ERG'yi Türkiye Dinlemedi, Liberya Danışman Yaptı

Radikal, Funda Özkan Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Ocak 2003’te, eğitim reformunun Türkiye’nin acil gereksinimi olduğu inancıyla, bürokrasi, üniversite dünyası, okullar ve sivil toplumu bir araya getirmek, katılımcı ve yaratıcı fikir üretim süreci oluşturmak ve reformların sonuçları hakkında bilgi verecek bir reform izleme merkezi haline gelmek amacıyla Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde oluşturuldu. ERG, 2003’ten bu yana ‘meslek eğitimi, hayat boyu öğrenme, yükseköğretim vizyonu, eğitimde cinsiyet eşitliği, din ve eğitim, okulu terk, herkes için kaliteli eğitim’ gibi başlıklar altında politika geliştirilebilecek bir dolu çalışma yaptı. Yıllar içinde kurumsal destekçileri, paydaşları hızla arttı, artmaya da devam ediyor. Ancak gelin görün ki Ankara’daki ‘yüksek politika’ yapanlar yeterince bu fikir üretiminde yer almıyor. ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, ocak ayında parti liderlerine davet gönderdiklerini, eğitim reformu üzerine düzenlenen toplantıya yedi partiden hiçbirinin katılmadığını anlatıyor. ‘Eğitim şart’, ‘her şeyin başı eğitim’ gibi beylik laflar etmeyi pek seven toplumumuz gibi içi boş slogan üreten ama değişim için çok da kafa yormayan siyasiler sayesinde Ankara, fikir üretim merkezlerine kayıtsız kalırken, mesela Liberya, ERG’nin Koordinatör Yardımcısı Batuhan Aydagül’ü eğitim bakanlığına danışmanlık göreviyle kucak açıyor. Batuhan Aydagül, Liberya eğitimini ayağa kaldırmak üzere 16 Temmuz’da işbaşı yapacak. Liberya nasıl ulaşmış Batuhan Aydagül’e? Amerika’daki kölelerin geri gelerek 1800’lerde kurduğu bu Afrika ülkesi, Birleşmiş Milletler aracılığıyla Batuhan beye ulaşmış. “İlk önce haritaya mı baktınız?” diye sordum. “İlk önce değil ama baktım tabii” yanıtını veriyor. Uzun iç savaş yıllarından sonra değişimi isteyen bir ülke. Ancak her şeyin daha çok başında. Batuhan Aydagül’ün de alışması kolay olmayacak gibi. Prof. Dr. Üstün Ergüder ile Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, “Odasında çiyanlar varmış” diyor, Batuhan bey düzeltiyor “Yok, kertenkele var. Her şeye alışacağım da bakanlıkta suların akmamasına alışamayacağım galiba” diyor. Raflarda Ülker ve Efes Pilsen Liberya, Afrika kıtasının batısında Fildişi Kıyısı, Gine ve Sierra Leone ile sınır, Atlas Okyanusu kıyısında 3.3 milyon civarı nüfusu olan küçük bir ülke. Sinema tutkunları Brad Pitt’in ‘Kanlı Elmas’ filminden hatırlayabilir. 1800’lerde Amerika’dan geri gönderilen köleler tarafından kurulmuş ama resmi bilgilerde ‘Afrika asıllı Amerikalıların özgün çocukları tarafından kurulmuştur’ ifadesi bulunuyor. Ülkenin isminin anlamı da ‘özgürlerin toprağı’. Yerli halk altı kabile konfederasyonu, 11 kabile federasyonu şeklinde toplanmış. Ülkede doğru düzgün istatistiki bilgi yok, kişi başına gelir ulaşabildiğim kaynaklarda 400 ile 900 dolar arasında değişiyor. Çalışan nüfusun yüzde 85’inin işsiz olduğu öne sürülüyor. 2003 yılına kadar iç savaş yaşanmış ülkede. Son üç yıldır değişim sürecini yaşıyor. Hollanda hükümeti 18 milyon, George Soros’un Açık Toplum Enstitüsü de 5 milyon dolarlık kalkınma desteği vermiş. Ülke, Birleşmiş Milletler’in ‘herkes için eğitim hedefleri programı’na başvurmuş. Batuhan Aydagül’ün davet edilmesinin de gerekçesi bu. Batuhan Aydagül, “Sokakta yürürken kendimi tam anlamıyla ‘beyaz Türk’ gibi hissediyorum” diyor. Türkiye hasretini giderecek bir şeyler de varmış. “Raflarda Ülker ve Efes Pilsen’i görünce epey şaşırdım” diyor. Mazottan, idam ipinden sıra gelmiyor eğitime Geleceğimizi şekillendirecek yöneticileri seçeceğiz, ne var ki yönetime talip siyasilerin seçim meydanındaki ‘vaatleri’, kısır çekişmelerin ötesine gitmiyor. ERG Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, “Bırakın parti programlarında olmasını, partiler eğitim meselesini avaz avaz bağırmalıydı” diyor. Nüfusumuz genç diye övünen Türkiye, doğurganlığın da düşmesiyle nüfusu 2025 yılından itibaren yaşlanmaya başlayacak. 2025 yılına kadar önümüzde fırsat penceresi var. Eğitim seferberliğiyle birlikte kaliteye de önem vererek gençleri doğru düzgün yetiştirmek zorundayız. Halen tüm öğrenci değerlendirme araştırmalarında başarı listesinin çok gerisindeyiz. İyi okullarda okuyan azınlıktaki öğrencilerin durumu dünyada çok iyi ama çoğunluk başarı açısından dünyada çok çok kötü durumda. Birleşmiş Milletler’in 2005 yılı için koyduğu ilköğretimde yüzde 100, 2015 yılı için ortaöğretimde yüzde 100 okullaşma hedefinin çok gerisindeyiz. ‘Bir Türk dünyaya bedel’ olabilmesi için eğitim sorununu halletmemiz gerekiyor. Türk insanı da, eğitimin öneminin farkında. Eğitim için fazlasıyla para harcıyor, eğitimi sınıf atlama aracı olarak görüyor. Ne var ki kamu eğitime doğru önemi vermiyor. Her şeyden önemlisi çağın gereklerine uygun, demokrat, insan haklarından yana bireylerin yetiştirilmesi için öğretmenlerin eğitilmesi şart. Biz hâlâ ‘Öğretmen kutsaldır’ tabusunun ötesine dahi geçemiyoruz.  ]]>