Eğitime 5 Dakika | Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) taslak öğretim programı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından 21 Temmuz 2017’de paylaşıldı. Eğitim Reformu Girişimi (ERG), taslak programı çocuk odaklı bir bakış açısıyla inceledi. Nesnellik ve çoğulculuk açısından eleştirilen, ulusal ve uluslararası yargı kararlarında insan hakları standartlarıyla uyumlu olmadığı tespit edilen 2011-2012 DKAB öğretim programlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirdi.

Değerlendirmeye göre, taslak öğretim programının tüm dinlere ve inanç biçimlerine eşit mesafede duran; dine dayalı olmayan bir ahlak anlayışı benimseyen; tarafsızlık, nesnellik, çoğulculuk ilkelerini temel alarak “dinler hakkında eğitim” veren bir yapıda olmadığı görülüyor.

“Güncellenen” DKAB taslak öğretim programında yapılan bazı değişiklikler ise olumlu yönde. Taslak programda Alevilik eski öğretim programına göre daha geniş kapsamda ele alıyor. İslam dışı dinlere (Yahudilik, Hristiyanlık, Hint ve Çin dinleri) ayrı birer ünite ayrılıyor. Ayrıca, taslak öğretim programında, 2011-12 programında sıklıkla kullanılan “dinimiz”, “peygamberimiz”, “kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim” vb. terimler büyük ölçüde kullanılmıyor. Türkiye’de bulunan inançlar listesinde Yahudi ve farklı Hristiyan gruplar dışında Bahailik ve Yehova Şahitliği’ne de yer verilmesi ise olumlu bir adım.

Ancak, birkaç olumlu değişikliğe rağmen, Sünni İslam dışındaki din ve mezheplere ayrılan ünite ve kazanım sayısı ve bu inançların ele alınış biçimi, “dinler hakkında eğitim” yerine, belirli bir dinin inanç esaslarını ve ibadetlerini benimsetmeyi amaçlayan “din eğitimi” unsurları içeriyor.

Ayrıca, taslak program “millî, ahlaki, insani ve kültürel değerleri” neredeyse yalnızca Türklük ve İslam üzerinden işleyerek, çoğulculuktan uzak ve dışlayıcı bir tutum sergiliyor.

DKAB dersinin zorunlu olarak okutulacak olması, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal etmeye devam edeceği anlamına geliyor. 2007’deki Hasan ve Eylem Zengin/Türkiye davası kararından sonra, Mansur Yalçın/Türkiye davasında, 16 Eylül 2014’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), DKAB dersi nedeniyle Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine bir kez daha karar verdi. Taslak programda yer bulan/alan değişikler, zorunlu DKAB dersinde İslam içindeki ve dışındaki çeşitliliği daha çok yansıtsa da, program “çoğulcu” ve “kapsayıcı” bir yaklaşım benimsemek yerine, “Türk/İslam kültür ve değerlerini” temel alıyor.

Eğitimde din ve vicdan özgürlüğünün korunması için, din eğitimiyle ilgili bulunan anayasal zorunluluğun kaldırılması, eğer DKAB dersinin zorunlu statüsü devam edecekse de “inançsızlık da dahil olmak üzere farklı mezhepler, dinler ve inançların birlikte karşılıklı anlayış ve saygı temelinde yaşamasına katkıda bulunabilecek bir ders” olarak tasarlanması ve “ayrımcılık yaratmayacak ve damgalanmaya yol açmayacak bir muafiyet mekanizmasının kurulması” gerekir.

DKAB dersinin öğretim programı son haline getirilirken ideolojik ve politik kaygılardan ziyade, birincil öncelikler “çocuğun yüksek yararının gözetilmesi” ve çocukların “tam gelişimini sağlayacak mekanizmaların oluşturulması” olmalıdır.