Eğitim İzleme Raporu 2022’de (EİR 2022), COVID-19 salgınının ardından okulların tüm yıl boyunca açık kaldığı ilk eğitim-öğretim yılı olan 2021-22, okulöncesi eğitim, mesleki ve teknik eğitim, öğretmen politikaları, eğitime erişimi için özel önlem gereken çocuklar ve krizler çağında eğitim konuları odağa alınarak değerlendiriliyor. 

Bu yayına şu şekilde referans veriniz: Tunca, E., Kesbiç, K., Gencer, E. G, Korlu, Ö. ve Akay S. S. (2022). Eğitim izleme raporu 2022. Eğitim Reformu Girişimi. https://www.egitimreformugirisimi.org/egitim-izleme-raporu-2022/

EİR 2022 Kapak

Bu yıl EİR 2022 kapsamında, Millî Eğitim Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde “Haberler” sayfasında yapılan paylaşımlar konularına göre etiketlendi, içerik ve sıklık analizine tabi tutuldu. Analizler sonucunda yıl boyunca en çok paylaşım yapılan üç konunun sırasıyla bakanlıkla ilgili paylaşımlar, mesleki teknik eğitim ve öğretmen politikaları olduğu görülüyor. Bunlar dışında analizde, özellikle yaz tatili döneminde, uzaktan eğitim ve proje/program alanlarına ilişkin çalışmalar öne çıktı. Bu yılın öne çıkan olayları ise şunlardır: MEB’de bakan değişikliği, Batı Karadeniz’de sel felaketi, 20. Millî Eğitim Şûrası ve Öğretmen Meslek Kanunu’nun yasalaşması. 

2021-22 eğitim-öğretim yılı, COVID-19 salgını sonrasında öğrenci sayısının, dolayısıyla okullulaşma oranlarının tekrar yükselme eğilimine girdiği bir dönemdir.

Bu dönemde, okulöncesi eğitim ve ortaöğretim net okullulaşma oranlarında artış görüldü. Özel eğitim hizmetlerinden daha fazla çocuk yararlanmaya başladı. Artış hızı yavaşlamasına karşın geçici koruma altındaki çocukların okullulaşma oranları yükselmeye devam etti. Kırsaldaki çocukların eğitime erişimi için yapılan yönetmelik değişikliğiyle, bir yerleşim yerinde okul açılabilmesi için gereken öğrenci sayısı okulöncesi eğitimde beşe düşürüldü, ilkokulda ise valilik onayına bağlı olarak sayı sınırlaması tamamen kaldırıldı. Bu gelişmenin 2022-23 eğitim-öğretim yılında kırsaldaki okul ve öğrenci sayısını artırması bekleniyor.

Eğitime erişim, eğitim hakkının gerçekleşmesinin ilk adımı olduğu için öğrenci sayısındaki artış çok önemlidir. Sayısal artışın eğitimin niteliğini, çocukların ve öğretmenlerin iyi olma hâllerini ve eğitim sisteminin krizler karşısındaki dayanıklılığını geliştirecek çabalarla desteklenmesi gereklidir. Bu alanlardaki gelişmelerin izlenebilmesi için daha kapsamlı ve ayrıştırılmış veri ve bilgi paylaşılması ihtiyacı sürüyor.

Öğrenci sayısındaki artışın en yüksek olduğu kademelerin başında okulöncesi eğitim geliyor.

COVID-19 salgını sırasında net okullulaşma oranlarındaki sert düşüşün ardından bu kademedeki okullulaşma oranlarının yeniden yükselme eğilimi göstermesi olumludur. Okulöncesi eğitimdeki öğrenci sayısının önceki yıla kıyasla %53,8 ve COVID-19 salgını sebebiyle yaşanan düşüş öncesindeki son eğitim-öğretim yılı olan 2019-20’ye göre ise %15,7 arttığı görülüyor. 

Öğrenci sayısındaki artışla dikkat çeken ‘’toplum temelli kurumlar’’, MEB tarafından “Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı 4-6 yaş kurslar, belediyelerce açılan kreşler, derneklerce açılan kreşler”i kapsayacak şekilde tanımlanıyor. Fakat hangi kurumda kaç öğrenci olduğu kamuoyuyla paylaşılmıyor, bu verilerin ayrıştırılmış şekilde sunulması okulöncesi eğitime erişimin niteliğinin değerlendirilebilmesi için önem taşıyor. Toplum temelli kurumlardaki erken çocukluk eğitimi hizmetleri çocuğun ve çevresinin gereksinimlerine cevap vermeyi amaçlamalı, bununla birlikte sağlanan eğitimin ve eğitmenlerin nitelikleri resmi kurumlardaki standartlarlarla uyumlu olmalıdır.

