Okullarda Mesleki Gelişimi Destekleyen Model Yaşama Geçirilmeli

M. Alper Dinçer, ERG Araştırma Koordinatörü
 
Her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de mesleki gelişim büyük önem taşıyor ve öğretmenlerin mesleki gelişim programlarıyla desteklenmesi gerekiyor.

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) beş senede bir TALIS (Uluslararası Öğrenme ve Öğretme Anketi) araştırmasını gerçekleştiriyor. Bu araştırma ülkeler arasında eğitim sistemi içinde öğretmenlerin yerini karşılaştırmamıza olanak tanıyor. 2008 yılında TALIS’e katılan Türkiye, 2013 yılında bu araştırmaya katılmadı. 2013 yılındaki bu araştırmaya Türkiye’nin neden katılmadığı sorununa başka bir yazıda değineceğim. Bu yazıda, TALIS 2008’den günümüz için hala geçerliliğini koruduğuna inandığım bir noktadan ana hatlarıyla bahsedeceğim.

Her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de mesleki gelişim büyük önem taşıyor ve öğretmenlerin mesleki gelişim programlarıyla desteklenmesi gerekiyor. Mesleki gelişim iki farklı kanal üzerinden çalışıyor. Bunlardan ilk resmi kanallar: Öğretmenler ihtiyaçlarına göre çeşitli eğitim programlarına katılıyor ve bunun ardından katılımları sertifikalandırılıyor. Diğeriyse, resmi olmayan kanallar: Öğretmenler meslek içinde her gün müdürler ve diğer meslektaşlarından performanslarına ilişkin geribildirim alıyorlar ve bu geribildirimler çerçevesinde mesleki becerilerini ileri taşıyorlar. Elbette, resmi olmayan mesleki gelişimin niteliği okuldaki müdür-öğretmen ve öğretmen-öğretmen ilişkilerine önemli ölçüde bağlı olarak gelişiyor.

TALIS araştırması bu meseleye ilişkin çarpıcı bazı bilgiler içeriyor: Türkiye’deki öğretmenler TALIS araştırmasına katılan diğer 22 ülkedeki öğretmenlerle kıyaslandığında müdür ve okuldaki diğer öğretmenlere çok daha az güveniyorlar. Örneğin, Türkiye’deki öğretmenlerin % 36’sı müdürden aldıkları geribildirimin adil olmadığını düşünüyor. Türkiye dışındaki 22 ülkenin ortalaması ise yüzde 16.

Kaynak: OECD (2009), Creating Effective Teaching and Learning Environments: First Results from TALIS.

Benzer biçimde Türkiye’deki öğretmenlerin önemli bir bölümü okuldan alacakları geribildirimin mesleki gelişimleri için faydalı olduğuna da inanmıyor. Nitekim TALIS araştırmasına göre, Türkiye’deki öğretmenlerin % 36’sı okuldan aldıkları geribildirimin işleri için faydalı olmadığını belirtiyor. Türkiye dışındaki 22 ülkenin ortalaması ise % 21. Hem geribildirimin adilliği hem de faydalı olması anlamında Türkiye araştırmaya katılan ülkeler arasında son sıralarda yer alıyor.

Bu bulgular okullarda müdür-öğretmen ve öğretmen-öğretmen ilişkilerinde önemli aksaklıklar olduğuna ve bu aksaklıkların, Türkiye’de resmi olmayan mesleki gelişim yollarını tıkadığına işaret ediyor.

Bu aksaklıkların giderilebilmesi için öncelikle öğretmenliğe ilişkin mesleki standartların oluşturulması ve bu standartların okullar ve öğretmenler tarafından benimsenmesi gerekiyor. Standartların yokluğunda hangi öğretmenin hangi alanda yeterli, hangi alanda desteğe ihtiyacı olduğunu nesnel ölçütlerle belirlemek mümkün olmuyor. Nesnel ölçütlerin yokluğundaysa okullarda güven ortamı yıpranıyor ve resmi olmayan mesleki gelişim kanalları verimli biçimde işlemiyor.

MEB 2002 yılından itibaren Öğretmen Yeterlikleri üzerine çalışıyor. Öğretmen Yeterlikleri’yle her alanda nitelikli öğretmenin özelliklerinin belirlenmesi ve bu biçimde nitelikli öğretmen için asgari standartların oluşturulması planlanıyor. Öğretmen Yeterlikleri’nin mesleki gelişim ayağını Okul Temelli Mesleki Gelişim (OTMG) modeli oluşturuyor. Ancak, ne Öğretmen Yeterlikleri ne de OTMG yaşama geçirilmiyor. Türkiye’de öğretmenlerin mesleki gelişim olanaklarını dramatik biçimde değiştirecek çalışmalar rafta bekliyor. Umarım 5 Ekim 2015’te Dünya Öğretmenler Günü’nü kutluyorken bu alanlarda daha fazla yol kat etmiş olacağız. Bu adımları atmadığımız sürece, okullarda güven ortamı yıpranmaya devam edecek.

Bu blog yazısı ERG’nin görüşlerini yansıtmaz. Sorumluluk blog yazarlarına aittir.

İlginizi Çekebilecek İçerikler