Türkiye’de eğitim politikalarının iyileştirilmesine yönelik araştırma ve eğitim çalışmaları yapan ve Sabancı Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Eğitim Reformu Girişimi (ERG), her yıl hazırladığı Eğitim İzleme Raporları’nın yedincisini tamamladı.
ERG’nin raporunda erken çocukluk eğitimi, eğitimin ve öğretmen niteliğinin artırılması, eşitsizliğin giderilmesi yönünde ilerleme kaydedilemediğine dikkat çekiliyor.
Eğitimde 2013’te yaşanan gelişmeleri değerlendiren Eğitim İzleme Raporu’nda, eğitimde yaşanan başlıca gelişmeler, eğitim sisteminin dört ana bileşeni (öğrenci, öğretmenler, eğitimin içeriği, öğrenme ortamları) ile yönetişim ve finansman başlıkları altında değerlendiriliyor.
Okulöncesi Eğitimde Yaşanan Problemler
Türkiye’de öğrenciler en az bir yıl okulöncesi eğitim almadan ilkokula başlamaya devam ediyor ve bu onların gelişimi ve toplumsal eşitlik için bir tehdit oluşturuyor. Bu yüzden erken çocukluk eğitimi, Türkiye’deki en önemli eğitim politikası önceliklerinden biri olmaya devam etmektedir. Bu alana odaklanan uygulamalara ve kaydedilen gelişmelere rağmen, henüz okulöncesi eğitime katılımda hedeflenen düzeye ulaşılamamıştır. “4+4+4” sistemine geçişte okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınmamış olması ve ilkokula başlama yaşıyla ilgili ortaya çıkan karışıklık da, okulöncesi okullulaşma oranlarını olumsuz biçimde etkilemiştir.
2013 itibarıyla, Türkiye’de okulöncesi eğitimin halen zorunlu ve ücretsiz olmaması önemli bir eksiklik olduğunu belirten ERG Araştırma Koordinatörü Dr. Alper Dinçer raporu şöyle yorumluyor: “
MEB merkez teşkilatında devam eden yapısal değişiklikler, FATİH projesi, “4+4+4” sistemine geçiş, ortaöğretime öğrenci seçme ve yerleştirme düzenlemesi ve dershanelerin dönüştürülmesi politikaları, mevcut bürokratik iradenin eğitim politikası öncelikleri arasında yer alıyor. ERG olarak yaptığımız araştırmalar temelinde MEB’in aldığı kararların eğitimde niteliği iyileştirme ve eşitsizlikleri azaltma potansiyelini sınırlı buluyoruz. Ayrıca, bu önceliklerin eş zamanlı gerçekleştirilmesi MEB üzerinde ciddi bir yük yaratıyor. Dolayısıyla da, eğitimde eşitlik ve nitelik olmak üzere eğitimin genelinde uygulama sıkıntıları devam ediyor, okul öncesi eğitim ve öğretmen politikaları konusunda adımlar atılmıyor. MEB’in, öğretmenlerin ve eğitim yöneticilerinin, velilerin ve öğrencilerin karar süreçlerine katılımını sağlayacak düzenlemeleri yapması gerekiyor.”
Kız Çocukların Okula Kaydında Artış Var
Raporu yorumlayan ERG Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, Türkiye’de kız çocukların okula kaydında ülkenin bütüncül gayretleriyle edinilen gelişme ve başarıya dikkat çekiyor. Prof. Dr. Terzioğlu, artık, ilköğretimin ikinci kademesinde kız çocukların, ortaöğretimde ise hem kız hem erkek çocukların okula devamına odaklanmak ve eğitimden diplomayla ayrılmalarını sağlamak gerektiğini vurguladı. Buna ek olarak, Prof. Dr. Terzioğlu öğrencilerin sosyoekonomik durumlarının, onların eğitime erişimini ve akademik başarısını önemli boyutta etkilemesine ve Türkiye’nin uluslararası değerlendirmelerde aldığı sonuçların, öğrencilerin okulda yeterli düzeyde kazanım elde edemediklerini gösterdiğine dikkat çekti.
Eğitim İzleme Raporu 2013’ten çıkan temel bulgular:
- Türkiye’de eğitimde düşük nitelik durumu sürüyor ve milyonlarca genç daha temel yetkinliklere sahip olmadan örgün eğitimi tamamlama riski altında. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2010-2014 Stratejik Planı’nda, okulöncesi net okullulaşma oranının 2014 yılında % 70’e ulaşması hedeflenmiştir. MEB tarafından paylaşılan verilere göre, 2013-14 eğitim-öğretim yılında net okullulaşma oranı 3-5 yaş grubunda % 30,9’dan % 28’e, 4-5 yaş grubunda ise % 44’ten % 37,9’a gerilemiştir. Erken çocukluk eğitimi, Türkiye’deki en önemli eğitim politikası önceliklerinden biri olmaya devam etmektedir.