2012’den beri zorunlu eğitim kapsamında olan ortaöğretimde ise okullulaşma oranı %89,7’ye yükseldi.

Ortaöğretimle ilgili son yıllarda karar alıcıların gündeminde yer alan konulardan biri mesleki ve teknik eğitimdir (MTE). MTE, Şûra kararlarında, orta vadeli planlarda ve kalkınma planlarında öncelikli alanların başında geliyor. MTE kurumları, verilerin paylaşıldığı yıllarda devamsızlığın ve sınıf tekrarının daha yüksek, ulusal ve uluslararası değerlendirmelerde öğrenci başarısının daha düşük olduğu ve sosyoekonomik durum ve öğrenci başarısı ilişkisi düşünüldüğünde gelir düzeyi daha düşük hanelerden çocukların eğitim gördüğü kurumlardı. Ekim 2021’de tamamlanan “Mesleki Eğitimde 1.000 Okul Projesi” gibi çalışmalarla başarı ve imkân farklarını azaltılmasının amaçlanması olumludur. 

Bu farkların azaltılmasının yanı sıra, MTE’nin işgücü piyasasıyla uyumunun güçlendirilmesi için de çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda son yıllarda mesleki eğitim merkezleri (MEM) sıklıkla gündeme gelmeye başladı ve 2021-22 eğitim-öğretim yılında bu kurumlardaki öğrenci sayısı 1,5 kat artarak 159 bin 773’ten 2021-22’de 400 bin 437’ye yükseldi. MTE’deki öğrencilerin kurumlara göre dağılımına bakıldığında da neredeyse her dört öğrenciden birinin MEM’e kayıtlı olduğu görülüyor. 

MTE’nin işgücü piyasaları ve istihdam politikalarıyla ilişkisi düşünülürken bu kurumlarda çocukların da eğitim gördüğü unutulmamalıdır. Çocuk hakları ve çocuğun iyi olma hâline ilişkin tüm ölçüt ve gereksinimler tüm eğitim kurumlarında sağlanmalıdır. Bu tür programların sonuçları değerlendirilirken, istihdam oranlarının ötesine geçerek, çocukların farklı gelişim ve hak alanlarıyla bağlantılı ölçütlere de başvurulması gereklidir. 

Özel önlem gereken çocukların eğitime erişiminde sayısal artış görüldü.

Örgün eğitimde özel eğitim hizmetlerinden yararlanan öğrenci sayısı, bir önceki seneye göre 46 bin 870 artarak 472 bin 686’ya yükseldi. Özel eğitim öğrencisi sayısının en çok arttığı kademe %64,1’le okulöncesi eğitimdir. Bununla birlikte, özel eğitim öğrencisi sayısının en düşük olduğu kademe olan okulöncesi eğitimin özel eğitim desteğine ihtiyacı olan çocuklar için zorunlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Engeli olan tüm çocukların sayısı bilinmediği için özel eğitimde okullulaşma oranları hesaplanamıyor.

Özel eğitim hizmetlerinde öğrenim gören öğrencilerin en az sınırlandırılmış ortamlarda eğitim görmesi esastır. 2021-22’de kaynaştırma yoluyla eğitim alan öğrenci sayısı 37 bin 438 artarak 357 bin 319 oldu, yani özel eğitim hizmetlerinden yararlanan öğrencilerin %75,6’sı kaynaştırma yoluyla eğitim alıyor. 

Eğitime erişimi için özel önlem gereken çocuklar arasında yer alan mülteci çocukların eğitime erişiminde ise önceki yılki seviyenin korunduğu görülüyor. Ocak 2022 verilerine göre uluslararası koruma veya geçici koruma statülerine sahip 5-17 yaş grubu çocukların okullulaşma oranı %67,6’dır. 

Okullulaşma oranlarındaki olumlu gelişmelere karşın, 2021-22’de zorunlu eğitim kapsamındaki (6-17 yaş grubu) yaklaşık 570 bin 293 çocuk eğitim dışındaydı.

Çocukların doğum yıllarına göre okullulaşma oranlarına bakıldığında da bazı doğum yıllarında önceki yıla göre öğrenci sayısında azalma olduğu, bu azalmanın cinsiyete göre farklılaştığı görülüyor. Cinsiyete göre önceki eğitim yılıyla 2021-22 arasındaki öğrenci sayısı farkları karşılaştırıldığında kızlar ve oğlanlar arasındaki farkın en yüksek olduğu doğum yılı 2008’dir. 2021-22’de 2008 doğumlu kız öğrenci sayısındaki azalma yaklaşık 3 bin 624 öğrenciyken, aynı grupta oğlan öğrencilerin sayısındaki azalma yaklaşık 325’tir. Kız çocukların çoğunlukla 12 yaş itibarıyla regl olmaya başladığı düşünülürse, 13 yaş grubunda gözlemlenen bu cinsiyet farkının nedenlerinden birinin menstruasyon döngüsünün başlaması olduğu öne sürülebilir. Bu farkların izlenmesi, farkların nedenlerini anlayacak ve giderecek çalışmaların yapılması yararlı olacaktır. 

