Bir Arada Yaşam İçin Kapsayıcı Eğitim Gerekli

Birgün ERG’nin Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek raporunda, Türkiye’yi komşularının ve iç güçlerin tehdidi altında gösteren söylemin çokkültürlü bir toplum duygusu oluşturulmasının önünde bir engel oluşturduğu vurgulanıyor Eğitim Reformu Girişimi (ERG), yeni raporunda Türkiyeli ve mülteci çocuklar için kapsayıcı eğitim çerçevesi önerdi. “Bir Arada Yaşamı ve Geleceği Kapsayıcı Eğitimle İnşa Etmek” başlıklı raporda, Türkiye’deki mültecilerin ve ev sahibi toplulukların eğitim konusunda karşı karşıya olduğu zorluklar özetlenerek mülteci çocukların uzun dönemde Türkiye toplumunun bireyleri olmaları için atılması gereken somut adımlara değinildi. Bianet’in haberine göre raporda, kapsayıcı eğitim çerçevesinde, eğitime erişimi artırmaya, öğretim programını ve pedagojiyi iyileştirmeye, eğitim yönetişimini güçlendirmeye yönelik kamu politikası seçenekleri dile getirildi.bir-arada-yasam-icin-kapsayici-egitim-gerekli-281987-1. Rapordaki bulguların ve önerilerin bazıları şöyle…

Nitelikli eğitime erişimin önemi
* Türkiye’de okul çağında yaklaşık 850 bin Suriyeli çocuk yaşıyor. MEB verilerine göre, Aralık 2016 itibarıyla Türkiye’de okul çağındaki 833 bin 39 Suriyeli çocuktan 496 bin 653’ü okula kayıtlı. Suriye dışındaki ülkelerden gelmiş 42 bin 221 okul çağında mülteci çocuk bulunuyor. Bu çocukların Türkiye toplumuna barışçıl entegrasyonunda nitelikli eğitime erişimin artırılması kritik önem taşıyor. * Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Suriyeli mültecilerin eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamaya dönük sistematik değişiklikler yapma ve politikalar uygulama sürecinde. Ancak, Türkiye’de sayısı gittikçe artan Irak, Afganistan, İran, Somali ve Ortadoğu’nun diğer ülkelerinden gelen göçmen ve sığınmacı da bulunuyor. Kamuoyu, bu ülkelerden gelen çocukların eğitime erişimde sahip olduğu haklar ve karşılaştığı sorunlara ilişkin sınırlı bilgiye sahip. * Eğitim politikaları, hem mülteci hem de Türkiyeli çocukların tamamının etnik ve sosyoekonomik farklılıklarını göz önüne alan kapsayıcı bir eğitim çerçevesine oturtulmalı.
Etkin koordinasyon
* Makro düzeyde uygulanacak kapsayıcı eğitim politika uygulamalarını, aile ve şirket vakıfları gibi görece daha esnek sivil toplum aktörleri ve özel sektör kuruluşları da destekleyebilir. * Kamu politikaları ve sivil toplum müdahaleleri, yalnızca mülteci nüfusun Türkiye toplumuna nasıl entegre edilebileceği değil ev sahibi toplumlara da odaklanmalı. Bu, barış ve bir arada yaşama değerlerini savunan kolektif bir bakışı, farklı sektör ve kurumları kapsayan bütüncül bir yaklaşımı, kamusal, özel, sivil kurumlar ve ilgili bireylerin etkin koordinasyonu gerektiriyor.
Engelleyici faktörler
* Çocuk işçiliği ve küçük yaşta evlilik gibi bir dizi sosyoekonomik ve kültürel etken mülteci çocukların Türkiye’deki eğitim kurumlarına erişimini engelliyor. * Türkiye’deki devlet okulları ücretsiz olmakla birlikte ulaşım, eğitim malzemesi ve beslenme gibi maliyet unsurları okul masrafını bazı aileler için aşılamaz bir engel haline getirebiliyor. * Zor durumdaki mültecilere nakit aktarımı için oluşturulan Acil durum sosyal Güvenlik Ağı (ADSGA) bazı ailelerin maddi yükünü hafifletip okullaşma oranlarını arttırabilir.
Anadilinde eğitim
* MEB farklı dilleri öğrenmeyi kolaylaştıran “anadili” temelli çokdilli eğitim” yöntemini benimsemek yerine mülteci çocuklar için seçmeli Arapça dersler koymayı planlıyor. Bu bağlamda sözkonusu olabilecek hukuki ve siyasal kaygılar bir yana koyularak, anadili temelli çokdilli eğitimin sağlayacağı yararlar göz önünde bulundurulmalı. * Türkiye’de sosyal bilgiler öğretim programı insan hakları ve demokrasi gibi evrensel temaları ele alsa da bu temalar ‘milliyetçi ve otoriter bir yurttaşlık eğitimi’ ile birarada bulunuyor. Türkiye’yi komşularının ve iç güçlerin tehdidi altında gösteren söylem, çokkültürlü bir toplum duygusu oluşturulmasının önünde bir engel oluşturuyor.]]>