Ders Kitapları Hep Birlikte Hazırlandığında Etkili Oluyor

Didem Aksoy
ERG Araştırmacısı

Güncellenen öğretim programları bu yıl eğitim tartışmalarının gündemine oturan konulardan biri oldu. Öğretim programlarını ise ders kitapları hayata geçiriyor, programların sınıflarda nasıl işleneceğini ders kitapları belirliyor. Bu nedenle ders kitapları niteliğini ve içeriğin hazırlanma sürecini konuşmak oldukça önemli. Bu yıl TÜYAP’ta düzenlenen 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı kapsamında Türkiye Yayıncılar Birliği’nin düzenlediği panelde bu konular konuşuldu. Panele başarılı eğitim sistemleriyle gündemde olan Singapur, Finlandiya ve Estonya’dan gelen ders kitabı yayıncıları (sırasıyla Lee Fei Chen, Teuvo Sonkila ve Antti Rammo) katıldı. Panelin moderatörlüğünü Eğitim Reformu Girişimi’nden (ERG) Batuhan Aydagül yaptı.

 

Üç ülkenin ortak prensibi: Katılımcılık

Sohbet üç ülkeyi de eğitimde başarılı kılan etmenleri konuşarak başladı. Singapurlu yayıncı Chen ders kitaplarının niteliğinin artırılmasıyla beraber Singapur’da çocukların daha iyi öğrendiğini ve eğitim sistemlerinin niteliğinin yükseldiğini dile getirdi. Chen, eskiden Singapur hükümetinin ders kitaplarını kendisinin yazmasından ve sürece öğretmen veya öğrencileri dahil etmemesinden bahsetti. Bu durumun çocuklar için çok sıkıcı ve okumak istemedikleri ders kitaplarını ortaya çıkardığını belirtti. Bunun üzerine hükümet, yayıncılar ve öğretmenlerle birebir çalışmaya başlayarak, hep birlikte ders kitapları daha nitelikli, çocuklar için daha eğlenceli, öğretici ve çekici bir hale getirilmiş. Chen, ‘‘ders kitapları hazırlanırken öğretmenler mutlaka sürece dahil edilmeli, kitaplarda nelere ihtiyaç olduğunu en iyi onlar biliyor; eğitim sisteminde hükümetin kendi başına, paydaşları dahil etmeden tasarladığı politikaların hepsi başarısız oldu; başarı gerçekten bire bir işbirliği ve katılımcılıkla ilgili’’ diyerek öğretmenlerin ve katılımcılığın süreç içindeki önemini vurguladı.

Estonyalı yayıncı Rammo, öğretim programlarının eğitimin ana iskeleti, ders kitaplarının ise bu iskelete hayat veren kıyafetler olarak düşünülebileceğini dile getirdi. Bu anlamda ders kitapları yayıncılarının iyi bir terzi olması gerektiğini vurgulayan Rammo, programları en iyi hayata geçirecek kitapları tasarlamak için öğretim programlarının felsefesini iyi anlamak gerektiğini söyledi. Öğretim programlarını iyi anlamak için ise öğretmenlerle çalışmanın kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Çocuk odaklı tasarım

Diğer yandan ders kitaplarını öğrenciler için çekici yapmak için öğrencileri duymak da kritik öneme sahip. Finlandiyalı yayıncı Sonkila, kitapların çocuklara yönelik hazırlandığını unutmamak gerektiğini ekledi. Ders kitapları hazırlanırken yapılan en büyük hatanın kitapları yetişkinlere yönelik hazırlamak olduğunu söyledi. Sonkila, ‘‘okul öncesi sınıflar için kitap hazırlıyorsak, yetişkin ya da öğretmenlere yönelik değil, 5 yaşındaki çocuklara yönelik kitap hazırlamalıyız ve kitapları hazırlarken 5 yaşındaki çocuk gibi düşünebilmeliyiz’’ dedi. Finlandiya’daki deneyimler gösteriyor ki, ders kitapları çocukları odağa alarak tasarlandığında çocuklar sadece derste değil, ders dışında da kitapları okumak ve kullanmak istiyorlar. Bunun yanı sıra Sonkila Finlandiya için eğitimin en önemli amacının çocukları hayata hazırlamak ve onlara ihtiyaç duydukları temel yaşam becerilerini vermek olduğunu dile getirdi. Bu nedenle gerek öğretim programları gerek ders kitapları çocukların ihtiyaçlarını merkeze alarak hazırlanıyor.

Teknoloji?

Söz konusu teknoloji olunca Singapurlu yayıncı Chen, Türkiye’de FATİH projesine çok benzer bir deneyimi kendilerinin de yaşadığından bahsetti. Bilindiği üzere, her sınıfa akıllı tahta koymayı hedefleyen FATİH projesi bir çok köy okulunda internet olmaması nedeniyle planlandığı gibi sonuçlanmadı. Bir dönem, her çocuğa bir laptop verilmesini hedefleyen Singapur hükümeti de kırsal bölgelerde benzer sıkıntıyı yaşamış. Bazı köy okullarına laptoplar ulaştırılamamış bile! Chen durumu şu sözlerle özetledi: ‘‘Yol olmayan yerde çocuğunuza araba hediye etmezsiniz.’’ Diğer yandan Chen, içinde nitelikli eğitim programları olmadan ve öğrenciler dijital öğrenme süreçlerinde etkili desteği alamadan sadece laptop ya da tablet dağıtmanın çok bir anlamı olmadığını dile getirdi. Bunu destekleyen Finlandiyalı yayıncı Sonkila ‘‘önemli olan teknoloji değil, teknolojiyi nasıl kullandığınızdır’’ diyerek teknolojinin öğrencilere beceri kazandırmada sadece bir araç olduğunu ve asıl amaç haline gelmemesi gerektiğini vurguladı.

İlginizi Çekebilecek İçerikler