Kız ve oğlan çocukların eğitim dışına itilme nedenlerinin farklılaşması, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği çerçevesinin önemini ortaya koyuyor. Eğitim hakkından tüm çocukların eşit olarak yararlanmasını sağlamak devletin anayasal yükümlülüğüdür ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması bunun önkoşullarındandır. Bu bağlamda 2019’dan sonra sürdürülmeyen eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projelerin geliştirilerek yeniden uygulamaya geçirilmesi elzemdir. 

Krizler eğitime erişimi ve eğitimin niteliğini yakından etkiliyor.

Araştırmalar, iklim ve biyolojik çeşitlilik krizlerini de kapsayan çoklu krizlerden en çok etkilenen gruplardan birinin çocuklar olduğunu gösteriyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF, 2020 Küresel Tahminler Raporu’nda, devletlerin sunduğu sosyal koruma hizmetlerinin kapsamında daralma olursa 2022 yılı sonunda 8,9 milyon çocuğun daha işgücüne katılabileceğini ve bunun çocuk işçiliğinde dikkate değer bir artış anlamına geleceğini belirtiyor. Artan gıda fiyatları, yüksek enflasyon oranları, hanelerin gelir ve geçim kaynağı kaybı, sosyal hizmetler ve çocuk koruma hizmetleri ve bunlara ayrılan kaynaklar üzerindeki baskı çocuk işçiliği ve dolayısıyla çocukların eğitim dışına itilmesi riskini artırıyor. 

Eğitim sisteminin krizler karşısındaki önleyici ve onarıcı rollerinin güçlendirilmesi için bir an önce harekete geçmek gerekiyor. İklim ve biyolojik çeşitlilik krizi özelinde, krizlerin etkilerinin anlaşılması ve krizlere yönelik bilgi, beceri, değer ve tutumların kazandırılması için eğitim önemli bir rol oynuyor. Bu kapsamda, Türkiye’de yürütülen çalışmalar arasında şunlar sayılabilir: 

2021-22 eğitim-öğretim yılında öncelik verilen alanlardan biri öğretmen politikalarıydı.

Öğretmenlerin hakları ve iyi olma halleri nitelikli eğitim hakkıyla doğrudan bağlantılı konulardır. Bu eğitim-öğretim yılında, Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) yasalaştı, 20. Millî Eğitim Şûrası’nın gündem konuları arasında “Öğretmenlerin Mesleki Gelişimi” yer aldı ve bu alandaki yönelik uygulamalara ağırlık verildi. Başta öğretmenlik mesleğine ilişkin algıyı iyileştirmek ve mesleğin statüsünü güçlendirmek için olmak üzere bir meslek kanuna ihtiyaç olduğu uzun yıllardır eğitim paydaşları tarafından dile getiriliyordu. ÖMK’nın öğretmen politikaları alanında daha bütünsel ve köklü bir değişim yaratabilmesi için “öğretmenlerin yetiştirilmesi, nitelikleri, görev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, atanmaları, emeklilikleri, maaşları, çalışma koşulları, iyi olma hâlleri, mesleki güçlenme ve meslek etiği” gibi alanlarda ek düzenleme ve tamamlayıcı çalışmalar yapılmasına ihtiyaç olduğu görülüyor. 

Tüm çocukların eğitim hakkının güvence altına alınıncaya kadar eğitim sistemini geliştirmeye yönelik politika ve uygulamaların önceliklendirilmesi ihtiyacı devam edecek.

Mevcut durumda özellikle bölgesel farklılıklar, sosyoekonomik durumun eğitime etkileri, toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen projelerinin durdurulması ve kutuplaşma kamusal eğitimin eşitlik, adalet ve kapsayıcılık ilkelerini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Tüm çocukların eğitim hakkının kutuplaşmış bir ortamda; eşit, adil ve kapsayıcı olmayan bir eğitim sisteminde gerçekleşmesi mümkün değildir. Eğitim hakkı odağında dayanışmak, eğitim paydaşlarının birlikte çalışması ve politika süreçlerine katılması ise eğitim sisteminin tüm çocukların nitelikli eğitime erişebilmelerini sağlayacak biçimde dönüştürülmesi için eşsiz önemdedir. 

