3. Almanya Türkiye Öğretmenler Buluşması İzmir'de Düzenlendi

İçinde bulunduğumuz küreselleşme çağı ve çok kültürlü hayat, küresel ölçekte farklı kültürlerin birbirini tanıma ihtiyacını doğuruyor. Bir arada, ötekileştirmeden yaşamak ve bu bağlamda politika üretme ihtiyacı, eğitim sistemlerinden beklentileri de değiştiriyor. Okullarımızdan küresel düzeyde rekabet edebilecek, farklı kültürlerden gelen bireylerle kolaylıkla iletişim kurabilecek, temel demokratik değerleri özümsemiş bireyler yetiştirmesini bekliyoruz. Eğitim sistemleri bu beklentilere ayak uydurabilmek için değişiyor, “herkes için kaliteli eğitim” hedefine ulaşmak için yeni yöntemler ve araçlar deneniyor. Hedefi gerçekleştirmenin en önemli yollarından birisi de farklı ülkelerde ortaya çıkan deneyimleri karşılaştırmak ve iyi örnekleri kendi eğitim sistemimizde uyarlamak. Eğitim Reformu Girişimi ve Herbert Quandt Vakfı tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen ATÖB’de, iki ülkeden gelen öğretmenlere karşılaştırma ve paylaşım ortamı sağlıyor. Aynı zamanda iki ülkenin Dışişleri Bakanlıkları tarafından başlatılan Kültürlerarası Diyalog ve Anlayış için Ernst Reuter Girişimi’nin de bir parçası olan ATÖB, öğretmenlerin bilgi ve deneyim alışverişinde bulunmasını, eğitim sistemlerinin benzerliklerini ve farklılıklarını keşfetmesini ve edindikleri deneyimleri okullarındaki, ilçelerindeki ve illerindeki öğretmenlerle paylaşmalarını hedefliyor. ATÖB’ün bu yılki teması “Kültürel Çeşitlilik ve Eğitim Sistemleri” olarak belirlendi. Bir hafta boyunca Boğaziçi, Potsdam, Sakarya ve Erfurt gibi çeşitli üniversitelerden akademisyenler, alanında uzman kişiler, gazeteciler, yazarlar ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, panellere, sunumlara, çalıştaylara, gezilere katılarak bulgularını, görüşlerini açıkladılar. Kültürel çeşitliliğin eğitim sistemi içindeki yeri ve sınırları hakkında düşünmeyi ve sorular sormayı hedefleyen ATÖB her iki ülkeden gelen katılımcılara çocukların farklı gereksinimlerine karşı daha duyarlı olmalarını sağlayacak bir bakış açısı ile bu gereksinimlerin karşılanmasında kullanılabilecek materyaller ve metodları geliştirme fırsatı sundu. Etkinlikler kapsamında tüm katılımcılar İzmir Namık Kemal Lisesi’nde okulları ve yürüttükleri projelerle ilgili bir poster sergisi düzenlendiler. İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mustafa Çakal’ın da katılımıyla gerçekleşen sergide katılımcılar Almanya’da ve Türkiye’de yürütülen projeler hakkında bilgi sahibi olmanın yanı sıra okullarındaki öğrenci profili ile ilgili deneyimleri paylaşma fırsatı buldular. Sertifika töreni İzmir Vali Yardımcısı Fazlı Akgün, İzmir Alman Başkonsolos Vekili Anja Stein ve ERG Koordinatör Yardımcısı Batuhan Aydagül’ün katılımıyla İzmir Alman Başkonsolosluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşti. Fazlı Akgün konuşmasında Eğitim ile ilgili projelerin arttığını ve bu artışın gelecek nesiller için önemini vurgularken, İzmir ilinin sahip olduğu kültürel profil açısından ATÖB’ün bu ilde yapılmasından duyduğu sevinci paylaştı. Buluşmanın son oturumunda kültürel çeşitliliğin felsefesi, öğretmenlerin rolleri ve sorumlulukları, eğitim sistemlerinin amacı ve farklı öğretme modellerinin nasıl geliştirilebileceği üzerine grup çalışmaları gerçekleştiren katılımcılar bu başlıklarla ilgili çarpıcı saptama ve önerilerde bulundular: • Çok kültürlülük yalnızca etnik köken ya da dini inanç unsurlarını değil aynı zamanda fiziksel engellilik ya da dezavantajlı geçmişe sahip olmayı da kapsar.  Çeşitlilik hangi özel ihtiyacı olursa olsun her bireyi içermelidir. Adalet odaklı bir sistem geliştirerek küreselleşen dünyada “diğeri” ile birlikte yaşamayı öğrenmek önemli bir koşuldur. • Çok kültürlü ortamlarda öğretmen; demokratik bir sınıf atmosferi oluşturmalı, öğrencilerinin kendilerini de değerlendirmesine olanak sağlamalı, öğrencilerin kendi bakış açılarını ve deneyimlerini paylaşmalarını teşvik edici yöntemler geliştirmeli, öğrenme-öğretme süreçlerine velileri de katmalıdır. Öğretmen içermeci bir yaklaşım geliştirerek, öğrencilerin bakış açılarına saygı göstermelidir. • Demokratik bir toplumun öngördüğü şekilde bireye öncelik tanıyan, birey odaklı destek mekanizmalarını içeren, uzun vadede toplum için yararlı ve istikrar sağlayıcı olacak, daha çok öğretmenin yetiştirilmesi ve daha iyi okulların kurulması için gerekli kaynağı ayırabilen insan hakları temelli eğitim çeşitlilikle mücadele için en temel yöntemdir. • Çok kültürlü ortamlarda farklı ihtiyaçlara sahip öğrencilere farklı öğrenme-öğretme yöntemleri uygulanmalı ve öğrenci odaklı yöntemleri geliştirilmelidir. Bu bağlamda öğretmen; esnek olmalı, öğrencilerin verimliliğini arttırabilmek ve geliştirmek adına teknolojik araçlar kullanabilmeli, öğrencilerini birey olarak görmeli, öğrencilerinin farklı ihtiyaçlarının ve yeteneklerinin farkında olmalı, öğrencilere farklı kültürler hakkında farkındalık sağlayabilmek için bu kültürlerin özelliklerinden/vasıflarından yararlanarak akran öğrenimine önem vermelidir. Eğitim Reformu Girişimi, eğitim sistemlerinin kalitesini geliştirmek için öncelikli olarak yapılması gerekenlerden birinin öğretmenlerin yetkinliklerini geliştirecek ve entelektüel birikimlerine katkı sağlayacak tartışma ortamları ve paylaşım platformları yaratılması olduğunu savunuyor. ATÖB gibi etkinlikler, öğretmenlerin birer parçası oldukları eğitim sistemi hakkında daha çok şey öğrenmesini, güçlü ve eksik yanlarını daha iyi değerlendirmesini ve bu sisteme sunabilecekleri katkıları ortaya çıkarmalarını sağlayarak, öğretmenlere ve dolayısıyla eğitim sistemlerine büyük katkıda bulunuyor.]]>

İlginizi Çekebilecek İçerikler