Dikkat Dikkat Eğitim Bütçesinde Düşüş Var

Hürriyet, Sedat Ergin ÖNCEKİ gün kutlanan Öğretmenler Günü dolayısıyla kaleme aldığımız yazıda Türkiye’de eğitimin içinde bulunduğu düşündürücü tabloya dikkat çekmiştik. Bugün de bütçe rakamlarından yola çıkarak, ülkemizde eğitime ayrılan kaynakların durumunu gözden geçirelim, düşündürücü tabloyu bu düzlemden okumaya çalışalım. HIZLI EKONOMİK BÜYÜME EĞİTİME YANSIMADI *  Önce bir genel saptama. Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 sonunda iktidara geldikten sonraki 7 yıl içinde genel bütçe içinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesine ayrılan oranda gözle görülür bir artış sağladı. *  MEB istatistiklerine bakarsak, 1990’lı yıllarda bakanlık bütçesinin konsolide bütçe içindeki oranının genelde yüzde 8 dolayında seyrettiğini görüyoruz. 2002 yılında yüzde 7.60’ya düşen bu oran yapılan düzenli artışlardan sonra 2007 yılında ilk kez 10.42’ye çıkarak yüzde 10 eşiğini geçiyor. İçinde bulunduğumuz yıl bu oranın yüzde 10.64 olması bekleniyor. Ancak MEB bütçesinin katma bütçe içindeki oranının artmasına karşılık, bu artış trendi MEB bütçesinin gayrisafi yurtiçi hasılaya olan oranında (GSYH) karşımıza çıkmıyor. Milli Eğitim bütçesinin 2002 yılında GSYH içindeki oranı yüzde 2.13. Bu rakam 2004’te 2.24’e, 2008’de 2.30’a, 2009’da ise 2.51’e çıkıyor. Bir başka deyişle paralel bir artış söz konusu değil. Bunu nasıl açıklayacağız? *  İstanbul Politikalar Merkezi bünyesinde çalışan Eğitim Reform Grubu’nun (ERG) yaptığı değerlendirmede bu soruya şu yanıt veriliyor: “Hızlı ekonomik büyüme döneminde hükümet ülkenin gelirindeki artışı eğitim hizmetlerine aktarıp eğitim harcamalarının payını artırmayı seçmemiştir. Ülkenin sürdürülebilir kalkınması için çok önemli bir fırsat kaçırılmıştır.” 2010 BÜTÇESİNDE EĞİTİMDE DÜŞÜŞ VAR *  Halen TBMM’de görüşülmekte olan 2010 yılı bütçe tasarısında durum ne? Bugüne dek MEB bütçesinin oranını genelde her yıl artıran hükümet ilk kez bu geleneğini bozuyor ve bütçe geçen yılın gerisine düşüyor. Genel yönetim bütçesinin toplamı 288 milyar 216 milyon lira. MEB bütçesine ayrılan pay ise 28 milyar 237 milyon lira. Orana vurduğunuzda yüzde 9.8 ediyor. Yani hükümet yeniden yüzde 10 eşiğinin altına düşülüyor. *  ERG’nin bu noktada yaptığı şu uyarıyı da dikkate almak gerekiyor. MEB’in 2009 yılında 27 milyar 883 milyon harcayacağı tahmin ediliyor. 2010 bütçesi cari fiyatlarla 28.2 milyar lira, ama 2009 fiyatlarıyla baktığımızda bu miktar aslında 26.6 milyar liraya düşüyor. Yani reel anlamda ciddi bir geriye düşüş söz konusu. *  Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun 1.8 milyar liralık ödeneğinin MEB’den alınıp Başbakanlık bütçesine konmasından kaynaklandığını belirterek, düşüş olmadığını savunuyor. Ama 2009 rakamlarıyla baktığımızda yine net bir düşüş olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz. ERG, bu noktada çok önemli bir soruna dikkat çekiyor. Bütçenin bu şekilde reel olarak gerilemesi orta vadeli eğitim programlarının gerçekleştirilebilmesini, bu çerçevede örneğin iki yılda 25 bin derslik hedefinin tutturulabilmesini imkânsız hale getirecek, sonuçta eğitimin kalitesi yukarı çekilemeyecektir. 2023 İÇİN TÜRKİYE’YE YAKIŞAN BİR HEDEF *  İşin özüne gelelim, Türkiye’nin ileri gitmesi arzulanıyorsa ne yapıp yapıp eğitimin GSYH içindeki payının çok anlamlı bir şekilde artırılması gerekiyor. MEB bütçesinin GSYH içindeki oranının yüzde 2.51 olduğunu söylemiştik. Üniversite ve diğer tüm kamu eğitim harcamaları da dahil edilerek hesaplanan “kamu eğitim bütçesi”nin GSYH içindeki oranı ise biraza daha yüksek: yüzde 3.1. Bu oran OECD ülkelerinde yüzde 5.5. UNESCO ise gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 6’ya çıkartılmasını öneriyor. Çıkış nereden geçiyor? Önce kısa dönemli bir öneri. TBMM’de bütçe yıl sonuna bağlanmadan önce yapılacak bir değişiklikle MEB bütçesindeki aşınma telafi edilmelidir. *  İkincisi uzun dönemli ve daha önemli bir hedef: Hiç olmazsa 10 yıllık bir program içinde GSYH içindeki kamu eğitim bütçesi oranı yüzde 2.5’tan yüzde 5’e çıkartılmalıdır. Cumhuriyet’in 2023’deki 100’üncü kuruluş yıldönümü vesile edilerek, bu iddialı hedefe dönük bir ulusal seferberlik şimdiden başlatılmalıdır. Türkiye’nin geleceğine bundan daha anlamlı bir yatırım yapılabilir mi?]]>