- Uluslararası bir değerlendirme olan Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2011’den çıkan önemli bulgulardan biri, Türkiye’de hem 4 hem de 8. sınıf düzeyinde öğrencilerin dörtte bire yakınının, temel düzeyde yeterliklere dahi sahip olmadıkları yönündedir. Bu durum eğitimde kalite eksikliğinin bir göstergesidir.
- Türkiye’deki 15 yaş grubundaki öğrencilerin % 15,5’i matematikte en temel düzeydeki yetilere dahi sahip değildir. Bu oran OECD genelinde % 8’dir. Türkiye’de yeterlilik düzeyi dağılımında alt gruplarda önemli bir yığılma göze çarparken, öğrencilerin yalnızca % 1,2’si en üst düzeyde matematik yetisine sahiptir.
- Öğretmenler ve öğretmen politikalarının önceliklendirilmemesi devam ediyor ve bu değişmediği takdirde eğitimde nitelik artışı beklemek gerçekçi değil. Üniversite öncesi eğitimde öğretmen sayısı 2002-03’te 504.479’dan 2013-14’te 801.975’e arttı ve bu önemli bir kazanım. Ancak, 2013’te Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nde hiçbir alanda adaylar 50 üzerinden ortalama net 30 doğruya ulaşmamıştır.
- MEB ortaöğretimde genel liselerin dönüştürülmesi sürecinde okul arzına aldığı kararlarla öğrencilerin gereksinim ve tercihlerine göre seçim yapabilmesine aktif olarak müdahale etti. MEB, 2010-11 eğitim-öğretim yılından itibaren 1.477 genel liseyi dönüştürmeye başladı ve bu süreç 2013-14’te tamamlandı. Bu süreçte yeni açılan liselerle birlikte mesleki ve teknik lise sayısı % 23, Anadolu lisesi sayısı % 57 ve imam-hatip ve Anadolu imam-hatip lisesi sayısı %73 oranında arttı. Bu oranlar kamunun eğitimde program tercihlerini göstermesi açısından önemli.
- Yeni kayıtlar içinde genel programlara kayıt yaptıran öğrencilerin oranı sadece iki eğitim-öğretim yılında % 49,5’ten % 36,8’e gerilemiştir. Buna paralel olarak, mesleki ve teknik ortaöğretim programlarına kayıt yaptıran öğrencilerin oranı % 50,5’ten % 63,2’ye yükselmiştir. 2013-14 yılında örgün ortaöğretime yeni kayıt yaptıran kadınların % 58,9’u mesleki ve teknik programlara yönelirken, bu oran erkekler için % 67,1’dir.
- 2012-13 öğretim yılı ilk döneminde, Türkiye genelinde on gün ve üzeri devamsızlık yapan öğrenci oranı % 32,7’dir. Bu oran, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda % 39,1, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda % 27,4, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne bağlı kurumlarda ise % 31,1 olarak açıklanmıştır.
- Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayısı, geçen yıla oranla hem ilkokul hem de ortaokul kademelerinde 30’dan 29’a düşmüş; öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da benzer bir eğilimle her iki kademede de birer birim azalmıştır.
- 2013-14 eğitim-öğretim yılında ortaöğretim (genel ortaöğretim ve mesleki/teknik ortaöğretim toplamı) düzeyinde sisteme yeni dahil olan öğrenci sayısı 425 bin, okul sayısı 537, öğretmen sayısı 24 bin, derslik sayısı 11 bin, şube sayısı da 7 bin 500 civarındadır.
Eğitim Reformu Girişimi Hakkında
Eğitim Reformu Girişimi (ERG), Türkiye’de eğitim politikalarının iyileştirilmesine yönelik araştırma, savunu ve eğitim çalışmalarını “herkes için kaliteli eğitim” vizyonu doğrultusunda sürdürüyor. 2003’te Sabancı Üniversitesi bünyesinde yaşama geçen ERG, eğitim politikalarının yapım ve uygulama süreçlerinin katılımcı ve veri temelli bir çerçevede gelişmesi için çalışmaktadır. Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın ev sahipliğini yapan ERG, her yıl yayımladığı
Eğitim İzleme Raporları ile eğitimde yaşanan gelişmeleri değerlendiriyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. ERG; Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Aydın Doğan Vakfı, Bahçeşehir Üniversitesi, Borusan Kocabıyık Vakfı, Elginkan Vakfı, Enerji-Su, Enka Vakfı, İstanbul Bilgi Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Kadir Has Vakfı, Mehmet Zorlu Vakfı, MV Holding, Nafi Güral Eğitim Vakfı, Sabancı Üniversitesi, The Marmara Collection, Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği, Türkiye Vodafone Vakfı, Vehbi Koç Vakfı ve Yapı Merkezi tarafından destekleniyor.]]>