ERG Sözlük

  • İçerik Analizi
  • Duygusal Emek
  • Kolektif Etki
  • Kaynaştırma Yoluyla Eğitim
  • Destek Eğitim Odaları
  • Okul İklimi
  • Hak Temelli Yaklaşım
  • Psikolojik Sağlamlık
  • Travmaya Duyarlı Okul

Metinlerden (veya diğer anlamlı materyallerden) kullanım bağlamlarına ilişkin tekrarlanabilir ve geçerli çıkarımlar yapmayı amaçlayan bir araştırma tekniğidir.

Kaynak: Krippendorff, K. (2004). Content Analysis An Introduction to Its Methodology. SAGE Publications.

Öğretmenler için duygusal emek vermek karar alma ve duygusal yönetim becerilerinin bir arada kullanıldığı karmaşık süreçlerdir. Öğretmenlerin eğitim ortamlarında duygularını profesyonel kurallara uyacak şekilde yönetmesi ve bunu yaparken öğrencilere rol model olacak tutum ve davranışları sürdürmesi gerekir.

Kaynak: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC8657663/

Farklı sektörlerden bir grup önemli aktörün spesifik bir sosyal sorunu çözmek için ortak bir amaç doğrultusunda bir araya gelmeleri.

Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitimlerini, destek eğitim hizmetleri de sağlanarak akranlarıyla birlikte resmî veya özel örgün ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan özel eğitim uygulamalarıdır.

Kaynak: http://bit.ly/34uV8IQ , Eğitim İzleme Raporu 2019 | Öğrenciler ve Eğitime Erişim

Destek eğitim odaları, okul ve kurumlarda, kaynaştırma/bütünleştirme yoluyla eğitim uygulamaları
kapsamında yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte aynı sınıfta eğitimlerine devam eden özel eğitim
ihtiyacı olan öğrencilerin sunulan eğitim hizmetlerinden en üst düzeyde yararlanmaları amacıyla özel araç gereçler ile eğitim materyalleri sağlanarak oluşturulmuş eğitim ortamlarıdır.

Kaynak: https://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2016_08/03045051_destek_egitim_odasi_kilavuz.pdf

Okul iklimi, öğrenciyi çevreleyen fiziksel, sosyal, duygusal, entelektüel ve yönetimsel etkenlerin ve koşulların birbiriyle etkileşimi sonucu oluşur. Okul iklimi, güvenlik ortamı, topluluk ortamı, kurumsal ortam ve akademik ortam olmak üzere dört farklı başlığa ayrılıyor."

Kaynak: Wang ve Degol'den (2016) aktaran Köse, A. (2020).
https://www.egitimreformugirisimi.org/wp-content/uploads/2020/11/EIR20_Egitim-Ortamlari.pdf

Uluslararası ve yerel sözleşme ve bildirilerle belirlenmiş ve uzlaşılmış evrensel hak ve özgürlükleri gözeten yaklaşımdır.

Kaynak: http://bit.ly/2JOCofl , Eğitim İzleme Raporu 2019 | Öğrenciler ve Eğitime Erişim

Zorluklara rağmen zihinsel, duygusal, sosyal ve ruhsal olarak olumlu sonuçlar elde etme yeteneği.

Kaynak: Kain, K. L., Levine, P. A. ve Terrell, S. J. (2018). Nurturing resilience: Helping clients move forward from developmental trauma. North Atlantic Books

Öğrencilerin ve yetişkinlerin kendilerini güvende hissettikleri, birbirleriyle şefkatli ilişkiler kurdukları, öğrenmenin yanı sıra duygu ve davranışların düzenlenmesinde de birbirlerine destek oldukları bir topluluk ortamıdır. Travmaya duyarlı okul (TDO) modeline göre, öğrencilerin olumsuz davranışları doğrudan ya da dolaylı şekilde fiziksel, duygusal ve sosyal olarak kötü muameleye ve örselenmeye maruz kalmalarının sonucunda gelişir. Dolayısıyla, TDO yaklaşımında davranış problemi olan öğrenciye “Neyin var?” ya da “Senin sorunun ne?” anlayışıyla yaklaşmak yerine “Sana ne oldu?” sorusu temel alınıp öğrenci sorunları araştırılır.

Kaynak: Craig, Susan E. (2016). Trauma sensitive schools. Teachers College Basın. ve Alexander, J. (2019). Building trauma-sensitive schools: Your guide to creating safe, supportive learning environments for all students. Paul H. Brookes Publishing Company

Rapor Sunumu

Rapor Dosyası

ERG Eğitim İzleme Raporları

Eğitim İzleme Raporu 2021

Eğitim İzleme Raporu 2020

Diğer Eğitim İzleme Raporları

İlgili İçerikler

Okul Yemeği Hemen, Şimdi!

Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022’ye Türkiye’den katılan çocukların yüzde 19,2’si, yani neredeyse beş öğrenciden biri, para eksikliği nedeniyle haftada...

Devamını Oku