi altındaki çalışan çocuklara dair izleme yapılmasını ve okul terkini önleyici erken uyarı sistemlerinin çalışmasını zorlaştırıyor. Tüm çocukların nitelikli eğitime erişimlerinin sağlanması ve gelişimlerinin desteklenmesi önünde engel oluşturan çocuk işçiliğinin önlenmesi için öncelikle çocuk işçiliğine yol açan yoksulluğun ve ekonomik sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. Bununla birlikte, veri eksiklerinin giderilmesi, kamu idaresi, sivil toplum ve özel sektör işbirliğiyle bütünlüklü politikaların hayata geçirilmesi hayati önem taşıyor.
- BM (1989). Çocuk haklarına dair sözleşme.
- Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2004, 6 Nisan). Resmî Gazete (Sayı: 25425).
- Dayıoğlu, M., Kırdar, M. G. ve Koç, İ (2021). The making of a lost generation: Child labor among Syrian refugees in Turkey. IZA Institute of Labor Economics Discussion Paper Series.
- ILO (t.y). Çocuk işçiliği.
- ILO (1973). 138 No'lu asgari yaş sözleşmesi.
- Putnick, D. L., ve Bornstein, M. H. (2016). Girls’ and boys’ labor and household chores in low- and middle- income countries. Monographs of the Society for Research in Child Development, 81(1), 104.
- Tunca, E., Kesbiç, K. ve Gencer, E., G. (2021). Eğitim izleme raporu 2021: Öğrenciler ve eğitime erişim. Eğitim Reformu Girişimi.
- TÜİK (2020, 31 Mart). Çocuk işgücü anketi sonuçları, 2019.
- TÜİK (2022, 20 Nisan). İstatistiklerle çocuk, 2021.
- UNICEF ve ILO (2021). Child labour: Global estimates 2020, trends and the road forward.
UNODC (t.y). Sürdürülebilir kalkınma amaçları.
Yazar: Kayıhan Kesbiç
Katkıda Bulunanlar: Ezgi Tunca, Özgenur Korlu, Umay Aktaş Salman
Yayına Hazırlayanlar: Gülbeyaz Durmuş, Serdar Güneri
Katkıları için Burcu Meltem Arık'a ve Işık Tüzün'e teşekkür ederiz.